Boğaziçi Üniversitesinin Kilyos'taki Sarıtepe Kampüsü, rüzgardan elde ettiği enerjiyle kendi ihtiyacını karşılayan dünyada “ilk ve tek” üniversite kampüsü olurken, yosun laboratuvarında uçaklar için jet yakıtı üretilecek.
Boğaziçi Üniversitesinin 1 milyon metrekarelik alanı kapsayan Kilyos'taki Sarıtepe Kampüsü, 2010'da alınan sürdürülebilir kampüs kararının ardından “yeşil kampüs” çalışmalarıyla kendine yetebilen bir yer haline geldi.
Bölgedeki rüzgar potansiyelini hesaplamak için 2009'da rüzgar ölçüm direği kurulup ardından da rüzgar santrali yapılan kampüs, 2015'ten bu yana kendi enerjisini rüzgardan karşılıyor. Hatta bu santralde üretilen enerjinin ihtiyaç fazlası olan yüzde 30'luk kısmı da diğer kampüslere aktarılıyor.
1 megavat gücündeki rüzgar türbiniyle, yılda 1,7 milyon kilovatsaat enerji üretilen kampüs bu özelliğiyle dünyada, kurduğu santralden elektrik enerjisi ihtiyacını karşılayan “ilk ve tek” üniversite kampüsü olma özelliğini taşıyor.
13 farklı biyoteknolojik ürün üzerinde çalışma yürütülüyor
Kampüsün ayrıca yosun teknolojisi sayesinde kendi ürettiği karbondioksitten daha fazlasını emerek çevreyi temizleme özelliği bulunuyor. Atık su arıtma tesisinin de bulunduğu kampüste 2017'de kurulan yosun laboratuvarında da insanlığı bekleyen enerji, su, gıda ve çevre sorunlarına çözüm bulacak çeşitli ulusal ve uluslararası projeler yürütülüyor.
Sadece mikroskopla görülebilen 60-70 tür mikroyosunla çalışılan laboratuvarın 3 bin litrelik havuzuyla iç kısımdaki 400 litrelik üretim alanında biyogübre, omega 3 yağ asitleri, doğal gıda boyaları, uçaklarda da kullanılan biyoyakıt, karbon emisyon filtreleme sistemi gibi 13 farklı biyoteknolojik ürün üzerinde çalışma yürütülüyor.
“KOBİ'lere yosun biyoteknolojisi alanında destek verilmesi amacındayız”
İstanbul Mikroyosun Biyoteknolojileri Araştırma ve Geliştirme Birimi (İMBİYOTAB) Sorumlusu Dr. Öğretim Üyesi Berat Zeki Haznedaroğlu konuyla ilgili bilgi verdi.
Haznedaroğlu, yüzde 15'inin Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının yürüttüğü Rekabetçi Sektörler Programıyla yüzde 85'i de AB kaynaklı fonlardan sağlanan projeyle Türkiye'deki KOBİ'lere yosun biyoteknolojisi alanında destek verilmesinin amaçlandığını söyledi. Yosunlar büyüdükten sonra sudan ayırma işleminin maliyeti artırdığını ifade eden Haznedaroğlu, şöyle konuştu:
“Maliyeti düşürmek için bakanlıkla yürütülen projeyi biyorafineri olarak kurguladık. Ham madde olarak yosunları kullanarak bütün ürünler entegre şekilde üretilecek. Yani yosunun yağından yakıt, proteininden gıda üretimi yapılacak. Yosundan en üst seviyede faydalanılarak farklı ürünler piyasaya sürülebilecek. Bu projeyle enerji, gıda, tarım gibi alandaki sektörler yosun gibi alternatif ham madde kullanarak üretim yapabilecek. Laboratuvarda biyoyakıtlar, insan gıda destek ürünleri, hayvancılık ve yem sanayisi gibi 13 farklı biyoteknolojik ürün sunmaya çalışıyoruz.”
“Uçaklar için jet yakıt üretilecek”
Haznedaroğlu, yosunların bitkilerden farklı olarak daha fazla karbondioksiti yakalayabildiklerini vurgulayarak, endüstriyel boyutta baca gazı olarak tabir edilen çimento ve petrokimya sanayisi ile demir çelik endüstrisinin yüksek oranda karbondioksit salınımı yaptığını, yosun reaktörleri kullanarak bu karbondioksitin bertaraf edilmesine yönelik çalıştıklarını anlattı.
Haznedaroğlu, biyojet yakıtın laboratuvarda elde edilen verilerine göre normalden daha iyi sonuçlar aldıklarını, uçaklarda kullanılan daha kaliteli yakıtı üretmeyi başardıklarını belirterek, “Yakın zamanda uçaklar için jet yakıt üretilecek. TÜBİTAK projesi olarak desteklenen bu projeyle THY'nin bir iç hat uçuşunda normal aldığı yakıtın bir kısmı mikro yosun tabanlı biyojet yakıtı olacak. İç hat uçuşlarında jet yakıtı test edeceğiz.” dedi.
Gıda sektöründeki çalışmada elde edilen mavi pigmentin literatürde görülen en yüksek seviyedeki değerlerde olduğunu belirten Haznedaroğlu, tarımsal üretim yapılan alanlardan gelen atık suların arıtılması, çevresel kirliliğe neden olan azot ve fosforun yosun kullanılarak temizlenmesiyle ilgili de projenin sürdüğünü anlattı.