CHP Sözcüsü Faik Öztrak, Bolu Belediye Lideri CHP’li Tanju Özcan’ın reaksiyon gören kelamlarına ait, “Bu tabirleri kabul edilemez. Kendisi de özür dilemiştir. Sayın Özcan’ın durumunu MYK toplantımızda değerlendireceğiz” açıklamasını yaptı.
CHP Sözcüsü Faik Öztrak, Yargıtay Yeni Hizmet Binası ve İsimli Yıl Açılış Merasimi’ne ait “Yandaş müteahhitlere, şatafatlı saraylar yaptırarak, yargıya, prestijini iade edebileceklerini sanıyorlar. Erdoğan’ın vesayet gölgesinin düştüğü o şatafatlı binalar, adalete susamış yürekleri ferahlatamaz” dedi. Öztrak, MHP Genel Lideri Devlet Bahçeli’nin “Cumhur İttifakı’nın baraj kararı yüzde 7 olarak tescillenmiştir, artık öbür bir değerlendirmeye de gerek kalmamıştır” tabirlerine “Önce Erdoğan barajı açıklıyor. Sadık takipçisi ufak ortağı da akabinde geliyor. Maşallah kibirde de büyüğünden geri kalmıyor. Seçim barajının tescil makamı ne vakitten beri Erdoğan ve Bahçeli oldu? Tescili yapacak makamın TBMM olduğunu ne çabuk unuttular” dedi.
TIKLAYIN – Bolu Belediye Lideri Özcan, bayanlardan özür diledi: “Tecrübeli bir siyasetçinin bu türlü bir anıyı orada anlatmaması gerekiyordu”
CHP Genel Merkezi’nde basın toplantısı düzenleyen Faik Öztrak’ın konuşmasından satır başları şöyle:
“Ülkeyi yönetemiyor”
Ne yazık ki yaşadığımız felaketler bu yıl, yazımızı kışa çevirdi. Gördük ki Erdoğan şahsım hükümeti, bu afetlere karşı hiçbir hazırlık yapmamış. Hiç tedbir almamış. Plan, strateji geliştirmemiş. Saray prestiji için hiçbir israftan kaçmamış, bir değil, iki değil, tam 13 tane uçak almış. Ülkenin ormanlarını korumak için bırakın uçak almayı, olanları da çürümeye terk etmiş. 19 yılda yanan toplam ormanlarımız kadar orman alanı, iki haftada yandı, bitti, kül oldu. Akabinde bu hafta, Tarım ve Orman Bakanı çıktı, ‘beş yangın söndürme uçağı alacağız’ dedi. Özrü de kabahatinden büyük. ‘Son yangınlar uçak alım sürecini hızlandırmış.’ Badel harab’ül Basra. Basra yıkıldıktan sonra… Geçmiş olsun. Daima söylüyoruz bu metal yorgunu hükümet ülkeyi yönetemiyor. Ülke rüzgâra kapılmış bir yaprak üzere savruluyor.
“Bunun doğrusu sıfır barajdır”
“O şatafatlı binalar, adalete susamış yürekleri ferahlatamaz”
“Savcıların vazife aşkını, Bayraktar’ın itiraflarıyla ilgili de görmek istiyoruz “
Yeniden bu hafta yargıyla ilgili olarak ‘zaytung’ haberlerine taş çıkaracak bir öbür olay yaşandı. İki köpek havlayarak, bir polis memurunu korkutmuş. Polis memuru da belediyeden şikâyetçi olmuş. Cumhuriyet savcısı da Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı’mız Vahap Seçer hakkında soruşturma başlatmış. İçişleri Bakanlığı da tabirini almak üzere müfettiş görevlendirmiş. Güler misiniz, ağlar mısınız? Memlekette yolsuzluklar arşa çıkmış. Rüşvetler, mala mülke çökmeler, talan almış yürümüş. Türkiye Cumhuriyeti içten içe çürürken, eski bakanlar itirafçı olmuş, cumhuriyet savcılarından tık yok. Lakin iki köpek polisi kovalayınca, savcılar çabucak soruşturma açıyor, yetmiyor İçişleri Bakanı da müfettiş görevlendiriyor. Cumhuriyet savcılarımızın bu misyon aşkını, eski Etraf ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın, son itiraflarıyla ilgili olarak da görmek istiyoruz. Bu eski Bakan daha evvel, ‘ne yaptıysam Erdoğan’ın talimatıyla yaptım’ demişti. Artık de ‘17-25 Aralık tapeleri ve belgemde ne varsa doğrudur’ dedi. Eski Bakan bir sefer daha, vazifesini berbata kullandığını