CHP Sözcüsü Faik Öztrak, Afganistan’da Taliban’ın, başşehir Kabil’e girmesinin akabinde Türk askerinin yurda dönmesi gerektiğini vurgularken, “Taliban ile inanç farklılığı yokmuş. Taliban önderiyle de görüşebilirmiş. Dün de Pakistan üzerinden Taliban’a çiçekler göndermeye devam etti. Erdoğan, Afganistan’da illaki taşeronluk üstlenecekse dantelli kefen bezi kuşanan tosuncuklarını, o da olmazsa besleyip büyüttüğü SADAT’çılarını göndersin. Mehmetçiğimizin üzerinden elini çeksin. Son kere uyarıyoruz. Afganistan’da Mehmetçiğimizin ayağına değecek en ufak taştan şahsen siz sorumlu olursunuz” dedi.
CHP Parti Sözcüsü Faik Öztrak, CHP Merkez İdare Konseyi (MYK) toplantısı sürerken, CHP Genel Merkezi’nde basın toplantısı düzenledi.
Ege ve Akdeniz’de yaşanan orman yangınlarının akabinde Karadeniz Bölgesi’nde meydana gelen sel felaketinde hayatını yitiren yurttaşlara “Allah’tan rahmet” dileyen Öztrak, bölgede yıkımın çok büyük olduğunu söyledi.
Öztrak, “Başta 11 büyükşehir belediyemiz ve öbür tüm ilçe belediyelerimiz, sel afetini yaşayan vilayetlerimize, 479 işçi, 193 iş makinesi ve 108 hizmet aracı olmak üzere toplam 301 araçla takviye veriyor. Belediyelerimiz, 40 TIR dolusu içme suyu ve 15 bin besin kolisiyle, bölgedeki afetzede vatandaşlarımıza takviye olmaya çalışıyor. Bunun yanında taşınabilir mutfak TIR’ları, taşınabilir şarj üniteleri, 15 jeneratör, 7 TIR hijyen materyali bölgeye intikal ettirildi. Yeni yardımlar da yolda” bilgilerini verdi.
“Acımızla yüzleşemeden, felaketlerin sabahında IBAN numarasıyla yüzleşiyoruz”
Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Lideri Recep Tayyip Erdoğan‘ın imzasıyla Resmi Gazete’de yayınlanan “yardım kampanyası” bildirimini Öztrak, “Milletimizin bu dayanışma hissini, daima istismar eden bir hükümet var. 15 Temmuz’dan bu yana yaşadığımız her felakette, Erdoğan’ın yaptığı birinci iş, millete bir IBAN numarası göndermek. Daha kayıplarımızın boyutunu öğrenemeden, acımızla yüzleşemeden, felaketlerin sabahında IBAN numarasıyla yüzleşiyoruz” kelamlarıyla eleştirdi.
“Gayet nizamlı, planlı, organize…”
Afganistan’dan gelen göçler üzerine ise Öztrak, “Afganlar, Erdoğan-Biden görüşmesinden sonra Türkiye’ye akın akın esasen gelmeye başladı. Ortada 2 bin 500 kilometre var. Koskoca bir İran devleti var. Lakin gelenler o denli sistemsiz gelmiyor. Çok tertipli, planlı, organize bir biçimde, Erdoğan’ın altına imza attığı bir operasyonla geliyor” dedi ve Erdoğan’ın görüşmeye ait ayrıntıları açıklaması konusunda davet yaptı.
Öztrak’ın açıklamalarından öne çıkan başlıklar şöyle:
“Dün; Irak’ın kuzeyinde, bölücü teröristlerin üs bölgemize gerçekleştirdiği hain taarruzda bir Mehmetçiğimiz şehit düştü. Bir Mehmetçiğimiz de yaralandı. Tekrar bugün aldığımız acı bir habere nazaran, tıpkı bölgede teröristlerce yerleştirilen, el imali patlayıcının infilakı sonucunda, kahraman 3 askerimizi şehit verdik. Şehitlerimize Allah’tan rahmet, ailelerine sabır, milletimize ise baş sıhhati diliyoruz. Yaralı askerlerimize şifa dileklerimizi iletiyoruz. Sayın Genel Liderimiz, şehidimiz Piyade Onbaşı Cengizhan Kaplan’ın cenazesine katıldı. Şehit ailemizin acılarını paylaştı, taziyelerini iletti. Bu yüzden Merkez İdare Konseyi toplantımız, gecikmeli başladı. Şu an toplantımız devam ediyor.
