CHP Genel Lideri Yardımcısı Onursal Adıgüzel, MYK’ya sunduğu bilgi notunda “İletişim Başkanlığını maaşlı trol ordusu ile Propaganda Bakanlığına dönüştüren iktidarın yeni yasa ile cadı avı başlatacağını” öne sürdü.
CHP Genel Lideri Yardımcısı Onursal Adıgüzel, Merkez İdare Kurulu’na (MYK) Gündemdeki Toplumsal Düzenlemesine Ait bilgi notu sundu. Tüm dünyada bu mevzuda tartışmalar yaşanmasına karşın ülkelerin birçoklarında şimdi toplumsal medya ile ilgili faaliyet gösteren şirketlere mahsus kapsamlı bir düzenleme bulunmadığını belirten Adıgüzel, bilgi notunda şu sözleri kullandı:
“AKP iktidarında tarafsız olamaz”
“İktidarın getirmek istediği düzenlemeye ait ayrıntılı bir taslak olmamakla birlikte, yapılan açıklamalardan toplumsal medyada dezenformasyona mahpus cezası getirileceği anlaşılmaktadır. Kurulacak ‘Sosyal Medya Başkanlığı’ ile dezenformasyon yayanların denetleneceği tabir edilmektedir. AKP iktidarında böylesi bir kurumun tarafsız bir kurum olamayacağı ortadadır.
“Muhalefete yönelik cadı avı”
Maaşlı trol ordusu ile İrtibat Başkanlığı’nı propaganda Bakanlığına dönüştüren, BTK’nın ve RTÜK’ün tarafsızlığını ortadan kaldıran iktidarın, kurulacak Toplumsal Medya Başkanlığı ile toplumsal medyada muhalefete yönelik cadı avı başlatmayacağının hiçbir garantisi yoktur. Kaldı ki şimdi ortada dezenformasyonun nasıl ve neye nazaran tanımlanacağı da aşikâr değildir.
“Almanya 6., Türkiye 107. sırada”
Dezenformasyon ve tabir özgürlüğü ortasındaki hassas istikrarın Türkiye üzere hukukun, adaletin, yargının olmadığı bir ülkede korunamayacağı ortadadır. Kaldı ki bu noktada Almanya’yı örnek göstermek “ama bu düzenlemeler orada da var” demek de anlamsız bir tartışmadır. Şayet Türkiye ile Almanya’ya yönelik bir karşılaştırma yapmak istiyorsak şuna bakmamız kafidir. Hukukun Üstünlüğü Endeksi’nde Türkiye, 128 ülke ortasında 107. Sırada; Almanya ise 6. Sırada yer almaktadır. Öte yandan, geçtiğimiz yıl yürürlüğe giren düzenleme, o gün ısrarla uyardığımız ve karşı çıktığımız formda, bugün muhalif sesleri susturmanın bir aracı haline dönüşmüştür.
“Kamuoyunu ilgilendiren haberler engelleniyor”
Örneğin; unutulma hakkı vatandaşlardan fazla siyasetçiler, kamu vazifelileri için bir müdafaa kalkanı misyonu yapmaktadır. Kişilik hakkı ihlali gerekçesiyle, vatandaşın kamusal figürlere ait haber alma hakkı engellenmektedir. Örneğin; Tabir Özgürlüğü Engelli Web Raporu’na nazaran Türkiye’de son devirde erişim manisi getirilen birtakım haberlerden de anlaşılacağı üzere, AKP’li yöneticilerin, Bakanların ya da kamusal figürlerin kamuoyunu ilgilendiren haberler dahi kişilik hakları ihlali gerekçesiyle engellenmektedir.”
“20’den fazla kurumun engelleme yetkisi var”
Evvelki düzenlemenin üzerinden sadece 1 yıl üzere bir mühlet geçmişken, AKP’nin yeni bir toplumsal medya düzenlemesine gereksinim duyması iş bilmezliğinin göstergesidir. Kaldı ki Türkiye’de yaklaşık 15 yıl evvel yürürlüğüne giren mevcut 5651 sayılı Kanun’da yer alan erişim engellemeleri halihazırda da sıkıntılıdır. Erişim engellemelerine yönelik vakitle yetki hakimlikler ve BTK ile sonlu kalmamış ve çok sayıda kurum ve kuruluşa kanunlarda değişiklik yapılarak erişim engelleme yetkisi verilmiştir. Türkiye’de 20’den fazla kurum ve kuruluşun erişim engelleme yetkisi vardır. Türkiye hali hazırda zati internetin özgür olmadığı, klâsik medyanın zapturapt altına alındığı bir ülkedir. Bu türlü bir ortamda, toplumsal medyaya yönelik mahpus cezasını da içerecek bir düzenleme, sansür ve oto-sansürü daha da artıracaktır. Tüm dünyadaki uygulamalar gösteriyor ki yasakçı tavır interneti inançsız bir hale getirmektedir.
“Sansürcü zihniyete son verilmeli”
Hükümetlerin tercihi yasaklamak değil, vatandaşına sansürsüz, inançlı, süratli ve ucuz internete erişimi sağlamak, vatandaşlarını eğitmek, dijital okur-yazarlığa tartı vermek ve bu hususta çalışmalar yürütmek olmalıdır. Toplumsal medyadaki dezenformasyonun bir gerçeklik olduğu, bununla gayret edilmesi gerektiği aşikardır. Fakat dezenformasyonla nitekim sav edildiği üzere samimi bir çaba gösterilecekse, evvel iktidarın kendi eteğindeki taşları dökmesi gerekmektedir. Bu ülkedeki dezenformasyonun en büyük kaynağı halkın yardım çığlıklarını dış mihrakların oyunu diye yaftalayan, kendinden olmayan her muhalif sesi “dış güçlerin ajanı/terörist” diye ilan eden zihniyetin ta kendisidir. AKP dezenformasyonun önüne geçmek istiyorsa, halkın gerçek bilgiye şeffaf ve sağlıklı bir formda erişeceği bir toplumsal medya için çabalamalı, sansürcü zihniyete bir an önce son vermelidir.”
