20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü nedeniyle basın açıklaması yapan DEVA Partisi Diyarbakır Vilayet Başkanlığı, çocukların yaşadıkları aksiliklere dikkat çekti.
DEVA Partisi Diyarbakır Vilayet Başkanlığı tarafından 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü nedeniyle parti binasında basın açıklaması yapıldı. DEVA Partisi Gençlik Kolları Lider Yardımcısı Musa Koç, çocukların toplumun vazgeçilmez kesimlerinden birini teşkil etmekle bir arada geleceğimizin üzerine inşa edildiği vazgeçilmez bir temel olduğunu belirtti.
Koç, “İfade etmek gerekir ki çocukların zihinsel ve bedensel bütünlükleri ile toplumsal garantileri ne kadar sağlıklı bir formda koruma edilebilir ise bizleri bekleyen yarınlar da en az o kadar aydınlık ve kendini yenilemeye hazır vaziyette olacaktır. Elbet ki geleceği, olabildiğince aydın çocukluk devri geçirmiş bir jenerasyona teslim etmek ve bunu temin edebilmek için gerekli her türlü çalışmaları icra etmek devletin öncelikli misyonları ortasında yer almaktadır. Devletin, çocuk haklarını en yeterli halde temin etmek için alması ve gözetmesi gereken önlemler, vatandaşlar için mutlaka bir lütuf olmayıp tersine devletin asli vazifelerinden biridir” dedi.
“Türkiye’de yalnızca resmi kayıtlara tescillenmiş 720 bin çocuk emekçi var”
Çocuk Haklarına Dair Sözleşme’nin 32’nci unsurunu hatırlatan Koç, “Ülkemizde maddi açıdan bir kıymetlendirme yaptığımız vakit eğitim hayatına DEVAm edebilmek veya geçimini sağlayabilmek için ailesinin maddi imkânları yetersiz olduğundan çalışmak mecburiyetinde kalan ve yalnızca resmi kayıtlar ile tescil edilmiş 720 bin çocuk emekçi bulunmaktadır. Ülkemizdeki iktisadi vaziyetin gün geçtikçe kötüleşiyor olması da çalışan çocuk personel sayısının artmasına sebep olan en kıymetli ögelerden biri. Öte yandan yapılan araştırmalara nazaran ülkemiz genelinde çalışan çocuk personellerin ekseriyeti taban fiyat hududunda veya minimum fiyat hududunun altında gelir elde eden ailelere mensuptur. Bu durum bizlere ne yazıktır ki belirlenen taban fiyat ölçüsünün, paranın alım gücü ile orantılı bir halde belirlenmediğini ve çok sayıda çocuğun maddi ihtiyaçlar sebebiyle çalışmak mecburiyetinde kaldığını göstermektedir” biçiminde konuştu.
“2015-2020 yılları ortasında Kürt vilayetlerinde 123 çocuk çatışmalar nedeniyle öldü”
Son yıllarda çocuk haklarının temin edilebilmesi için gerekli tedbirleri alma noktasında çok ihmalkâr davranıldığı için yapılan tespitlere nazaran yalnızca son 5 yılda en az 123 çocuğun çatışma kaynaklı öldüğünü vurgulayan Koç, “Ayrıca Türkiye İnsan Hakları Vakfı tarafından yapılan açıklamalara nazaran 2004-2015 yılları ortasında en az 241 çocuk çatışmalar, polis ve asker şiddeti üzere nedenlerle ömrünü yitirmiştir. Öte yandan Friedrich-Ebert-Stiftung (FES) Derneği Türkiye Temsilciliği’nin dayanağıyla Fisa Çocuk Hakları Merkezi’nden Ebru Ergin ve Ezgi Koman tarafından hazırlanan ‘Taş, Kâğıt, Makas: Çatışma Periyotlarında Çocuklara Yönelik Psikososyal Takviyede Sanatın Rolü’ başlıklı raporda ise 2015-2020 tarihleri ortasındaki çatışma kaynaklı çocuk vefatlarına yer verilmiş, rapora nazaran 2015 ile 2020 yılları ortasında yaşanan çatışmalı süreçte Kürt vilayetlerinde 123 çocuğun hayatını kaybettiği belirtilmiştir” bilgisini paylaştı.
