Fehmi Koru*
CHP Genel Lideri Kemal Kılıçdaroğlu ‘Kürt sorunu’ diye bilinen kronik kederimizi isimli ismince anan bir açıklama yaptı. Çözülmesi için bir muhataba muhtaçlık olduğunu, bunu HDP’nin sağlayabileceğini söyledi.
Dediği motamot şu:
“Siyaset kurumunun 35-40 yıldır çözemediği bir Kürt sorunu var. Kürt sıkıntısını çözmek için legal bir organa muhtaçlığımız var. (…) Legal organ kimdir? HDP’yi legal organ olarak görebiliriz. Halkın takviyesi var. Parlamentoya gelmiş, hasebiyle parlamentonun içinde bulunuyor, misyonunu yapıyor. Münasebetiyle şayet bu sorun çözülecekse legal bir organla biz bu sorunu çözebiliriz; bu kanıdayım.”
HDP ismine olmasa da HDP’li bir vekilden karşı açıklama geldi. Partisinin tahlil konusunda ‘kolaylaştırıcı’ olabileceğini, temel muhatabın ise İmralı olduğunu söyledi Sezai Temelli.
Onun dediği de motamot şu:
“Kürt meselesinin tahlilinin yegane muhatabı HDP değildir, lakin bu sorunun tahlili ismine bugün demokratik siyaseti var eden ve kolaylaştıran esas aktör HDP’dir. Lakin asla unutulmaması gereken şey, demokratik tahlilin adresi ve asıl muhatabı İmralı’dır.”
Açıklamaları birbiri gerisine okurken kendimi tenis maçı izliyormuş üzere hissettim.
Başım döndü.
Türkiye’nin bir tane sorunu yok, sıkıntıları var. Herhalde en kıymetlisi ‘Kürt sorunu’ diye adlandırılandır. Sorun Cumhuriyet’in çabucak ertesinden itibaren sayısız raporlara bahis olmuş, lakin tahlili bir türlü başarılamamıştır.
“Kehanet” denilmesin, o denli bir savım yok, benimki yalnızca bir beklenti: Yakında AK Parti sözcüleri tekrar probleme isimli ismince yaklaşacaklardır.
Sebebini de yazayım: Seçim yaklaşıyor da ondan…
Mevzunun karşılıklı açıklamalarla tartışma gündemine girmesinin de sebebi birebir: Seçim ufukta göründü.
Aslında Sezai Temelli’nin kelamını ettiği birtakım çevrelerden çok reaksiyon çeken formülün patenti AK Parti’ye ilişkin. 7 Haziran 2015 seçiminin biraz öncesine kadar AK Parti’nin Ulusal Güvenlik Kurulu’ndan da geçirerek devlet siyaseti haline getirdiği formül motamot oydu. HDP’li birtakım milletvekilleri muhatap alındılar ve bu onları ‘kolaylaştırıcı’ haline getirdi. Onlar da kendilerine tanınan müsaadelerle ve devletin sağladığı taşınmalarını sağlayan araçlarla tekraren İmralı’ya gittiler…
‘Çözüm süreci’ bu türlü yürütüldü.
En son İmralı ziyaretini takiben HDP milletvekilleri Dolmabahçe’deki Başbakanlık Ofisi’nde birtakım bakanlar ve AK Parti milletvekilleriyle bir ortaya gelip tahlilin sonraki evresini birlikte konuştular. Ortalarındaki uzlaşı 10 unsurluk bir metne de dönüştürüldü ve buna ‘Dolmabahçe Mutabakatı’ ismi verildi. (28 Şubat 2015).
Kamera manzaraları de var.
Olmadı, olamadı.
AK Parti seçime mutabakatsız girmeyi tercih etti.
Fakat, 20 yıl boyunca aldığı en önemli seçim darbesini de 7 Haziran 2015 seçiminde aldı AK Parti.
Dört ay sonra yenilenen seçimde oylarını tarihi tepeye çıkarmayı başardı ancak.
Herhalde dikkat edilmiştir; ‘Kürt sorunu’ seçimlerle bir biçimde alakalıdır.
Sebebi de belirli: HDP’nin ihmal edilemeyecek oranda bir seçmen kitlesi var. Bu onu oy sayısı (5.866.309) bakımından da TBMM’deki sandalye sayısı (67) bakımından da ülkenin üçüncü partisi yapıyor. Var olan ittifaklara girmeden de yüzde 10 barajını aşabiliyor (yüzde 11.7) HDP…
Cumhur İttifakı’nın 2018 seçimindeki toplam oyu (yüzde 53.7) şimdilerde de korunabiliyor olsaydı HDP’nin siyasi alandaki varlığı rahatsız etmezdi, lakin kamuoyu yoklamalarına da yansıyan çözülme yüzünden iki ittifak partisinin (AK Parti ile MHP’nin) bir sonraki seçimdeki toplam oyu ile adaylarını cumhurbaşkanı seçtirmeleri tehlikede.
Meclis’te sandalye çoğunluğunu elde etmeleri de…
Barajı yüzde 10’dan aşağıya çekme niyeti de bu gerçekle ilintili.
‘Kürt sorunu’ bugün bu yüzden yine tartışma gündeminde.
HDP hakkında Anayasa Mahkemesi’nde açılmış kapatılma davası var. Kapatılırsa HDP’nin oyları nereye masraf hesabı yapılıyor.
CHP önderi “HDP muhatap alınsın” derken, muhakkak ki, hesap onun da aklında.
Herkesin hesabı kendine.
Ülke açısından varlığı kabul edilmiş olan ‘sorun’ sahiden çözülmek isteniyorsa bu mevzuda sorumluluk üstlendiği takdirde sonuca ulaşılmasını sağlayabilecek bir siyasi figür var aslında: Selahattin Demirtaş…
Cezaevinde tutulan HDP’nin eski eş-başkanı ve cumhurbaşkanı adayı Demirtaş’ın Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin verdiği kararlara uyularak özgür bırakılması gündemde. Avrupa Kurulu son toplantısında kararlara uymakta çabuk etmeyen Türkiye’ye bu ayın sonuna kadar mühlet verdi.
Herhalde bu kez özgür bırakılacaktır, bırakılmalıdır.
Tutuklu iken yazdıkları ve ilettiği iletilerle sıkıntıların demokrasi yoluyla çözülmesinden yana bir tutum sergiledi Selahattin Demirtaş. ‘Kürt sorunu’ da lakin demokrasi unsurları çerçevesinde çözülebilir.
Muhatap aranıyorsa işte size uygun bir muhatap.
İmralı’ya yahut cezaevine gitmeye gerek kalmadan tahlil yolunda adımlar atılabilir.
“Seçim 2023’te yapılacak” denildiğine nazaran, ortadaki müddet değerli adımlar atılması için müsait.
Bir defacık de oy hesabı yapmadan bu sorunun üstüne gitmeyi denesek.
*Bu yazı fehmikoru.com adresinden alınmıştır.
