Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) Türkiye’deki en yetkili ismi, Dr. Irshad Ali Shaikh, okulların yüz yüze eğitime açılma kararından, maske zorunluluğunun ne zaman sona ereceğine kadar, kamuoyunun en çok merak ettiği konuları cevapladı.
DSÖ Türkiye Ülke ve Avrupa Merkez İnsani ve Sağlık Acil Durumlarına Hazırlıklılık Ofisi Geçiçi Başkanı Irshad Ali Shaikh, kamuoyunun en çok merak ettiği konuların başında gelen okullardaki yüz yüze eğitim kapsamının genişletilmesi, maske kullanımının ne zaman sona ereceği, Türkiye’nin pandemiyle mücadelesi ve aşılarla ilgili gelişmeler hakkında DHA’ya önemli bilgiler verdi. Dr. Shaikh, ülkelerin nüfus ve enfeksiyon oranlarının farklılık gösterdiğini ve okulların da toplumların birer parçası olduğu için toplumdaki bulaşma oranlarının okullara da yansıyacağına işaret ederek “Bu yüzden aslında maske takmak, test yapmak ve temasları izlemek, hijyen kurallarına dikkat etmek gibi çeşitli önlemlere gerçekten dikkat edilmesi gerekiyor ki bu virüs, sağlık sistemlerinin üstüne çok büyük bir yük olmaya devam etmesin. Virüs yükünü ne kadar azaltırsak okullardaki yükü de o kadar azaltabiliriz. Çünkü okulları aslında toplumdan ayrı düşünemeyiz” dedi.
“Herkes güvende olana kadar kimse güvende değil”
DSÖ Genel Direktörünün “Herkes güvende olana kadar gerçekten kimse güvende değil” sözlerini hatırlatan Dr. Shaikh, “Kapasiteniz istediği kadar yeterli olsun, toplum, ülke otoriteleriyle birlikte hareket etmeli ve işbirliği içinde olmalı” diye konuştu. Dr. Shaikh, DSÖ’nün İstanbul ofisinin önemini de şu cümlelerle özetledi: “DSÖ Avrupa Bölge İnsani ve Sağlık Acil Durumlarına Hazırlık Ofisinin Kovid zamanına denk gelip Türkiye’de açılması gerçekten önemli bir durum. Çünkü burası aslında Hem Türkiye’nin hem bölgenin hem de dünyanın hazırlıklı olması için bir temel taşı mahiyetinde. Yaşadığımız küresel krize ülkelerin veya bölgelerin ve aynı zamanda dünyanın ne kadar hazırlıklı olduğunu, ne kadar hazırlık durumdalarsa o kadar iyi cevap verdiklerini görüyoruz. Türkiye’nin de aslından Mart ayında ilk vakalar gelmeye başladığından beri ne kadar hazırlıklı olduğunu gördük. Bugün bu durumun aslında biraz meyvelerini topluyor. DSÖ, üye devletleri, bölgeyi ve küresel anlamdaki hazırlığa yardım etmek, küresel dayanışmanın devam etmesine olanak sağlamak ve uluslararası sağlık konusunda risk iletişimi, yönetimi ve küresel dayanışma gibi temel kapasitelere yardımcı olmak ve bunları desteklemek amacıyla burada. Şu anda yaşadığımız küresel kriz ve bütün bu noktalar, sağlık güvenliğinin birer parçası. Bu ofis sayesinde hem Türkiye’nin, hem bölgenin, hem de küresel anlamda dünyanın hazırlık kapasitelerini artıracağız”
“Maske şu anda aşıdan daha büyük silah”
Belçika başbakanının ülkede maske kullanımının zorunlu olmaktan çıkarılacağı yönündeki söylemlerini kendisinin de izlediğini anlatan Dr. Shaikh, “Maske, vaka sayıları için gerçekten kritik önem arz ediyor. Ama Belçika’da zorunlu olmaktan çıkarılması tamamen bırakılacağı yönünde bir karar değil. Her yerde belki kullanılması mecburi olmayacak ama yine kalabalıklarda ve özellikle sosyal mesafenin korunamadığı yerlerde maske kullanmaya devam edilecek. Bütün bu gelişmeler maskenin önemini aslında azaltmıyor. Çünkü maske tabiri caizse aslında herkesin kişisel aşısıdır şu anda. Çünkü maske sayesinde kendimizi, sevdiklerimizi, yaşadığımız çevreyi ve ülkemizi bu virüsten koruyabiliyoruz. O yüzden maske gerçekten şu an elimizdeki en önemli silah diyebiliriz. Aşı çıktığında da belki beklediğimiz kadar etkili olmayabilir. Bunun yanı sıra dağıtım ve üretim kapasitesini de göz önünde bulundurduğumuzda, aşıların kısa sürede her yere ulaşması gerçekten yıllar alabilir. Tabii bunun yanında aşı karşıtlığı gibi bir mücadele de var. O zamana kadar elimizdeki en güçlü silah maske kullanımı, sosyal mesafe ve hijyen kurallarına dikkat etmek. Gerçekten maske şu anda günümüzün aşısı yerine bile geçebilir. Ta ki gerçekten güvenilir, etkili ve herkesin ulaşabildiği bir aşı bulunana kadar” dedi.