“Tabiat; aç gözlülüğü ve rant hırsını, can ve mal kayıpları olarak hepimize fatura ediyor”
“Ülkemiz peş peşe gelen doğal afetlerle sarsılıyor. Yaz başında; Marmara’da müsilaj felaketini yaşadık. Yazın ortasında, güneyimiz orman yangınlarıyla kavruldu. Yaz sonuna yaklaşırken; ülkemizin kuzeyi fecî sel felaketlerinde boğuldu. Ne yazık ki rant uğruna, tabiatla ahenk ve barışı bozmanın bedelini, çok ağır ödemeye başladık. Ünlü astrofizikçi Hubert Reeves, ‘Doğa ile savaş halindeyiz ve şayet kazanırsak, savaşı kaybetmiş olacağız’ diyerek, tüm insanlığı uyarmıştı. Artık ne yazık ki kazanamayacağımız bir savaşın, kurbanları olduğumuz gerçeğiyle yüzleşmeye başladık. Tabiat; akılsızlığı, liyakatsizliği, beceriksizliği, aç gözlülüğü ve dinmeyen rant hırsını, can ve mal kayıpları olarak hepimize fatura ediyor.
“Şahit olduğumuz yıkım çok büyük”
“Bartın, Kastamonu Bozkurt ve Sinop Ayancık’ta şahit olduğumuz yıkım çok büyük. Can kayıplarımız artıyor ve hala kendinden haber alınamayan onlarca yurttaşımız var. Milletçe büyük bir hüzün ve yastayız. Kaybettiğimiz yurttaşlarımıza, bir defa daha Allah’tan rahmet diliyoruz. Yakınlarına başsağlığı dileklerimizi iletiyoruz. Selin çabucak akabinde; Genel Lider Yardımcılarımız, Küme Başkanvekillerimiz, milletvekillerimiz felaket bölgesine intikal ettiler. Hafta sonu da Sayın Genel Liderimiz, beraberine belediye liderlerimizi da alarak bölgede incelemelerde bulundu. Gereksinimleri yerinde gördü. Belediye liderlerimize bu gereksinimlerin giderilmesi için talimatlarını verdi.
“Belediyelerimiz yaraları sarmak için canla başla çalışıyorlar”
“Başta 11 büyükşehir belediyemiz ve öbür tüm ilçe belediyelerimiz, felaket bölgesindeki yaraları sarmak için canla başla çalışıyorlar. Belediyelerimiz, sel afetini yaşayan vilayetlerimize, 479 işçi, 193 iş makinesi ve 108 hizmet aracı olmak üzere toplam 301 araçla dayanak veriyor. Bunun yanında bölgede içme suyuna duyulan gereksinim çok büyük. Belediyelerimiz, 40 TIR dolusu içme suyu ve 15 bin besin kolisiyle, bölgedeki afetzede vatandaşlarımıza dayanak olmaya çalışıyor. Bunun yanında taşınabilir mutfak TIR’ları, taşınabilir şarj üniteleri, 15 jeneratör, 7 TIR hijyen materyali bölgeye intikal ettirildi. Yeni yardımlar da yolda.
“Erdoğan’ın yaptığı birinci iş, millete bir IBAN numarası göndermek”
“Felaket periyotları, ulusal birlik ve beraberliğe en çok muhtaçlık duyduğumuz devirlerdir. Yaraları sarmak, kucaklaşmak, acıları beraberce hafifletmek, millet olmamızın bir gereğidir. Milletimizin bu mevzudaki hassasiyeti aslında çok yüksektir. Milletimiz yöneticilerin, eksikliklerini, yetersizliklerini, üstün cüret ve fedakârlığıyla kapatmayı da bilmiştir. İşte en son orman yangınlarında gördük. Millet devletinin uçaklarını havada göremeyince, alevlerin üstüne çıplak elleriyle yürüdü. Ateşe bir avuç toprak, bir avuç su atmak için inanılmaz uğraş gösterdi. Lakin milletimizin bu dayanışma hissini, daima istismar eden bir hükümet var. 15 Temmuz’dan bu yana yaşadığımız her felakette, Erdoğan’ın yaptığı birinci iş, millete bir IBAN numarası göndermek. Daha kayıplarımızın boyutunu öğrenemeden, acımızla yüzleşemeden, felaketlerin sabahında IBAN numarasıyla yüzleşiyoruz.
