Ertuğrul Özkök, eşinin ismine gönderme yapan “Tansu’ya Mektuplar” başlığı altında yazdığı ve “newsletter” olarak paylaştığı yazılarında bugün, Tuğgeneral Nihayet Meşhur’nün Aliağa T Tipi Cezaevi’nden hür bırakılma kıssasına yer verdi. Özkök, “Bir defa daha görüyoruz ki, FETÖ bu ülkeye çok ziyan verdi. Çok can yandı. Onlar gitti lakin artçı zelzeleleri hala bu türlü haksızlıklara yol açmaya devam ediyor. Nihayet Ünlü artık hür. Ancak geride bu türlü mağdur olmuş hala çok sayıda sivil asker insan var… İnşallah onların mağduriyetleri de giderilir.” kanısını lisana getirdi.
Özkök’ün, “Bir tuğgeneralin Kamil Koç otobüsünde koltuk komşusundan ricası” başlığıyla paylaştığı yazısı şöyle:
Bir tuğgeneralin Kamil Koç otobüsünde koltuk komşusundan ricası
Anlatacağım olay bundan 13 gün evvel, tam tarihiyle 31 Mart 2022 Perşembe akşamı geçti.
O akşam saat 21.30’da İzmir Aliağa garajından kalkan Kamil Koç otobüsünün 28 numaralı koltuğunda oturan 63 yaşındaki adam, kalkıştan mühlet sonra yanındaki koltukta oturan yolcudan şu ricada bulundu:
“Cezaevinden biraz evvel çıktım. Ankara’ya konutuma gidiyorum, lakin eşime haber veremedim. Cep telefonum da yok. Müsadenizle sizin cebinizden eşimi arayıp haber verebilir miyim?”
Hanımefendi burada eşiniz olduğunu söyleyen biri var
Yan koltuktaki yolcu rastgele bir insanın da yapacağı üzere biraz kuşkuyla baktı.
Lakin düzgün görünümlü bir insandı. Yeniden de ihtiyatlı davranıp, “Eşinizin ismi ne ve numarası ne. Evvel ben arayıp soracağım” dedi.
Dediğini yaptı, o numarayı açtı “Hanımefendi siz Funda Ünlü müsünüz?” diye sordu.
Telefona çıkan kadın “Evet benim” deyince, “Şu anda otobüsteyiz, yanımda eşiniz olduğunu söyleyen bir beyefendi var ve sizinle konuşmak istiyor” dedi.
Telefona çıkan Funda Ünlü “Anlamadım, nasıl olabilir benim eşim cezaevinde” dedi.
Funda benim, bu akşam beni bıraktılar
Yan koltuktaki yolcu telefonu yanındakine uzattı ve o da eşine “Evet benim, bu akşam beni bıraktılar” dedi.
Funda Ünlü az daha bayılacaktı.
Artık bu konuşmadan 5 saat öncesine dönelim ve o anı Hürriyet muharriri Sedat Ergin’in 9 Nisan günkü yazısından okuyalım:
Tıpkı akşam saat 17.30, Aliağa T Tipi Cezaevi
“Geçen hafta perşembe akşamı saat 17.45 sularıydı.
İzmir Aliağa (T) Tipi Cezaevi’ndeki tek kişilik odanın demir kapısının üzerindeki 10’a 30 santimetre ebadındaki kapağın dışarıdan açıldığını fark etti. İnfaz memuru, açılan kısımdan içeri gerçek bakıp “Nihayet Ünlü sen misin?” diye sordu.
“Evet” cevabını verdiğinde, infaz memurunun “Tahliye edildin” dediğini duysa da bir mana veremedi. Evvel nakledileceğini zannetti. “Ben nakil istememiştim” deyince, “Nakil değil, tahliye… Müdür Beyefendi de seni bekliyor” cevabını aldı.
Saat 20.30, 11 torbayla cezaevinden ayrılıyor
Kısa bir mühlet sonra cezaevi müdürünün karşısındaydı. Verilen bilgiye nazaran, Yargıtay’dan tahliyesi tarafında karar çıkmış ve durum çabucak cezaevi idaresine bildirilmişti. “Hükümlü ve tutuklu salıverme teslim fişi” düzenlendi, imzalar atıldı.
Odasına döndüğünde kısa vakitte toplanmaya çalıştı. Şahsi eşyalarını, dava belgelerini, kitaplarını naylon poşetlere yerleştirdi, poşetleri de filelere koydu. Bu halde tam 11 torba yaptı. Eşyalarının bir kısmını de hücrede bırakmak zorunda kaldı.
