Fehmi Koru*
Kamuoyu yoklamaları son vakitlerde giderek daha keskin biçimde iktidar cephesinden kaçışlar yaşandığını gösteriyor. Bunun sebebi de birebir araştırmalardan öğrenilebiliyor: Halkın şikayetçi olduğu bahisler direkt bireyleri etkileyen problemler ve iktidarın onları çözebileceğinden ümit kesilmiş görünüyor.
Daha da kıymetlisi, 20. yılında iktidarın kendisi sorun.
Sıkıntılar var, tahlil yok, halk kendisine onları çözebilecek merci arayışında.
Tıpkı araştırmaların ortaya koyduğu bir garabet şu: Yeni çıkış yolu arayanlar şimdi bunu bulmuş görünmüyor. Halka kendilerini tanıtmak ve benimsetmek için uğraş gösteren muhalefet cephesinde aman aman bir oy kıpırdanması fark edilmiyor.
En değerlisi de şu: CHP oyları yüzde 25 oranını bir türlü aşamıyor.
Her ne kadar tanıdığım-bildiğim araştırma şirketlerine güvensem de kamuoyu araştırmalarının bulgularını bütünüyle gerçek kabul etmekte zorlanıyorum. Ülkedeki kasvetli hava telefonla yahut yüz yüze yapılan görüşmelerde deneklerin gerçek görüşlerini açıklamalarına fazla müsait değil. Umarım, iktidar siyasetçileri önlerine gelen araştırma raporlarındaki partilerinin oy oranlarının gerçek durumu tam yansıtmadığının farkındadırlar. İktidar partilerine oy vereceklerini söyleyenlerin bir kısmı bunu inanarak söylemiyordur diye düşünüyorum zira.
Bir devir milletvekilliği de yapmış, hali ve kararı belirli bir dostum, kendisine telefonla ulaşan bir araştırmacının yüzüne telefon kapattığını anlattı. Birebir dost, kasvetli hava yüzünden, deneklerin hakikat karşılık vermekten şaşabilecekleri kanaatimi de destekledi.
İktidar cephesinin oyları görünenden de daha az olabilir, fakat muhalefet cephesini oluşturan partilerin oylarında şimdi bir patlama ihtimali kendini hissettirmiyor.
Başta CHP olmak üzere bütün muhalefet partileri seçime kadar geçecek süreyi, halkın oyunu alabilecek hale gelmenin yollarını arayarak ve bulduklarını derhal uygulamaya koyarak kıymetlendirmek zorunda.
Var olan sıkıntıları çözebilecek manzarasına kavuşmaları kıymetli.
Kıymet şuradan geliyor: Biriken problemlerin üstesinden gelinebilmesi ve o problemlerin kaynağını teşkil eden sistemin değiştirilebilmesi lakin güçlü bir iktidarla gerçekleşebilir. Demokrasilerde güç oyla sağlanabiliyor.
Yapılacak birinci seçimden kazanarak çıkmayı bekleyenlerin bunu lakin az oy farkıyla sağlayabilmesi daha başlangıçta moral açıdan zaafa yol açabilir.
İktidar el değiştirecekse bunun bayağı yüksek bir oy farkıyla olması koşul.
Bu koşulun yerine getirilebilmesi ise halkın teveccühünü çekebilecek bir yaklaşımın benimsenmesiyle mümkün olabilir.
Muhalefet şu sırada bunu sağlayabilecek bir imaj vermekten uzak.
CHP’nin bir türlü kıramadığı makus talihini değiştirecek atılımı gerçekleştirmesi bunun için kıymetli.
Görebildiğim kadarıyla, zamanlama olarak kırılmayı sağlayacak tarihi bir fırsatın önünde bulunuyor CHP; lakin iktidar cephesinin ve destekçilerinin tesirini taşıyan dar tartışma gündeminden kendisini kurtarması, daha geniş kitlelere ulaşmasını sağlayacak gündem hususlarını kovalaması gerekiyor.
[Artık CHP’nin de bir medyası var; birden fazla kanal muhalefet çizgisinde yayın yapıyor. Yapıyor da ne oluyor? Haberler ve tartışma programlarında verilen manzara iktidar medyasından çok farklı değil.]
AK Parti ve MHP, anlaşılır taktik sebeplerle, muhalefeti, cumhurbaşkanı adaylığı konusunda sıkıştırıyor. Elbette hakları. Muhalefet bu mevzuda şimdiye kadar büyük falso yapmadı. Oyunun farkında görünüyor. Elini şimdiden açık etmesinin bir faydası yok.
Kemal Kılıçdaroğlu’nun ittifakın halkın önüne ‘cumhurbaşkanı adayı’ olarak çıkaracağı kişi ile ilgili çizdiği profil iktidar cephesini afallattı.
Son vakitlerde başvurulan sistemi zorlayıcı imajlar biraz da o afallamanın sonucu.
O imajların devamı, yanında tutmaya çalıştığı için bu yola başvurduğu kitlenin kaçışını daha da hızlandıran bir tesir yapabilir.
Kaçış fark edilir bir hal alıyor, araştırma için karşılarına gelen bireylere, toplumda karar süren kasvetli havaya karşın, beşerler, taraf değiştirdiklerini sözden çekinmemeye başladı. Lakin birebir kamuoyu araştırmaları, kaçanların yeni adres konusunda başlarının karışık olduğunu da gösteriyor.
Meseleleri çözebileceği, yanlışlıkların üzerine gitmekten çekinmeyeceği imgesini verebilen bir muhalif söyleme muhtaçlık hala var.
İlan edilen seçimin tarihi yaklaşıyor, o tarihten evvel -hem de çok önce- sandıkla tanışılabilineceğini de akılda tutmak gerekiyor.
*Bu yazı fehmikoru.com adresinden alınmıştır.