Yargıtay, dört yıl boyunca aynı odada kalmaya zorlandığı halasının oğlunun cinsel istismarına uğradığını söyleyen kız çocuğunun beyanlarına itibar etmeyerek yerel mahkemenin verdiği mahkumiyet kararını bozdu. 14’üncü Ceza Dairesi, sanığın suçu işlediğine ilişkin ‘yan delil olmadığı’ gerekçesiyle beraatına karar verdi.
Diken'den Kemal Göktaş'ın haberine göre, Burdur’da bir köyde yaşayan 12 yaşındaki kız çocuğu ailesinin maddi durumu okutmaya yetmediği için istemediği halde zorla halasının evine gönderildi. Burada dört yıl boyunca ailelerin evlenmelerini istediği halasının oğlu ile aynı odada kalmaya zorlanan çocuk, sanıkla yaşadığı evden ayrılarak köye gitti. Ancak halasının oğlu olan sanığın onu eve dönmesi için zorlaması üzerine sinir krizi geçirerek başından geçenleri ailesine anlattı.
Sanık tutuklandı
Bunun üzerine sanık tutuklandı ve hakkında çocuğun basit cinsel istismarı suçundan dava açıldı. Bu süreçte psikolojik tedavi gören mağdure, soruşturma ve dava aşamalarında psikoloğun da katıldığı ifade alma işlemlerinde uğradığı cinsel istismarı detayıyla anlattı.
Davada tutuklu yargılanan sanık Burdur Ağır Ceza Mahkemesi tarafından hapse mahkum edildi. Kararın istinaf incelemesini yapan Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Ceza Dairesi sanığa verilen cezayı onadı.
Ceza temyiz incelemesi için Yargıtay’a gönderildi
Yargıtay 14. Ceza Dairesi ise sanığa beraat verilmesi gerektiği gerekçesiyle yerel mahkeme kararını bozdu ve tutuklu olan sanığın tahliye edilmesine karar verdi. Yargıtay’ın gerekçesinde şu ifadeler yer aldı:
“Olayın intikal şekli ve zamanı, mağdurenin yan delillerle desteklenmeyen soyut ve aşamalarda çelişen beyanları, sanığın istikrarlı savunmaları ve tanık beyanları ile adli raporlar ve tüm dosya kapsamı nazara alındığında, sanığın üzerine atılı suçu işlediği hususunda cezalandırılmasına yeter, her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı.”
Bir üye karara şerh düştü
Karar bire karşı dört oyla alınırken muhalif üye karşı oy yazdı. Karşı oy yazısında dava konusu cinsel istismarın sürdüğü yaklaşık dört yıllık zaman diliminde mağdurenin, halasının oğlu olan sanığın ailesi ile oturduğu evde yaşadığı belirtilerek şöyle dendi:
“Mağdurenin bakımı ve eğitimi sanık ile ailesi tarafından karşılanmaktadır. Her ne kadar sanık ile mağdurenin aileleri reddetmiş olsa da mağdurenin sanık ile evlendirilmek üzere bu eve gönderildiği, bununla beraber sanık ile mağdurenin aynı odada uyudukları mağdurenin istikrarlı beyanları ve sanığın ikrarı ile sabittir. Mağdurenin sanıkla yaşadığı evden ayrılarak köye gittiği ve intikal tarihinde sanığın mağdureyi eve dönmesi için zorlaması üzerine o eve geri dönmek istemeyen mağdurenin sinir krizi geçirerek başından geçen cinsel istismar eylemlerini yanında bulunan tanıklara anlatması sonucu olayların ortaya çıktığı anlaşılmıştır.”
'İftira attığını gösteren delil yok'
Sanık ile evlendirilmek amacı ile baskı ve zorla rızası dışında sanığın evine 12 yaşında yerleştirilen küçük kız çocuğunun dört yıl boyunca aynı odada uyumak zorunda kaldığı ve burada sanığın istismar eylemlerine maruz kaldığı ifade edilen karşı oyda, “Beyanlardan anlaşılacağı üzere bu süreçte psikolojik tedavi gördüğü, soruşturma ve kovuşturma aşamalarında psikolog ve vekili huzurunda alınan beyanlarının birbiri ile çelişmediği ve değişmediği, tutarlı olduğu” belirtildi.
Mağdurenin, sanığa yönelik iftirada bulunmasını ve kendisinin cinsel istismar mağduru olduğunu göstermesini gerektirecek herhangi bir somut delilin bulanmadığını vurgulayan muhalif üye ‘mağdurenin bu samimi anlatımlarına itibar edilmesi gerektiğini’ belirtti. Muhalif üye, sanığın suçtan kurtulmak amacıyla yaptığı savunmaların, ‘mağdure beyanları, tanık anlatımları, sanık savunması ve tüm dosya kapsamından’ anlaşıldığını ifade ederek sanığın cezalandırılmasına ilişkin mahalli mahkeme kararını yerinde bulduğunu belirtti.