Somali’ye 30 milyon dolar hibe
“Millete bugün IBAN numarası atanlar, daha birkaç gün evvel, Somali’ye 30 milyon dolar hibe ediyordu. Milletimiz artık haklı olarak, ‘Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu’ diye soruyor. Hükümetler yardım toplamaz. Hükümetler vergi toplar. Onu da Erdoğan hükümetleri milletten esasen bol, bol topluyor. 20 yılda milletimizden 2 trilyon 311 milyar dolar vergi topladılar. Dış borç, iç borç, özelleştirmeler dâhil 2,5 trilyon dolar harcadılar. Kendilerinden evvelki 79 yılda kullanılan kaynağın neredeyse 4 katını 19 yılda kullandılar. Fakat her felakette millete IBAN numarası atmaya devam ediyorlar. Tekrar ediyorum. Hükümetler yardım toplamaz. Yardımları sivil toplum kuruluşları, lokal idareler ve öbür sivil oluşumlar toplar. Vatandaş gönlünün razı olduğu yere gönlünden koptuğu bağışı yapar. Fakat bu hükümetin bu bahisteki kıskançlığı had safhada. Bahis para olunca, ‘Memlekette benden öbür kimse para toplayamaz’ diyor. Hasisliğin, bencilliğin, kibrin geldiği noktaya bir bakın.
“Bunun hesabını veriyor musunuz?”
Haydi, ‘yardım, bağış’ diyerek para topladınız. Topladığınız paralar yerlerine ulaşıyor mu? Bunun hesabını veriyor musunuz? Ne gezer. Bıraktık yardımı, beyefendiler topladığı verginin hesabını bile vermiyor. 1990’lardaki zelzelelerle birlikte, özel bağlantı vergisi hayatımıza girdi. Süreksiz mühletle çıkarılan bu vergiyi, Erdoğan kalıcı hale getirdi. 2003’ten bu yana da milletten 35 milyar 544 milyon dolar özel irtibat vergisi toplandı. Kaç sefer sorduk. ‘Bu topladığınız sarsıntı vergileri nereye gitti’ diye. Yanıt, ‘Bay Kemal’e hesap vermeye vaktimiz yok’ oldu.
“15 Temmuz okulu, parkı, çeşmesi var lakin şehit ve gaziler için toplanan milyonlar ortada yok”
“Yine 15 Temmuz’da millete IBAN atıp 309 milyon lira para topladılar. Memlekette; 15 Temmuz köprüsü var. 15 Temmuz mescidi var. 15 Temmuz okulu var. 15 Temmuz parkı var. 15 Temmuz çeşmesi var. Fakat 15 Temmuz Şehit ve Gazileri için toplanan milyonlar ortada yok. Genel Liderimiz, bu mevzuyu aylarca gündemde tuttu. Beyefendiler, lakin o denli çıktı da toplanan paraların Hazine’ye aktarıldığını itiraf etti. Beşiktaş’taki terör saldırısının akabinde toplanan 52 milyon lira da akında ömrünü kaybedenlerin ailelerine ulaşmadı. Bunların yardım toplama konusunda ne yazık ki sicilleri bozuk. Millet de haliyle bunlara artık güvenmiyor.
“Siz ne iş yaparsınız?”
“‘İsraftan, şatafattan vazgeç, yürüyen, uçan saraylarının sayısını azalt’ diyor. Millet haksız mı? Elbette değil. Allah aşkına, her felakette millete IBAN atıp, milletin himmetine başvuracaksanız, o vakit hükümet olarak siz neye yararsınız? Siz ne iş yaparsınız?
“Erdoğan cami avlusundan rahat rahat nutuk attı”
“Bir ülkede mescide, kışlaya, adliyeye siyaset girmişse, idarede de çürüme başlamış demektir. Acılarımız hala çok tazeyken, kıyıda tomrukların ortasından vatandaşlarımızın cansız vücutları toplanırken, Bozkurt’taki cami avlusu, Erdoğan’a siyasi dekor yapıldı. Selden sonra sahra hastanesi olarak kullanılan cami apar, topar boşaltıldı. Erdoğan da cami avlusundan rahat rahat nutuk attı. Çıktı, kendisini eleştirenlere ‘bozguncu’ dedi. Tenkitlere ‘kirli senaryolar’ dedi. ‘2023’ dedi, ‘2053’ dedi. ‘Siz’ dedi, ‘biz’ dedi. Dere yatağındaki çok katlı binalar konuşulmasın, daraltılan dere yatakları sorgulanmasın, dere yatağındaki tomruk depolama alanının hesabı sorulmasın, derelerdeki HES’ler tartışılmasın, yanlış yapılan köprüler konuşulmasın diye milleti şu güç gününde bile bölüp, parçalamaya, ayrıştırmaya çalıştı.
