Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Lideri Recep Tayyip Erdoğan, “Yükselen İslam düşmanlığıyla gayretin yalnızca Müslümanların değil tüm insanlığın sıkıntısı olduğuna inanıyoruz. Yüz milyonlarca insanı amaç alan bu haksızlık, hukuksuzluk ve ayrımcılık karşısında Müslümanlar güçlü reaksiyon göstermeli, legal tabanda haklarını aramalı, gayretini vermelidir” dedi.
Ankara Ticaret Odası (ATO) Fuar ve Kongre Merkezi’nde Kültür ve Turizm Bakanlığı, Diyanet İşleri Başkanlığı, Bağlantı Başkanlığı, Radyo ve Televizyon Üst Heyeti (RTÜK), Ankara Bilim Üniversitesi ve Erciyes Üniversitesi iş birliğinde ‘2’nci Memleketler arası Medya ve İslamofobi Forumu’ düzenlendi. 4 başka panelden oluşan forumun birinci oturumuna, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Diyanet İşleri Lideri Ali Erbaş, İrtibat Lideri Fahrettin Altun, RTÜK Lideri Ebubekir Şahin ile çok sayıda davetli katıldı.
Erdoğan forum kapsamında düzenlenen panele bildiri gönderdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, bildirisinde, “İslamofobi tıpkı önü alınamayan veba salgını üzere bilhassa Batılı ülkelerde yayılmaya, sokaktaki beşerden siyasetçisine, çalışanından kamu görevlisine toplumun tüm kesitlerini zehirlemeye devam ediyor. Sorumsuz basın yayın organlarının da teşvik ettiği nefret atmosferi, Müslümanlarla birlikte lisanı, dini, kökeni ve kültürü farklı olan milyonlarca insanı da olumsuz etkiliyor. Ukrayna krizi bağlamında yaşanan utanç verici tartışmalar, İslam düşmanlığı ve kültürel ırkçılığın ulaştığı tehlikeli boyutları ortaya koyuyor. İnsanı eşref-i mahlukat gören, ‘İnsanı yaşat ki devlet yaşasın’ diyen bir medeniyetin mensupları olarak, mazlum ve mağdurlar ortasında ayrımcılık yapılmasını asla kabul etmiyoruz. Yükselen İslam düşmanlığıyla uğraşın yalnızca Müslümanların değil; tüm insanlığın sorunu olduğuna inanıyoruz. Başka türlü 2019’da Yeni Zelanda’da, 2021’de Kanada’da yaşanan İslamofobik taarruzların önüne geçemeyiz. Kendileriyle bir arada yüz milyonlarca insanı maksat alan bu haksızlık, hukuksuzluk ve ayrımcılık karşısında Müslümanlar güçlü reaksiyon göstermeli, yasal tabanda haklarını aramalı, çabasını vermelidir. 2’nci Milletlerarası Medya Forumu’nun bu istikamette atılmış pahalı bir adım olarak görüyorum” dedi.
RTÜK Lideri Şahin: Yıkıcı bir akıma dönüştü
Forumun açılış konuşmasını yapan RTÜK Lideri Ebubekir Şahin, Müslümanlara yönelik ırkçılığın, İslamofobi tarifiyle yumuşatılmak istendiğini lakin gerçekte yapılanın İslam düşmanlığı olduğunun açıkça ortada olduğunu belirterek, “Bugün dünyada İslami pahaların tehdit altında olduğunu açıkça görüyoruz. Demokrasinin beşiği kabul edilen ülkelerde ırkçılık ve İslam düşmanlığı süratle yayılıyor. İslam karşısında sinsi bir plan sistemli olarak uygulanıyor. Cami ve mescitler, kendini bilmez faşist kümelerin gayesi oluyor. Başörtülü Müslüman bayanlar tacize uğruyor. Kutsal kitabımız Kur’an-ı Kerim, Avrupa ülkelerinde tahrip ediliyor. Batı medyasında peygamber efendimizi tahkir eden karikatürler yayımlanıyor. Kendilerini medeniyetin sahibi olarak gören ülkeler, bu çirkinliklere reaksiyon göstermek yerine hücumları cesaretlendiriyor. Velhasıl, kutsallarımıza yönelik İslam düşmanı sapkın hücumlar içimizi kanatıyor. Bugün Avrupa’daki bu yaklaşım, toplumsal barışı tehdit eden yıkıcı bir akıma dönüşmüştür” dedi.
