Yeterli Parti TBMM Küme Lideri İsmail Tatlıoğlu, 10 büyükelçinin Osman Kavala‘nın özgür bırakılması talebi ve sonrasında Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Lideri Recep Tayyip Erdoğan‘ın büyükelçilerin “istenmeyen adam” olarak ilan edilmesini istemesiyle devam eden sürecin Partili Cumhurbaşkanlığı sisteminin bir sonucu olduğunu söyledi. Büyükelçilerin halinin siyasi olduğunu ve yanlış olduğunu belirten Tatlıoğlu, “Trump’ın tweetiyle bırakılan Rahip buradayken, Merkel’in telefonuyla bırakılan gazeteci buradayken bu yolu açanın kim olduğunu sormanın manası yok. Türkiye’yi bu duruma düşüren, Türkiye’yi yönetenlerdir” dedi.
Tatlıoğlu, TBMM’de basın toplantısı düzenleyerek 2022 yılı dolar amacı 9,27 TL iken doların bugün 9,75’e yükseldiğini ve yarın görüşülecek bütçenin anlamsız olduğunu söyledi. Tatlıoğlu, “Şimdi TBMM temsilcileri hangi sayılar ve öngörüler üzerinden 2022 Türkiye’sini konuşacaktır? Sayın Fuat Oktay’ın açıkladığı sayılar daha o masadan kalkmadan çöpe gittiği bir Türkiye yaşıyoruz” dedi.
GÜZEL Parti Küme Lideri Tatlıoğlu’nun açıklaması şöyle:
“Ortaya koyduğu amaçlar, masadan kalkmadan çöp olmuş görünüyor”
“Geçen hafta Sayın Fuat Oktay, Plan ve Bütçe Komisyonu’nda 2022 yılı bütçesini sunuş yaptı. 16 Eylül 2021’de, yani 1,5 ayı geçmeyen bir müddet evvel Türkiye’de Orta Vadeli Plan açıklandı. Bütçenin üzerine kondu ve önümüzdeki üç yıllık periyodu kapsayan, Sayın Erdoğan idaresinin amaçları açıklandı. Adeta hesabı yapıp ilan edenlerin, masadan kalkmadan daha ortaya koyduğu gayeler çöp olmuş görünüyor.”
“Yarın görüşmeleri başlayacak bütçe anlamsız kalmıştır”
“2021 ortalama kuru 8,30 ilan edilmiş. 2022 yılı maksadı 9,27. Bugün dolar, 9,75. Artık hasebiyle yarın görüşmeleri başlayacak bütçe anlamsız kalmıştır. Şayet ülkede döviz maksatlarında önemli bir sarkma varsa, enflasyonda ve ulusal para pahasında de çok büyük bir değişim olacak demektir. Bu türlü bir değişimin, daha bütçe yürürlüğe girmeden ortaya çıkması o bütçeyi akamete uğratır ve anlamsızlaştırır. Artık TBMM temsilcileri hangi sayılar ve öngörüler üzerinden 2022 Türkiye’sini konuşacaktır? Sayın Fuat Oktay’ın açıkladığı sayılar daha o masadan kalkmadan çöpe gittiği bir Türkiye yaşıyoruz.”
“Türkiye’nin dolar üzerinden yükümlülüğü 1,5 trilyon lira atmış demektir”
“Bugünkü kurlar içerisinde baktığımızda hakikaten Türkiye’de önemli bir servet transferinin oluştuğunu söylememiz gerekiyor. 13,5 milyon emekliden, 10 milyonun üzerinde taban ücretliden, 12 milyon işsizden, 5 milyon ne işte ne eğitimde olan gencimizden, onların ceplerinde kalandan hâlâ dövizle süreç yapmış yandaş müteahhitlere ve sermayeye bir transferdir bunun ismi. Yalnızca yılbaşından bu tarafa dolar, 250 kuruş artmış. Bu, Türkiye’nin dolar üzerinden yükümlülüğü 1,5 trilyon lira atmış demektir. Partili Cumhurbaşkanlığı’nın yürürlüğe girmesinde 4,62 lira olan dolar, yaklaşık 5,15 lira daha artmış ve 3 trilyon liradan daha fazla yükümlülüğünü artırmıştır.”
