Sınırlı bir zaman dilimine sığan yaşamımız olduğu için 2017 yılını her konuda gelişmiş bir medeniyetin hüküm sürdüğü bir yıl sanıyoruz, oysa pek de öyle değil. Bundan bin yıl önceki insanlar da tıpkı bizim gibi yaşadığı dönemi aşırı gelişmiş bir medeniyet olarak düşünüyorlardı. Henüz o kadar kusursuz bir medeniyet değiliz, çünkü aradan bin yıllar da geçse hâlâ pek çok saçma olgu içerisinde yaşamımıza devam ediyoruz. Bu saçma konular nedir derseniz, işte yanıtı:
1. Yazı M.Ö. 3000 civarlarında bulundu ama gelin görün ki aradan koca bir 5 binyıl geçmesine rağmen dünyada okuma-yazma bilmeyen milyonlarca insan bulunuyor.
2. En akla yatkın yönetim sistemlerinde bile aydın olmayan, cahil, saygısız siyasiler başa gelebiliyor.
3. Aynı türden canlılarız ama milletler halinde bölünerek aramıza duvarlar çekiyoruz.
Vizesi, pasaportu, sınırları… Öylesine yabancılaşmışız ki, birbirimizden korkuyoruz. Hükûmetler kim bilir ne gizli saklı işler çeviriyor aralarında. Bu kopmuşluk, bu Soğuk Savaş yüzyıllarca sürer daha.
4. En yeni, en iyi teknolojilerden sadece parası olanların yararlanabiliyor olması.
Mesela 2100 yılında akla, hayale gelmeyecek teknolojiler çıkacaktır ama hâlâ en basit teknolojilerden bile mahrum kalacak milyonlarca insan olacaktır. SpaceX gibi teknolojilerden sadece milyarderler yararlanabiliyor örneğin, bir gün Dünya'ya gök taşı çarpacak olursa parası olanlar uzay gemisine binip, alır başını giderler; bizi sallamazlar bile.
Google'ın balonlarla ücretsiz internet yayma girişimi örnek bir hareket. Belki bir gün çok uzak bir gelecekte insanlık her teknolojiden eşit bir şekilde yararlanabilir.
5. Dünya üzerinde koskoca bir alan bulunuyor ancak kendimize ait bir alanımız(ev, arsa) olması için yıllarca çalışmamız gerekiyor.
Dünyaya geliyorsun ve yeryüzünde bir yuvada yaşayabilmek için inanılmaz paralar veriyorsun, gerçekten ilginç! Kimileri ise hiç kendine ait bir yer edinemeden ölüp gidebiliyor. Çok farklı bir düzen olmalıydı, parası yok diye kimse bu durumlara düşmeyi hak etmiyor.
6. Ünlü bir insan öldüğünde bütün dünya hüzne boğulurken, batan bir botta 500 mülteci öldüğünde kimsenin kılı kıpırdamıyor.
O ünlü her yıl anılır, yüzlerce kişi iki günde unutulur. Ama tanısanız severdiniz değil mi?
7. Sanki evren sadece biz insanlar için varmışçasına diğer türdeki canlıları acımasızca istismar ediyor olmamız.
Bizim yaşam hakkımız kadar hayvanların da yaşam hakları var. Daha doğar doğmaz kilit altına alıp derisini yüzmeye, işkence etmeye hiç hakkımız yok. Ama işte…
8. “Bugün, evet sadece bugün 30 bin çocuk açlıktan ölecek. Yarın diğer bir 30 bin. Bu ilginç değil; ancak futbol ilginç…”
www.gunduzart.com
Bu söz Patch Adams'a ait. Katılmamak mümkün değil. Bu çocuklara destek için para verilmiyor ama her ay futbol izleyebilmek için paralı kanallara çatır çatır veriliyor!
9. İran, Kuzey Kore ve daha pek çok ülkede insanlar özgürlükten mahrum bırakılmış şekilde yaşamasına rağmen onlara yardım edemiyor oluşumuz.
