Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Rusya-Ukrayna savaşına ait uğraşlarının devam ettiğini ve Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Lideri Recep Tayyip Erdoğan‘ın telefon görüşmeleri olacağını söyleyerek, “Ateşkes ihtimaline karşı hazırlıklı olmamız lazım” dedi.
Çavuşoğlu, “Müzakere heyetleri ile de daima temaslarımız var. Müzakere ettikleri evraklarda hangi bahislerde mutabakat sağladılar, hangi mevzularda görüş ayrılıkları devam ediyor, bu ayrıntılar üzerinde de çalışıyoruz. Ayrıyeten garantörlük konusunda da Ukrayna, NATO’nun 5’inci unsuru üzere bir garantörlük istedi. Görüyoruz ki başta Batılı müttefikler olmak üzere herkes buna karşı. Fakat buna alternatif tahliller üretmek lazım. Ukrayna ile bunu konuşuyoruz bir taraftan öteki taraftan da ismi garantörlükte geçen ülkeler ile daima görüşüyoruz ki NATO’nun 5’inci unsurundaki üzere bir garantörlük olmayacaksa hangi seçenekler olabilir, bu ayrıntılarla ilgileniyoruz. Başka taraftan da ateşkes ihtimaline karşı da hazırlıklı olmamız lazım. Örneğin; bir yol haritası, Rus askerlerinin geri çekilmesi, yaptırımlar konusunda atılacak adımlar. Ateşkes ve belirli mevzularda süratli adım atmamız gerektiğini düşünüyorum.” diye konuştu.
Çavuşoğlu, Macaristan Dışişleri ve Dış Ticaret Bakanı Peter Szijjarto ile bakanlıkta görüştü. Görüşme sonrası ortak basın toplantısında konuşan Bakan Çavuşoğlu şu sözleri kullandı:
“Seçim sonuçlarından ötürü sevgilim dostum Peter Szijjarto ile Başbakan’ı tebrik etmek isterim. Yeni devirde de ilgilerimizi güçleneceğine inancımız tamdır. Macaristan ile esaslı bağlarımız var ve buna uygun halde her alanda bağlantılarımızı güçleniyor. Önümüzdeki devirde atabileceğimiz somut adımları değerlendirdik. Savunma sanayii ve ulaştırma, bugün bu mevzuları da ele aldık. Güvenlik ve kaçak göç ile uğraşta de birlikte çalışıyoruz. Macaristan’da bir FETÖ okulu var, bulunduğu her ülke için tehdittir. Terörle uğraş konusunda da iş birliğimizi destekleyeceğiz. Macaristan, Türkiye’nin AB sürecine en çok dayanak veren ülkelerden biri. Son derece verimli bir görüşme gerçekleştirdik”
“Elbette alandaki kurallar değişse de diplomasi için bir fırsatın olduğunu düşünüyoruz. Tek tahlilin de diplomatik yol ile sağlanacağını düşünüyoruz. Başından beri Türkiye olarak bir an evvel savaşın sona ermesi için gayret sarf ettik. Tarafları bir ortaya getirdik. Cumhurbaşkanı’mız 2 ülkenin başkanları ile daima görüşüyor. Bu sürece herkesin katkısı değerlidir. Biz de bu saldırıyı başından beri reddettik fakat bir an evvel de bu savaşın sonlandırılması lazım. İstanbul’daki toplantıdan sonra umutlarımız daha da artmıştı lakin kimi kentlerden gelen, kabul edemeyeceğimiz insanlık dışı manzaralar, çatışmalar süreci olumsuz etkiledi”
“Arasam, bana 2 saat öykü anlatacak”
“İsveç’te bir siyasetçi, polis denetiminde Kur’an-ı Kerim yaktı. New York’ta bir vatandaşımız ırkçı taarruza uğradı. Kanada’da cemaate ateş açıldı, bir caminin duvarına Müslüman tersi yazılar yazıldı. Mescid-i Aksa’da ölen Filistinli sayısı 18 oldu. Ramazan ayında bu artışın tesadüf olmadığını düşünüyoruz. İslam düşmanlığının insanlık kabahati olduğuna inanıyoruz. Her türlü ırkçılığa karşı çabayı birlikte yapmamız gerekiyor. İsveç’te Kur’an-ı Kerim’in polis nezaretinde yakılması ne demek? İsveç, bunu niyet özgürlüğü, söz özgürlüğü olarak pahalandırıyor. İnsanların kutsalına saldırmanın tabir özgürlüğü ile ilgili bir bağı var mı? Bu artan Neo-Nazi akımının bir göstergesi. İsveç Dışişleri Bakanı Ann Linde’yi arasam, bana 2 saat öykü anlatacak. Gıyabında söylüyorum lakin kusura bakmasın. Ne diyecek? ‘İfade özgürlüğü’, ‘Bizim ülkemizde özgürlük var’. PKK’ya sahip çıkarken de bu türlü söylüyor. DEAŞ’a da ülkenizde bu biçimde fırsat veriyor musunuz? O da terör örgütü oburu de terör örgütü. Yalnızca kınama ya da açıklama yapmayıp, her türlü ırkçılığa karşı iş birliği yapmalıyız.” (DHA)