açıkça itiraf etti. Cumhurbaşkanı’nın Yüksek İstişare Konseyi üyesi ve o devrin TBMM Lideri Cemil Çiçek ’de, ‘17-25 Aralık Yolsuzluk Belgeleri, Büyük Divan’da görüşülmeliydi’ diyerek, bu davanın milletin vicdanında sonuçlanmadığına işaret etti. Bir diğer AK Parti kurucusu Ertuğrul Yalçınbayır ise, ‘bugün Türkiye’de pak ellere başlama vaktidir, artık yeni itiraflar var, sorumlular Aziz Divan’a sevk edilecekse, artık edilmelidir’ diyerek vicdanlardaki isyanı lisana getirdi. Hazreti Ömer’in dediği üzere ‘kötü bir işin en bâtın şahidi, vicdandır.’ Vicdanların sesi konuşmaya başladı. Artık bunu duyacak ve ucu nereye, kime giderse gitsin, bu işin peşini bırakmayacak, savcılara ve yargıya muhtaçlık var.
“Gazetecileri hapsederek gerçeği yok edemezsiniz”
Dün Sayın Ömer Çelik ’in Erdoğan Bayraktar’ın son itirafları hakkında soru sormak isteyen gazetecileri, basın toplantısına almadığını öğrendik. AK Parti Sözcüsü’nün bu tavrını açıkçası yadırgadık. Bayraktar’ın itiraflarının, AK Partide vicdan sahibi herkesi zorladığını görüyoruz lakin bu yapılan Anayasa’mızın 28. Unsurunun yani ‘basın’ ve ‘haber alma’ hürriyetinin açık ihlalidir. Sorulardan kaçarak, saklanarak, gerçeklerden kaçamazsınız. Vicdanlarınızı rahatlatamazsınız. Medyaya sansür uygulayarak, gazetecileri toplantıya almayarak, gazetecileri hapsederek, gerçekleri yok edemezsiniz. Daima söylüyoruz. Hakikatlerin er ya da geç ortaya çıkmak üzere hoş bir huyu var. 17-25 Aralık ile ilgili gerçekler de er ya da geç ortaya çıkacak. Bugün kaçsanız da saklansanız da bu olacak. Bundan kimsenin kuşkusu olmasın.
“TÜİK’in tabelasındaki büyüme sokakta yok”
Global iktisat geçtiğimiz yıl yüzde 3,3 daraldı. Bu yıl ise dünya iktisadının yüzde 6 büyümesi bekleniyor. Pandeminin ekonomiyi durdurduğu geçen yılın ikinci üç ayına nazaran, tüm dünyada harikulâde büyümeler kaydediliyor. Haritada yerini bulmakta zorlanacağımız, Makau bile bu devirde yüzde 69,5 büyümüş. Guyana yüzde 48,7 büyümüş. Tekrar tıpkı devirde; Peru yüzde 41,9, Azerbaycan yüzde 35,5, İngiltere yüzde 22,2 büyümüş. Türkiye’de ise, büyüme yüzde 21,7 ancak AK Parti Genel Lideri, dünyanın en yüksek ikinci büyümesini gerçekleştirmekle övünüyor. İktisat yazınında bu çeşit yüksek sıçramalar, baz tesiriyle açıklanır. Öbür taraftan, buna finans literatüründe, ‘ölü kedi sıçraması’ denir. Yüksek binadan düşen kedi, süratle yere çarptığında ölür ancak tekrar de üst sıçrar. Hem dünyadaki hem de Türkiye’deki son büyüme sayılarının sürdürülebilirliği tartışma konusu. Hakikaten Türkiye iktisadı, bu yılın ikinci üç ayında, evvelki üç aylık periyoda nazaran, yalnızca binde 9 büyümüş. Halbuki yılın birinci üç ayında tıpkı büyüme suratı, yüzde 2,2 idi. Yani çeyrekten çeyreğe büyüme suratı, yarıdan fazla düşmüş. Yeniden bu yıl kaydedilen kelamda yüzde 21,7’lik büyümeye karşın, 2018’in ikinci çeyreğinden bu yana bakıldığında, baz tesiri kayboluyor. Üç yılda toplam büyüme, yalnızca yüzde 7,4. Yıllık ortalama büyüme ise yüzde 2,4’de kalıyor. Yani ortada övünülecek bir büyüme yok. TÜİK’in tabelasındaki büyüme, sokakta yok. TÜİK ’in büyüme sayısı; vatandaşa dokunmuyor. Milletimizin kahir ekseriyetinin refahını artırmıyor. Hayat şartlarını güzelleştirmiyor. Bunu TÜİK ’in sayıları bile saklayamıyor. Geçen yılın ikinci üç ayında, yüzde 37 olan emeğin ulusal gelirden aldığı hisse, bu yıl yüzde 33’e düşmüş.