Saat 20.30 sularında 11 torbayla cezaevi nizamiyesinin önündeydi. Biraz ileride Aliağa merkeze giden dolmuş minibüsler vardı. Sıradaki minibüse bindi. Bahtı yaver gidince kısa vakitte hareket ettiler. Minibüs sürücüsünden yol üstünde Ankara’ya giden bir otobüs işletmesi varsa, kendisini orada bırakmasını istedi. Sürücü, bir müddet sonra kendisini Aliağa Otogarı’nda Kamil Koç yazıhanesinin karşısında bıraktı.”
Kimdi o 28 numaralı koltuğun yolcusu
O akşam Aliağa T Tipi Cezaevi’nde hür bırakılan kişi Tuğgeneral Nihayet Ünlü’ydü.
Onun öyküsü son 15 yılda Türk ordusunun onurlu birçok subayına yapılan haksızlıkların bir öbür örneğiydi.
Kıssası 15 Temmuz’daki o meşum FETÖ darbesi gecesi başlamıştı.
Darbe teşebbüsü olduğunda Edremit 19’uncu Motorize Piyade Tugay Kumandanı olarak misyon yapıyordu.
O sırada Akçay’daydı ve bunu duyar duymaz Edremit’e geçmişti.
Tam o sırada , Ege Ordu Kumandanı Orgeneral Abdullah Recep de “Nihayet Paşam, derhal tugayına git ve tugayına sahip çık” buyruğunu vermişti.
15 Temmuz darbe gecesi Edremit
Yeniden Sedat Ergin’in yazısına dönüyorum:
“Ünlü, gecenin akışına bakıldığında, maiyetindeki bütün birlik kumandanlarını tugaya çağırmış, kendilerine anayasal çizgide duracaklarını bildirmişti. Hem karargâhta hem de tugaya bağlı Ayvalık, Burhaniye ve Bergama’daki birliklerde hiçbir hareketlilik gözlenmemiştir o gece. Üstelik İzmir’deki darbeci generallerden biri, kendisini arayıp Bergama’daki tank taburunu İzmir’e göndermesini talep ettiğinde de bu talebi reddetmişti.”
Ne idüğü bilinmeyen saklı şahitler
Lakin kimi temelsiz ihbarlar, iftiralar, ne idüğü belgisiz saklı şahitlerin tabirleriyle darbeci olarak tutuklanmıştı. Bu zulüm 6 yıl sürmüş ve Türk ordusunun bu gururlu kumandanının hayatından tam 6 yıl gasp edilmişti.
Sonunda gerçekler ortaya çıkmış ve Yargıtay kararı ile özgür bırakılmıştı.
Ergin’in bu yazısını okuduktan sonra Nihayet Ünlü’yü arayıp konuştum.
Çıkar çıkmaz yapmak istediği iki şey
Altı yıl boyunca mahpusta dünya edebiyatının klasiklerini okumuş. Bilhassa Dostoyevski, Tolstoy ve Balzac onu çok etkilemiş. Tolstoy’un Anna Karenina romanındaki anlatım gücüne hayran olmuş.
Bana hür bırakıldığı geceyle ilgili çok insani şeyler anlattı.
Konutta çok sıcak anlar yaşamış. Sevinen yalnızca ailesi olmamış. Altı yıldır onu görmeyen köpeği, 5 basamak yukardan üzerine atlamış.
“İçerde kimi günler, ‘herhalde artık buradan cenazem çıkar’ diye düşündüğüm anlar oldu. Optimist anlarımda ise ‘Eğer bir gün çıkarsam yapacağım birinci iş ince aşikâr bardakta çay içmek ve sonra Anıtkabir’e gidip Atatürk’ün huzurunda dua etmek olacak” diyordum.
Atatürk’ün huzurunda takılan nikâh yüzüğü
“Öyle de yaptım. Meskene gelir gelmez elimi yüzümü yıkadım, sonra eşimle birlikte Anıtkabir’e gittik ve dua ettim.”
Orada enteresan bir de şey olmuş. Kendisini gözaltına almaya geldiklerinde nikâh yüzüğü elinde değilmiş. Eşi nikah yüzüğünü saklamış. O sabah Anıtkabir’e gittiklerinde yüzüğü tekrar eşinin parmağına takmış. “Ata’nın huzurunda eşimle nikâh tazeledik” diyor.
FETÖ gitti fakat bıraktığı artçı haksızlıklar devam ediyor
Pekala ya hayatından giden 6 yıl…O bir daha geri gelmeyecek.
Bir kez daha görüyoruz ki, FETÖ bu ülkeye çok ziyan verdi.
Çok can yandı. Onlar gitti ancak artçı sarsıntıları hala bu türlü haksızlıklara yol açmaya devam ediyor.
Nihayet Ünlü artık hür. Ancak geride bu türlü mağdur olmuş hala çok sayıda sivil asker insan var…
İnşallah onların mağduriyetleri de giderilir.”