“Hesabını sormak için sandığı bekliyor”
“Ne hoş demiş, Anadolu’nun tertemiz vicdanı Yunus Emre; ‘Emeksiz varlıklı olanın, kitapsız alım olanın, sermayesi din olanın, rehberi şeytan olmuştur.’ Bu millet, alın teri dökmeden zenginleşen rantiyeleri, dere yataklarına bina yapanları, bu binalara müsaade verenleri, beşli çeteye ülkeyi peşkeş çekenleri, Karadeniz’in derelerine HES kelepçelerini takanları, ‘Selin en büyük mağduru HES’lerdir’ diyen vicdan yoksunlarını ve elbette ülkeye yapılan tüm bu kötülüklerin üzerine kutsal dinimizi örtü yapmaya kalkanları görüyor, biliyor. Notlarını veriyor. Hesabını sormak ve onları tarihin tozlu raflarına göndermek için sandığı bekliyor.
“Kanal İstanbul üzere rant ve talan projeleri çöpe gidecek”
“Bizim iktidarımızda, borçla şişirilen, betona ve ranta dayalı büyüme stratejisine artık bir son vereceğiz. Kanal İstanbul üzere rant ve talan projeleri çöpe gidecek. Onun yerine, su kaynaklarımızı en faal biçimde kullanacağımız ziraî sulama projelerine öncelik vereceğiz. GAP ve Konya Ovası Sulama Projeleri’ni biz tamamlayacağız. Sonlu kaynaklarımızı İstanbul sarsıntısına hazırlık için seferber edeceğiz. Dere yataklarına yapılan binalara müsamaha göstermeyeceğiz. Dere yataklarını işgal eden binaları uygun yerlere taşıyacağız. Derelerimizin akış rejimini bozan HES projelerini gözden geçireceğiz. Ekolojik ve ekonomik sürdürülebilirlik, tüm siyasetlerimizin ana eksenlerinden biri olacak. G-20 ekonomileri içinde, Paris İklim Muahedesi’ni onaylamayan tek ülke, Türkiye. İktidara geldiğimizde bu ayıba çabucak son vereceğiz. Avrupa Birliği Yeşil Mutabakatı’na ahenk için gerekli siyasi iradeyi göstereceğiz. Bu yapısal dönüşümün getireceği kısa vadeli yükleri en adil formda paylaşmak için, toplumsal devleti güçlendireceğiz. Yeşil ve dijital ihtilali yaparken, Aile Takviyeleri Sigortasıyla kimseyi artta aç ve açıkta bırakmayacağız.
“Çelişkili açıklamaların hepsi de 10 gün içinde yapılıyor”
“Ülkemiz çok büyük bir tuzakla karşı karşıya lakin ülkemizi yönetenler, bu demografik tuzak karşısında ne yazık ki, gaflet, delalet ve tahminen de hıyanet içerisinde. Erdoğan, okyanus ötesinden yazılan ve önüne konan metne nazaran daima rota değiştiriyor. Bir çıkıyor, ‘Finansı âlâ yönettiğimiz için mültecileri almaya devam edeceğiz’ diyor. Bir çıkıyor, ‘Türkiye yolgeçen hanı değildir’ diyor. Bir çıkıyor; ‘Sınırlarımızdan sistemsiz göç akını kelam konusu değil’ diyor. Dün çıkıyor; ‘Türkiye olarak, İran üzerinden gerçekleşen ve giderek ağırlaşan Afgan göçmen dalgasıyla karşı karşıyayız’ deyiveriyor. Bu çelişkili açıklamaların hepsi de 10 gün içinde yapılıyor. Erdoğan ABD’nin, Afganistan’dan çıkma kararının akabinde para ve siyasi dayanak karşılığında Afgan sığınmacıların ülkemize gelmesine göz kırpmıştı. 20 yıldır Afganistan’da olan hükümran güçlerin neden olduğu bu insani krizin yükünü de milletimize yıkacağını söylemişti. Buradan açıkça söylüyoruz. Ülkemizde 5 milyon Suriyeli var. Bunun üstüne bir de Afgan göçüne seyirci kalınması, Erdoğan şahsım hükümetinin, milletimizi, bir kez daha, sırtından hançerlemesi olur.