Yani şöyle ki; baskıcı bir hükûmet altında oldukları için çağdaş bir yaşamdan mahrum bırakılıyorlar. Aydın bir insan olacakları yerde hükûmet yüzünden karanlığın içinde kalıyorlar. İç işleri olduğu için iyilik yaparak onları baskı altında yaşamaktan kurtaramıyoruz. Böyle ülkelerdeki insanlar kapana kısılmış gibiler, üzülmemek elde değil.
10. Gücü elinde bulunduran az sayıdaki insanın savaşlar çıkarıp, elindeki kahveleri yudumlayarak yoksulları piyon gibi kullanmaları.
www.gunduzart.com
Çeşitli organlarla kitleleri gaza getirenler, ayrılıkçılık oluşturanlar yüzünden savaşlarda milyonlar ölmeye devam ediyor. Eğitime harcanması gereken paraların, birbirimizi öldürdüğümüz makinelere harcanması korkunç yüzümüzü gösteriyor.
11. Boş beleş insanlara duyulan hayranlığın bilim insanlarına duyulan hayranlıktan onlarca kat fazla olması.
Sadece bir şarkı söyle, bir show programında görün ve insanlığın kaderini değiştiren buluşları yapan kişilerden daha çok sevilen, tanınan biri ol! Onlar milyon dolarları kazanırken ne kadar teşekkür etsek az gelmesi gereken insanlar otel odalarında beş parasız şekilde ölüyorlar.
12. Ölümcül bir hastalığa yakalanan birinin, tedavi masraflarını karşılayamazsa ölüme terk edilmesi.
“Yaşayabilirsin ama sadece para verirsen” anlayışına dur demek gerekmiyor mu? Bazen kampanyalarla para toplanarak tedavi masrafları karşılanıyor fakat sesini duyuramayan o kadar çok kişi var ki. Gerek insanların gerek devletlerin fuzuli harcamalarının insan sağlığı için biriktiği bir sistem olsaydı keşke. İnsan hayatı bu kadar ucuz olmamalıydı.
13. Bir kere geldiğimiz şu hayatta sabah 8'den akşam 5'e çalışmamız.
Sevdiğiniz bir işteyseniz sıkıntı yok, hatta insanlığın üretmesi için çalışmak gerekli. Ama büyük çoğunluk köle gibi karın tokluğuna çalıştırılıyor. Onun verdiği yorgunluk, yetersiz maaş derken geriye yaşamak için ne takat kalıyor ne de para. Pisi pisine tüketiyoruz kendimizi, sonra da hayatın ne ara geçtiğini anlayamıyoruz bile. “Yaşamak” bu olmamalıydı.
14. Kıt kanaat geçinen insanların gereksiz yere mobilya, araba, TV, telefon değiştirmesi; ancak dünyayı gezmeye, kitaplara, kurslara para ayırmaması.
Ne yazık ki kendini geliştirme olayı yok, varsa yoksa yeni eşyalar. “Yeni bir sen” çok daha iyi olacak oysa.
Yüzyıllardır süregelen böyle bir sistem olduğu için alışmışız bu gidişata, kimsenin de sesi çıkmıyor tabii.
Böyle olduğu için de mükemmelin yakalanabileceği yıllar çok ama çok uzakta.
İşte biz şimdi yüzyıllar önce yaşayan insanların Dünya'yı düz sanmalarıyla nasıl dalga geçiyorsak yüzyıllar sonraki insanlar da böyle bir sistemle kendimize eziyet etmemizle epey dalga geçecekler. Gelecek nesiller cidden şanslı.
Şimdi harıl harıl çalışıp, kiramızı ödeyip, yoksulları umursamayıp, şiddet dolu sokaklarda gezip, hayatımıza kaldığımız yerden devam edebiliriz. Çünkü biz bu yüzyılların çocuklarıyız.