“Erdoğan’ın istifa sürecini başlatarak Türkiye’de yeni bir seçim devrini ilan etmesini bekliyoruz”
“Şimdi Türkiye, bir siyasi ahlak sesi duymak istemektedir. Çıkıp, ‘Evet, bunun siyasi sorumlusu benim ve gereğini yapacağım’ diyen bir ses duymak istemektedir. Ben buradan Cumhur İttifakı başkanlarının, ‘Bizim vaatlerimiz bunlardı lakin gelinen Türkiye budur ve biz bunun siyasi sorumluluğu gereği Türkiye’nin idaresinden çekiliyoruz’ demelerini bekliyoruz. Sayın Erdoğan’ın bu istifa sürecini başlatarak Türkiye’de yeni bir seçim periyodunu ilan etmesini bekliyoruz. Türkiye’nin buradan çıkışının birinci adımı budur.”
“Hukuki bir bahis üzerinde siyasi bir tutum geliştirilmesi yanlıştır; 10 büyükelçinin bu halini bu çizgide görüyoruz”
“Türkiye bu Partili Cumhurbaşkanlığı sisteminin altında ezilmektedir. Bu son 10 büyükelçi problemi de bunun bir sonucudur. Şunu net olarak söyleyelim. Türel bir husus üzerinde siyasi bir hal geliştirilmesi yanlıştır. 10 büyükelçinin bu halini bu çizgide görüyoruz. Bu hal, yanlış bir haldir. Bahis tüzeldir lakin gösterilen tutum politiktir. Lakin bu hale karşı orantısız bir seslenme ve geri dönüş bize, bunun üzerinden iç siyasette bir rant devşirme hareketini hatırlatmaktadır.”
“Türkiye’yi bu duruma düşüren, Türkiye’yi yönetenlerdir”
“Halk içinde, ‘Kapıyı açarsanız yığılma çok olur’ diye bir kavram vardır. Artık Türkiye’de yargı bağımsızlığını silikleştirmek için yürütmenin ve Erdoğan’ın her gün dövdüğü bir yargı mevcutken; bu bir tarafa, Trump’ın tweetiyle bırakılan Rahip buradayken, Merkel’in telefonuyla bırakılan gazeteci buradayken bu yolu açanın kim olduğunu sormanın manası yok. Türkiye’yi bu duruma düşüren, Türkiye’yi yönetenlerdir. Sayın Erdoğan’ın, ‘Bu can burada olduğu sürece bu arkadaş içeride kalacak’ dediği gazeteci, Merkel’in telefonuyla özel uçakla Almanya’ya gitmiştir. Casus olan, düşman olan ve asla cezaevinden çıkamayacak ilan edilen Rahip, Trump’ın tweeti üzerine özel uçakla çıkıp gitmiştir. ‘Yargı benim emrimdedir’ intibaını verdiğiniz bir Türkiye’de alışılmış öbürleri da bu müsaade takipçisi olacaktır.”
“Türkiye’nin menfaatlerine uygun olan Partili Cumhurbaşkanlığı sisteminden bir çıkış rotasıdır”
“Türkiye, bütün ülkeler üzere tarihinde çok önemli diplomatik krizler yaşamıştır. Her birisini onuruna yakışır formda atlatmayı bilmiştir. Johnson’ın mektubu çok büyük örnektir. Dış siyaset derslerinde okutulmaktadır. ABD Lideri, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı’na mektup yazdığında, Başbakan’ın karşılığı ‘Dünya yarın yine kurulur ve Türkiye yerini alır’ olmuş ve bu sorunlar çözülmüştür. Biz bu krizlerin yaratılmasına neden olarak ve de bu krizler üzerinden bir iç siyaset çizgisi yaratma uğraşıyla Türkiye’deki büyük yangınları perdeleme ve milletin istikametini çevirme çabası Türkiye’nin menfaatleri için uygun değildir. Türkiye’nin menfaatlerine uygun olan; diplomasiyi ezen, ekonomiyi ezen, yargıyı ezen, milleti ve ülkeyi ezen bu Partili Cumhurbaşkanlığı sisteminden bir çıkış rotasıdır. Tek şahsa teslim ettiğimiz Türkiye’yi, teslim ettiğimizden eksik alıyoruz. Daha yoksul, daha zedelenmiş, daha mağdur alıyoruz.” (ANKA)