“Gelenler çok sistemli, planlı, organize bir halde, Erdoğan’ın altına imza attığı bir operasyonla geliyor”
“Esas olan bu devletin bekasıdır. Çocuklarımızın, torunlarımızın geleceğidir. Ülkemizin demografik yapısına, göz nazaran göre vakit ayarlı kitlesel imha silahı yerleştirilmektedir. Afganlar Erdoğan-Biden görüşmesinden sonra Türkiye’ye akın akın zati gelmeye başladı. Ortada 2 bin 500 kilometre var. Koskoca bir İran devleti var. Lakin gelenler o denli sistemsiz gelmiyor. Pek tertipli, planlı, organize bir biçimde, Erdoğan’ın altına imza attığı bir operasyonla geliyor.
“TBMM onayından geçmemiş hiçbir mutabakat, Türkiye Cumhuriyeti’ni bağlamaz”
“Erdoğan, artık milletimizin huzuruna çıkmalıdır. Haziran ortasında, kapalı kapılar arkasında yanına Dışişlerinden bir misyonlu dahi almadan, Biden ile yaptığı pazarlığın ayrıntılarını millete açıklamalıdır. Erdoğan Türkiye’ye kurulan bu tuzağa nasıl razı olmuştur yahut razı edilmiştir? Bunu Türkiye’de Erdoğan’dan diğer yalnızca saray sosyetesine mensup Kavakçı’nın kızı bilmektedir. Muhataplarımız şunu bilsin ki, kapalı kapılar gerisinde Erdoğan’ın verdiği kelamlar Erdoğan’ı bağlar. TBMM onayından geçmemiş hiçbir muahede, Türkiye Cumhuriyeti’ni bağlamaz. Herkes bu açık gerçeğe nazaran ayağını denk alsın. Planlarını ona nazaran yapsın.
“Besleyip büyüttüğü SADAT’çılarını göndersin”
“Dün Afganistan’da çok büyük bir kaos başladı. 300 bin kişilik, çağdaş silahlarla donatılmış Afgan ordusu, birkaç hafta içinde silahlarını bırakarak dağıldı. 75 bin kişilik Taliban milisleri yanlışsız dürüst tek kurşun atmadan ülkenin tamamını ele geçirdi. İki ay evvel ‘olmaz’ denilen her şey oldu. Kabil Taliban’ın eline geçti. Afganistan Cumhurbaşkanı ülkesini terk edip, Tacikistan’a kaçtı. Taliban, Türk askerlerinin ayrılması için 1 Eylül’e kadar mühlet verdi. Bu şartlar altında, Afganistan’daki Mehmetçiğimiz; derhal ilişkin olduğu yere, ülkemize ve hudutlarımızın müdafaasına dönmelidir. Lakin Erdoğan hala Afganistan’da hükümran güçlerin taşeronluğunu kapmak için Taliban ile taban yokluyor. Taliban ile inanç farklılığı yokmuş. Taliban başkanıyla de görüşebilirmiş. Dün de Pakistan üzerinden Taliban’a çiçekler göndermeye devam etti. Erdoğan, Afganistan’da illaki taşeronluk üstlenecekse dantelli kefen bezi kuşanan tosuncuklarını, o da olmazsa besleyip büyüttüğü SADAT’çılarını göndersin. Mehmetçiğimizin üzerinden elini çeksin. Son defa uyarıyoruz. Afganistan’da Mehmetçiğimizin ayağına değecek en ufak taştan şahsen siz sorumlu olursunuz.
