Cumhuriyet davasının avukatları, 18 Temmuz’da, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın davada verilen mahkûmiyet kararlarının bozulmasına ilişkin hazırladığı tebliğnamenin ardından Yargıtay 16. Ceza Dairesi’ne başvurdu. Yargıtay 16. Dairesi bozma kararı verirse cezaevindeki eski Cumhuriyetçiler tahliye edilecek.
Yargıtay Başsavcılığı, Cumhuriyet’in eski yönetici ve yazarlarının beraatini talep etmişti
Sözcü gazetesi yazarı Aytunç Erkin, Yargıtay 16. Dairesi’nin 15 gündür kararını açıklamadığını hatırlatarak, hukukçuların görüşlerini paylaştı. Cumhuriyet davası avukatlarının mahkemeye sunduğu dilekçede “Tebliğnamenin de hukuka aykırı dediği bir karar ile artık değil günler, aylar bir dakika bile hapis artık söz konusu olmamalıdır. Dosyaya sunulu Yargıtay 18. Ceza Dairesi uygulamasının da gösterdiği üzere, özgürlükler söz konusu olduğunda Sayın Kurulunuz’un bir tedbir niteliğinde karar vermesi ve infazı durdurması mümkündür. Böyle bir tedbir kararı alınması için yasal hiçbir engel yoktur” denildi.
Karikatürist Musa Kart: Hayatlarımızdan çalınıyor
Erkin’in yazısının ilgili bölümü şöyle:
“Yargıtay 16. Ceza, TSK’dan atılmış subay için ne karar verdi?
Peki, tebliğnamenin gönderildiği Yargıtay 16. Ceza Dairesi, 29 Mart 2019 tarihinde KHK ile ordudan atılmış bir subayla ilgili nasıl bir karar almıştı? O subay, Diyarbakır 4’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde yapılan yargılama sonucu 24 Ocak 2018 tarihinde darbe suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılmış, ardından “suçun işlendiğine yardım ettiğine” hükmedilerek bu ceza indirimlerle birlikte 12.5 yıla düşürülmüştü. Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 3’üncü Ceza Dairesi, mahkumiyeti onamıştı. Dosyayı inceleyen Yargıtay 16. Ceza Dairesi ise oy birliği ile aldığı kararda bu hükmü bozmuş ve şu tespitleri yapmıştı: “… Sanığın örgütsel bağı ortaya konamamıştır. İcra hareketlerinden önce örgütsel organizasyon içinde yer alarak darbe girişiminden haberdar olduğu ve suç işleme karar ve iradesine katıldığı kanıtlanamamıştır.”
‘GAZETECİLİK FAALİYETİDİR’
Peki, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, 16. Ceza Dairesi’ne gönderdiği tebliğnamesinde ne demişti: “… Hakkında FETÖ soruşturması bulunan kişiler veya şüphelilerle HTS kayıtlarının bulunması silahlı terör örgütlerine yardım niteliğindeki delillerden sayılamaz. Suç örgütleri veya silahlı terör örgütlerine yardım suçu ancak doğrudan kastla işlenebilir … Gazetecilik faaliyetlerinden terör örgütüne yardım ya da üyelik üretilemez. Eleştiri sınırları içindeki haber ve yorumlar ifade özgürlüğünün parçasıdır.”
Artık söz bitti, sıra eylemde!”
Ne olmuştu? Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, Cumhuriyet davasına ilişkin hazırladığı tebliğnamede, “örgüte bilerek ve isteyerek yardım” suçunu işledikleri gerekçesiyle cezalandırılan gazeteciler Orhan Erinç, Akın Atalay, Murat Sabuncu, Hikmet Çetinkaya ve Aydın Engin ile Ahmet Şık hakkındaki cezaların bozulmasını talep etti. Tebliğnamede, Şık dışındaki gazetecilerin beraatlerine karar verilmesi istenirken, ceza almalarına kanıt olarak gösterilen, “Bylock kullananlarla görüşme, Bylock kullananların yazışmalarında isimlerinin geçmesi, Abant toplantılarına katılma” gibi eylemlerin tek başına “örgüte yardım” suçunu oluşturmayacağı vurgulandı. Cumhuriyet Vakfı seçimi sürecinde usulsüzlük yapıldığı, bu isimlerin gazetenin yönetimini ele geçirerek örgütlere yardımda bulunduğu iddiaları için de “olgusal içerikten yoksun” yorumu yapılarak, beraat talebinde bulunuldu. Tebliğnamede, olası beraat kararının, 5 yılın altında ceza aldıkları için haklarındaki hüküm kesinleşen ve cezaevine konulan diğer Cumhuriyet yazarlarına da sirayet ettirilmesi istendi. Ancak AKP, aynı suçtan yargılananların davalarının Yargıtay’da topluca değerlendirilmesi düzenlemesini içermesi beklenen yargı paketini Meclis tatile girmeden getirmediği için, cezaevindeki Cumhuriyet yazarları, Yargıtay’ın karar vereceği aşamaya kadar cezaevinden çıkamayacak. |