“Aşı çalışmaları hızlansın diye çalışıyoruz”
Aşı çalışmalarında DSÖ’nün rolüne de değinen Dr. Irshad Ali Shaikh “Normalde aşı çalışmaları ve üretimi aslında ülkelerin kendi fonksiyonlarıdır. Kendi ilgili düzenleme kurulları tarafından değerlendirilir. Üye devletler, düzenleme kurullarını DSÖ sistemine kaybettirip eğitim vesaire alabilirler. Ama geri kalan bütün konular ülkelerin kendi özel fonksiyonlarıdır. Kovid konusunda ise yeni bir virüs ve eşi ve benzeri görülmemiş bir salgın etkisine sahip olduğu için DSÖ aşı geliştiren şirketleri ve ülkeleri bir araya getiren bir fonksiyona sahip oldu. Bütün aşı çalışmaları hızlı olabilsin, aşıya ulaşamayan ülkeler gözetilsin diye bir araya getirici bir kurum olarak konumlandı. Bunu da aslında bizim ‘Covax’ girişimi adını verdiğimiz bir platform ile yapıyoruz ki dünyadaki bütün hükümetler aşıya ulaşabilsin. Bu platformda şirketleri, üye ülkeleri bir araya getiriyoruz. Böylece aşı ile ilgili araştırma-geliştirme faaliyetleri paylaşılsın, hızla yol alınsın, aktif bilgi paylaşımı ile herkes aşıya ulaşabilir olsun. Daha önce de söylediğim gibi tek bir kişi bile güvende değilse, hiç kimse güvende değildir. Bu yüzden herkes aşılanana kadar aslında hiç kimse güvende değil. Amacımız burada ülkelerin satın alma kapasitelerinden bağımsız olarak tüm ülkelerin güvenli bir aşıya ulaşabilmesini sağlamak” ifadelerini kullandı.
“Aşıda öncelik sağlık çalışanlarına”
DSÖ’nün aşı için 2021 ortalarını işaret etse de yine de temkinli yaklaştıklarını vurgulayan Dr. Shaikh, şunları söyledi: “O tarihlerde bir aşının geleceğine aslında biraz temkinli yaklaşıyoruz. Çünkü o zamana bir aşı çıksa bile etkinliği belki tam istediğimiz seviyede olmayabilir. Belki yüzde 50-60 düzeyinde olacak. Ayrıca herkes bu aşıya ulaşamayabilir. DSÖ’nün rehberliği altında bütün üye devletlerin de erişebildiği, etkili ve güvenli bir aşı gerçekten mevcut olduğunda ise önceliğimiz sağlık çalışanları ve daha sonra da en yüksek risk grubunda bulunan yaşlılar, risk grubundaki kronik hastalıkları olan insanlar olacak. Seneye bu zamanlarda belki yine aşı konuşuyor olabiliriz ama bu aşı yine de kısıtlı bir nüfusa ulaşacaktır. Toplumun bir kısmı aşıya ulaşabilecek. Bu aşılardan herkesin yararlanabilmesi için önümüzde hala birkaç yıl var”