“Tam doz aşı olanların oranı yüzde 40 civarında”
“Dünyada salgına en çok vatandaşını kurban veren 19’uncu ülkeyiz. Günlük hadise sayısında ise hala 12’nci sıradayız. Turizmin tepe dönemindeyiz. Ancak orada da işler parlak gitmiyor. İngiltere’de aslında kırmızı listedeydik. Suudi Arabistan Türklere umreyi kapatmıştı. Artık de Almanya’nın kırmızı listesine girdik. Okulların açılmasına, planlanan yüz yüze eğitime başlangıç tarihine 15 günmüz kaldı. Salgın yeniden denetimden çıkıyor. Maske, ara, hijyen çok değerli ancak yaz aylarında bu büsbütün unutuldu. Deva aşı lakin bu hususta da çok başarılı olduğumuzu söylemek sıkıntı. Toplumsal bağışıklık için toplumun en az yüzde 70’inin iki doz aşılanması gerekiyor. Danimarka’da bu oran yüzde 65, Kanada’da yüzde 63, İsrail’de yüzde 63, İtalya ve Almanya da ise yüzde 57. Bizde ise tam doz aşı olanların oranı hala yüzde 40 civarında.
“Ülkede her şey bir kişinin iki dudağı ortasından çıkanlara nazaran yapılıyor”
“Daha evvel 2 Sinovac, 1 Biontech aşısı yaptıran yurttaşlarımıza sabah 4’üncü doz Biontech aşıları tanımlandı lakin artık basın toplantısına inerken öğrendik ki 4’üncü doz aşılar iptal edilmiş. Milletin sıhhati konusunda bu kadar keyfi kararları kim alıyor? Nasıl alıyor? Bu nasıl bir plansızlık? Bunları kabul etmemiz mümkün değil. İşte bu türlü bir karmaşa içinde velilerimiz okulların eylülde açılıp, açılmayacağını merak ediyor. Ağustos ayının ortasını geçtik. Eylül başında okulların ne olacağı hala aşikâr değil. Kabineden çıkacak karar bekleniyor. Salgın idaresindeki beceriksizlikler yalnızca milletimizin sıhhatine ve ülkemizin iktisadına darbe vurmakla kalmadı. Tahminen de hepsinden değerlisi gençlerimizin eğitimine yani ülkenin geleceğine darbe vurdu. Okulların açılmasıyla ilgili kesin karar için randevu kabine toplantısına verildi. Artık kabine ertelendi. Gerçi bu karar için kabine toplamaya gerek yok. Ne de olsa ülkede her şey bir kişinin iki dudağı ortasından çıkanlara nazaran yapılıyor.
“Okullar açılsın”
“Okulların daha fazla kapalı kalmasına artık bu ülkenin tahammülü yok. Okullar açılmadan evvel sınıf başına öğrenci sayısının azaltmak için ne çeşit önlemler alındı? Okullarda ve sınıflarda kâfi havalandırma altyapısı oluşturuldu mu? Okullarda hijyen şartlarını tastamam sağlamak için neler yapıldı? Öğretmenler ve okul çalışanı tam olarak aşılandı mı? Evvelki Ulusal Eğitim Bakanı bunları cevaplamadan, istifa etti. Velilerimiz bu soruların karşılığını yeni Ulusal Eğitim Bakanı’ndan bekliyor. Umarız bu sorulara bir an önce gerçek yanıtları alırız. Çocuklarımız en kısa müddette okullarına kavuşur. İlim yolundan yürümeye devam eder. Ne hoş demiş, Hacı Bektaş-ı Veli, ‘İlimden gidilmeyen yolun sonu karanlıktır.’ Çocuklarımızın yolu daima aydınlık olsun. Bu vesileyle Hakk’a kavuşmasının yıl dönümünde Hacı Bektaş-ı Veli’yi bir sefer daha hürmetle anıyoruz.
“Ülkenin iç huzurunu baltalayan Erdoğan’ın buyruk komutasında Bahçeli’nin ta kendisidir”
CHP önderi Kemal Kılıçdaroğlu’nun, “Devlet Bahçeli, Erdoğan’ın her söylediğini buyruk komuta zinciri içinde gerçekleştiriyor” açıklamaları üzerine MHP’den gelen reaksiyona ait sorulan soruya Öztrak, “Genel Liderimiz doğruyu söylemiştir. Ülkenin iç huzurunu baltalayan Erdoğan’ın buyruk komutasında Bahçeli’nin ta kendisidir. Cumhur İttifakı’dır. Ülkeyi kutuplaştıran, ayrıştıran, parçalayan Cumhur İttifakı, onun büyük ve küçük ortakları ve bunun içindeki buyruk komuta zinciridir. Milletimiz olanları görmekte, herkese notunu vermektedir. Bunlara tasdiknamelerini vermek için önüne gelecek sandığı sabırsızlıkla beklemektedir” karşılığını verdi.