“Hedefe uyamayınca amacı kendilerine uyduracak”
“Enerjide artırım sağanağı başladı”
Hakikaten güçte artırım sağanağı başladı. Genel Başkan’ımız bu bahiste Erdoğan’ı uyarmıştı. Dün gece, sanayi ve elektrik üretim şirketlerine verilen doğal gaza, yüzde 15 artırım yapıldı. Kuraklık nedeniyle, hidroelektrik santrallerin üretimi esasen düştü. Doğal gazla elektrik üreten şirketlerin girdilerine yapılan bu artırım, tüketicinin güç faturalarını, ilerleyen günlerde daha da şişirecek. Türkiye’de esasen 2 milyon 100 bin aile, yaklaşık 8 milyon kişi, devletten yardım almadan, elektrik faturalarını ödeyemiyordu. Artık yeni artırımlarla, kış günlerinde faturasını ödeyemeyenlerin sayısı daha da artacak. Hem ekonomimiz hem de ülkemiz, Erdoğan’ın elinde yönetilemiyor, oradan oraya savruluyor, milletimiz fakirleşiyor.
“Sağlık Bakanlığı, sorumluluğu yeniden millete atıyor”
Sıhhat Bakanı çıkmış, ‘bize ne oldu; maske, ara konusunda birbirimize örnektik’ diyerek, sorumluluğu yeniden millete atıyor. Gerçek hadise sayılarını aylarca milletten kim sakladı? Siz saklamadınız mı Sayın Bakan? Sayenizde, TÜİK hala Vefat ve Göç İstatistiklerini yayımlayamıyor. Siz gerçek tabloyu kararttıktan sonra, millet salgını hafife alıyor diye suçlayamazsanız. Bir kelamımız de milletimize… Bilimin emrettiği tüm önlemleri beraberce almak zorundayız. Hele hele okullarımız açılmışken, yavrularımızın sıhhatini daha çok düşünmek zorundayız. Okulların açılması değerlidir, öğrencilerimize ve velilerimize iyi olsun. Fakat okulları açık tutabilmemiz çok daha mühimdir. Aksi halde bir jenerasyonu kaybedeceğiz. Türkiye’miz aslında çok vakit ve kaynak kaybetti. Daha fazlasını kaybedemeyiz. Erdoğan şahsım hükümeti, bu milletin sırtında ağır bir yüke dönüşmüştür. Türkiye’nin bu yükten kurtulması için, üç yeniye muhtaçlığı var. Yeni kurallar, yeni kurumla ve yeni takımlar. Biz bu üç yeniyle milletimizi hak ettiği refah düzeyine çıkaracağız. Kâfi ki artık sandık milletin önüne gelsin. Milletimiz esasen herkesin ne yaptığını görüyor. Notunu veriyor. Sandık geldiğinde de asil milletimiz, Erdoğan ve küçük ortağına tasdiknamelerini verecek. “
“Kabul edilemez, MYK toplantımızda değerlendireceğiz”
Bir bayanla yaşadığı diyaloğu gülerek anlatan ve reaksiyon çeken Bolu Belediye Lideri Tanju Özcan’a yaptırım uygulanıp uygulanmayacağına yönelik soruya Öztrak, “Bu tabirleri kabul edilemez. Kendisi de özür dilemiştir. Sayın Özcan’ın durumunu MYK toplantımızda değerlendireceğiz” cevabını verdi.