“Çocuk pornosunda artış var”
Çocukların maruz kaldığı hak ihlallerinin bunlarla sonlu olmadığına, cinsel olarak da DEVAm ettiğine vurgu yapan DEVA Partisi Diyarbakır Vilayet Başkanlığı Gençlik Kolları Lider Yardımcısı Musa Koç, konuşmasına şöyle DEVAm etti:
“Çocukların cinsel bütünlüğünü korumak ve çocukların cinsel istismara maruz kalmalarını engellemek maksadıyla gerekli emniyeti sağlayabilmek, caydırıcı cezalar getirebilmek ve bu konuya binaen çocuklara gerekli eğitimi erken yaşlarda vermek devletin ifa etmekle mükellef olduğu misyonlarından biridir. Çocukların cinsel bütünlüğü ve cinsel istismara maruz kalmamaları için alınması gereken tedbirler göz arkası edilemeyecek kadar ehemmiyet arz etmektedir. Buna karşın ne yazık ki Adalet Bakanlığı tarafından açıklanan rapor, 2009-2017 yılları ortasında Türkiye’de ‘çocuk pornosu’ olaylarında büyük bir artış olduğunu gösteriyor. Geride kalan 8 yılda çocuk vücudundan yararlanarak, manzara ve fotoğraf içeriği ürettiği tespit edilen 6 bin 398 kişi sanık sandalyesine oturdu. Birebir vakitte Türk Ceza Kanunu’nun 226. unsurunun 3’üncü fıkrasına nazaran müstehcen manzara, yazı yahut kelamları içeren eserlerin üretiminde çocukları kullandığı gerekçesiyle sanık sandalyesine oturan kişi sayısı 2 bin 190’a ulaşmış durumda. 2009 yılında bu cürümden dolayı sanık olan kişi sayısı 126 iken, ortadan geçen 8 senede yüzde 440 artarak, 680 şahsa ulamış. Öteki bir deyişle geçtiğimiz yıl haftada 13 kişi, müstehcen içeriklerin üretiminde çocukları kullandığı için sanık sandalyesine oturtulmuş.
“Veriler, Türkiye’de çocukların, cürmün hem taraf hem de mağduru olarak suça sürüklendiğini de gösteriyor. Geride kalan 8 yılda yaşları 15’ten küçük 384 çocuğun sanık sıfatıyla mahkemeye sevk edildiği ortaya çıktı. Hakkında dava açılan 384 çocuktan 119’u müstehcen imaj ve içerik üretiminde çocukları kullandığı gerekçesiyle, hem mağdur hem de zanlı pozisyonundaydı. Zanlıların 11’i ise kız çocuğuydu. Öte taraftan çocuk vücuduna dair müstehcen imgeleri ülkeye soktuğu, çoğalttığı ve satışa sunduğu gerekçesiyle sanık sandalyesine oturan 12-15 yaş kümesi çocuk sayısı ise 265 oldu. Bu çocuklardan 45’inin kız çocuğu olması ise dikkat çekti.”
“Çocuklar Türkiye’de cinsel şiddete en fazla maruz kalan kümesi oluşturuyor”
Koç, çocuklara karşı istismar hadiselerinin bu bilgilerle hudutlu kalmadığını, Adalet Bakanlığı’nın 2014 datalarına nazaran, her ay isimli tıp kurumuna 650 çocuk cinsel istismar hadisesi gönderildiğini kaydetti. Koç, şu sözleri kullandı:
“Bu, Türkiye’de günde 21 çocuğun yani yaklaşık olarak her bir saatte bir çocuğun cinsel istismara uğradığı manasına gelmekte. Çocuk Seks personelliği, Çocuk Pornografisi ve Seks Gayesiyle Çocuk Ticaretine Son Ağı (ECPAT), 2015 yılı Türkiye raporuna nazaran, çocuklar, Türkiye’de cinsel şiddete en fazla maruz kalan kümesi oluşturuyor. Türkiye’deki cinsel cürümlerin yüzde 46’sı çocuklara karşı işleniyor. Türkiye, cinsel istismar emeliyle insan ticareti ve çocuk evlilikleri nedeniyle, Global Kölelik Endeksi’nde çağdaş köle sayısında da Avrupa’da birinci pozisyonunda yer alıyor. Bütün bu olumsuz bilgiler nazara alındığında bir defa daha anlaşılıyor ki sokakta eğitimini DEVAm ettirebilmek için ağır kaideler altında çalışan çocuklardan, sokakta oyun oynarken kör bir kurşuna kurban giden veyahut en yakınındaki insanların istismarına maruz kalan çocuklara kadar ülkemizin çocuk olma hakkını kaybetmiş ve kaybetmeye DEVAm eden çocuklarının sayısı ne yazık ki her geçen gün artmaktadır.”