Aralarında tutuklu yargılanan iş insanı Osman Kavala’nın da bulunduğu 16 sanıklı Gezi davasının iddianamesinde “mağdur” sıfatıyla sıralanan, yeni ve özgürlükçü bir parti kurabilmek iddiasıyla AKP’den istifa eden Ali Babacan ve eski bakanlar Beşir Atalay, Nihat Ergün, Mehmet Şimşek, Sadullah Ergin gibi isimlerin nasıl bir tutum alacakları tartışma konusu oldu. Bu isimlere yakın kaynaklar, eski bakanlara atfen, “Gezi davasında biz yokuz. Savcı, dönemin bakanlar kurulu üyelerinin tamamının ismini ‘mağdur’ sıfatıyla iddianameye koymuş. Biz müşteki-katılan değiliz. Şikâyetçi değiliz, dilekçemiz yok, taraf değiliz. Bu yüzden bir adım atmamız gerekmiyor” değerlendirmesini yaptı. Davanın avukatlarından, İstanbul Barosu eski Başkanı Turgut Kazan’dan ise farklı bir değerlendirme geldi. Kazan, “Teknik olarak söylenen doğru ama son duruşmada Hazine, Cumhurbaşkanlığı adına da hareket ederek katılma talebinde bulundu, Yiğit Aksakoğlu
T24 yazarı Mehmet Y. Yılmaz, Gezi davasına değindiği yazısında, iddianamede, mağdurlar arasında, 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün de desteğiyle demokratik sağ bir parti kuracağı konuşulan Ali Babacan, Prof. Dr. Beşir Atalay, Sadullah Ergin, Mehmet Şimşek, Nihat Ergün gibi isimlerin de bulunduğuna işaret etti. Yılmaz, eski Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun da iddianamede yer aldığını anımsatarak, bu isimlere, Gezi davası konuda nasıl bir tutum alacaklarını sordu?
“Taraf değiliz”
“Katılan dilekçesinde isimleri var”
Davanın avukatlarından Turgut Kazan’dan ise farklı bir değerlendirme geldi. Söz konusu isimlerden bazılarıyla konuyu görüştüğünü de belirten Kazan, şu değerlendirmeyi yaptı:
“Teknik olarak söylenen doğru ama yetersiz ve eksik bir bakış. Son duruşmada Hazine, Cumhurbaşkanlığı adına da hareket ettiğini belirterek, davaya katılma talebinde bulundu. Yetinmedi Yiğit Aksakoğlu’nun tahliye kararına itiraz etti. Neyse ki itiraz kabul görmedi. Bu aslında teknik olarak da yanlış. Hazine, kamu zararı nedeniyle bunu yapabilir, hükümeti devirmeye teşebbüs suçunda katılan olamaz. Ama nedense Cumhurbaşkanlığı yapmadı ve bağlı kurum olarak Hazine talepte bulundu. Hazine’nin dilekçesinde ise iddianamedeki kamu hukuku yerine davacı-mağdurlar ifadesi kullanılmış. Yanlış ama bu ifade kullanılarak daha sonra dönemin bakanlarının ismi sıralanmış. Özgürlükçü bir siyaset vaadiyle yola çıkan isimlerin en azından bu konuda tutum almaları, açıklama yapmaları, davaya ilişkin görüşlerini de belirtmeleri gerekir. Ben de konuyla ilgili görüşmelerimde bunu açıkça ilettim.”