İrtibat Lideri Altun: Yeni usullere gereksinimimiz var
Bağlantı Lideri Fahrettin Altun da “İslam düşmanlığı günümüzde yine üretilen formlarıyla daima karşı karşıya kaldığımız global bir sorun. Münasebetiyle bu çok boyutlu sıkıntıyla çabada de global bağlamda yeni yol ve tekniklere muhtaçlığımız var. İslamofobi, bugün Güneydoğu Asya’dan Amerika Birleşik Devletleri’ne (ABD) kadar her yerde insanların hayatını tehlikeye atan, ayrımcılığı yaygınlaştıran ve Srebrenitsa örneğinde olduğu üzere soykırıma kadar varabilen global bir tehdit olmaya devam ediyor. 2020 yılında Fransa’da 235’i Müslümanlara karşı olmak üzere 1142 nefret cürmü hadisesi kaydedilmiştir. Avusturya’da 2020 yılında Müslümanlara karşı işlenmiş 812 nefret hatası kayıtlara geçmiştir. İngiltere’de din temelli nefret kabahatleri, 2019 yılına nazaran 3’te 1 oranında artış gösterdi. Avrupa genelinde Müslümanlara karşı işlenen nefret hatalarının sırf yüzde 17’sinin belgelenebildiği göz önüne alındığında Avrupa’daki durumun ne derece tasa verici olduğu da ortadadır” diye konuştu.
Diyanet İşleri Lideri Erbaş: Örgütlerin İslam’la ilişkilendirilmesi çarpıtmadır
Diyanet İşleri Lideri Ali Erbaş ise Müslümanların ayrımcılığa maruz kaldığını belirterek, “Yeryüzünde yaşayan herkesin canının koruma altında tutulması; aklının, dininin, malının, jenerasyonunun koruma altında tutulması İslam’ın en kıymetli prensiplerinden birisidir. Öteden beri kelam ve aksiyonlarıyla daima Müslümanları amaç alanlar, barış dini İslam’ı terörle birlikte anmak suretiyle yapay bir dehşet ve kaygı ortamı oluşturmaya çalışmaktadır. Emperyalist mefkurelerle üretilen ırkçı içerikler ve nefret lisanı toplumsal medyada, televizyon programlarında, yazılı ve görsel basında ve siyasi telaffuzlarda sorumsuz bir halde kullanılmaktadır. Başka yandan İslam coğrafyasının işgal edilen bölgelerinde ortaya çıkan birtakım terör örgütlerinin İslam ile ilişkilendirilmesi tam manasıyla bir çarpıtma ve İslam’a yapılmış açık bir bühtandır. Bunlar İslam’a ve Müslümanlara asla mal edilemez” dedi.
Bakan Ersoy: İslam dünyası dimdik duruyor
Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy da birinci Haçlı Seferleri’nin üzerinden 926 yıl geçtiğini hatırlatarak, “O günden sonra meydanda da masada da o seferler, daima devam etti. Ettikçe de hüsranları büyüdü ve bugün karşılarında 2 milyara yaklaşan nüfusuyla bir İslam dünyası dimdik duruyor. Üstelik İslam bütün iftiralara, milyarca avro ve dolar harcanarak yürütülen siyasetten sanata, her şeyin alet edildiği algı idaresine karşın bugün de dünyanın en süratli yayılan dinidir. Bundan da çok rahatsızlar ve her yolu deneyerek bu rahatsızlıklarını ortaya koyuyorlar. ‘Medya bu işin neresindedir?’ sorusunun yanıtını ise son olarak Ukrayna’da yaşanan savaşın acısı üzerinden bir kere daha gördük. BBC’ye konuşan Ukrayna’nın eski başsavcı yardımcısı canlı yayında ‘Benim için bu yaşananlar çok duygusal zira mavi gözlü ve sarı saçlı Avrupalıların öldürüldüğü görüyorum’ dedi. Bu telaffuz kimi hatırlatıyor, hepimiz çok uygun biliyoruz. Bu örnekler hem medyanın İslamofobiye temel teşkil eden telaffuz stilini hem de bu stilin medya dışında bir birey tarafından nasıl ırkçı bir sözle gösterilmesi açısından epeyce önemlidir” dedi.