Türkiye’de 60 binden fazla mahkum, Adalet Bakanlığı’na bağlı işyurt kurumlarında çalıştırılıyor. Elde edilen gelirin sadece yüzde 2’si yevmiye olarak ödeniyor. Araştırmacılara göre, kurumlar için Sayıştay denetimi şart.
‘Mahpusların çok büyük bir kısmının düşük sosyoekonomik arka plana sahip’
“Koca bir endüstriyel kompleks oluşturulduğunu ifade etmek gerek” diyen Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği’nden (CİSST) Didem Sağlam, bu isimlerden biri. Mahkumların geçimlerini sağlamalarının olumlu olduğunu belirttikten sonra, “Ancak bu noktada mahpusların çok büyük bir kısmının düşük sosyoekonomik arka plana sahip oldukları, çok temel ihtiyaçlarını dahi kantinden satın almak zorunda oldukları göz önünde bulundurulmalı” diyor. Mahkumların “rehabilitasyon”, “topluma kazandırma” ve “meslek edindirme” işlevleri açısından çalıştırılmalarının ne derece önceliklendirildiğine dair ise fazla veri olmadığını dile getiriyor.
Aradaki fark nasıl kullanılıyor?
Adalet Bakanlığı raporunda, mesleki eğitimler sonrasında hükümlü ve tutukluların değişik mesleklerde “usta öğreticilik”, “ustalık”, “kalfalık” yeterliğine sahip sertifika sahibi olarak mezun olduğu belirtiliyor. Ancak Didem Sağlam, “Mahpusların kaçının hapishanede edindikleri meslekleri tahliye sonrasında kullanabildiklerine dair bir ölçümün yapılıp yapılmadığı da bilinmiyor” diyor. Mahkumlara 2019 yılında ödenen günlük yevmiye miktarı, usta için 17.75 TL, kalfa için 15.25 TL, çırak içinse 14.00 TL. Asgari ücretin aylık 2.324 TL olduğunu hatırlatarak, “İş Kanunu’na göre işçiye asgari ücretten düşük ödeme yapılamayacağı hesaba katıldığında aradaki farkın nasıl kullanıldığı sorusu ortaya çıkıyor” diyor.
‘Çok yoğun emek sömürüsünün olduğu bir alan’
CİSST için 2018 yılında “Türkiye Hapishanelerinde İşçi Mahpus Olmak” raporunu hazırlayan isimlerden Mustafa Eren de emek sömürüsü yapıldığı görüşünde. Türkiye’de açık hapishanelerin çalışma esasına dayalı olduğunu dile getirerek, “Açık hapishanede çalışmak zorundasın. Çalışmayı reddedersen kapalı hapishaneye geri gönderiyorlar. Çok yoğun emek sömürüsünün olduğu bir alan. İnşaatlarda da çalıştırılabiliyorlar. Ağır çalıştırma koşulları var diyebiliriz” diyor.
‘Kârın bir kısmı cezaevi personeline dağıtılıyor’
Bir işçi mahkum CİSST’e gönderdiği mektupta, “Sadece sigorta ve risk bedeli ödenerek ve diğer sigorta primleri ödenmeden aylık 200-300 TL karşılığı hükümlü mahpuslara üretim yaptırılıyor. Bu üretimden elde edilen gelir hapishane çalışanlarına kâr payı olarak dağıtılıyor. Bu kâr payının arttırılması gayreti, gayri insani koşullarda iş güvenliği dikkate alınmadan çalıştırılmamıza neden oluyor” diyor ve aylık ücretlerin yaklaşık yüzde 60’ının cezaevi personeline dağıtıldığını iddia ediyor. Didem Sağlam’a göre, tam da bu nedenle işbirliği yapılan özel şirketlerin neye göre seçildiği, cevaplanması gereken bir soru.
Hapishane nüfusunun artırılması yönünde teşviğe dönüşebilir
Adalet Bakanlığı raporunda “iş̧gücü sıkıntısı çekilmemesi” bir fırsat olarak sunuluyor. Yani cezaevlerindeki mahkum sayısının az olmadığına işaret ediliyor. Mahkumların emeğinin “ucuz iş gücü” olarak kullanıldığını belirten Didem Sağlam, cezaevlerinin mahkum ve işçi hakları bağlamında denetlenmezse emek sömürüsünün derin şekilde yaşandığı fabrikalara kolaylıkla dönüşebileceğini savunuyor. “Hapishane nüfusunun artırılması yönünde bir teşviğe dönüşmesi tehlikesini de içinde barındırıyor” diyor.
CİSST’in talepleri arasında, cezaevlerinde çalışmanın zorunlu olmaması, maaşların sendikaların katılımıyla yeniden belirlenmesi, çalışan mahkumların sigortalarının emekliliği de kapsayacak şekilde yeniden düzenlenmesi var. Mustafa Eren’e göre, işyurtları için kurum içi denetimin yanı sıra Sayıştay denetimi de gerekiyor.