Yargıtay Genel Sekreter Yardımcısı ve Yargı Etiği Danışma Kurulu Sekreteri Mustafa Saldırım, kurulun kararlarına ilişkin bilgi verdi. Saldırım, bir televizyon kanalında yayımlanan ödüllü yarışma programına katılmak isteyen hakime 'yargı etiğine aykırı' olduğu gerekçesiyle izin verilmediğini kaydetti.
Yargıtay Genel Sekreter Yardımcısı Mustafa Saldırım, Yargıtay’ın yoğun çabaları ile 23 Temmuz 2019 tarihinde Birleşmiş Milletler Ekonomik ve Sosyal Konsey tarafından kabul edilen İstanbul Bildirgesi'ne ilişkin açıklamalarda bulundu.
“Küresel konsensüs sağlamayı başardık”
İstanbul Bildirgesi'nin yargıda şeffaflık konusunda ilk ve kapsamlı bir metin olduğunu söyleyen Saldırım, “Bugüne kadar biz, yargı olarak şeffaflığın önemini biliyorduk. Ama İstanbul Bildirgesi tarafından yargıda şeffaflık tanımlanana kadar ucu açık bir kavramdı; sınırları ve içeriği belli değildi. Yargıtay olarak son 3 yıldır yaptığımız yoğun çabalar sonucunda 5 kıtadan 30 ülkeden yüksek mahkeme başkanlarının da katıldığı toplantıyla bir küresel konsensüs sağlamayı başardık. Bu konsensüsün içerisinden farklı hukuksal gelenekten gelen yüksek yargı üyelerinin de görüşleri etkili oldu. En son 23 Temmuz 2019 tarihinde Birleşmiş Milletle Ekonomik ve Sosyal Konsey tarafından İstanbul Bildirgesi yargıda şeffaflık konusunda ilk ve kapsamlı bir metin olarak kabul edildi” dedi.
“Yargı bağımsızlığı kavramının içinin doldurulması gerek”
Bildirgenin vatandaş ve hukukçuların yaşamına çeşitli yansımaları olacağını belirten Saldırım, “Örneğin tüm Yargıtay kararlarına vatandaşlar web sitemizden ulaşabilecek. Bu şekilde biz kendimizi hem toplumun hem hukukçuların denetimine açtık. Ayrıca yargıda şeffaflık yargı organının iyi işleyen güçlü etik sistemler kurmasını öngörüyor. Yargıtay olarak da biz 2017 yılının son çeyreğinde etik kurallarımızı oluşturduk. Ayrıca Yargı Etiği Danışma Kurulu’muz da faaliyete geçti. Bu kurul bugüne kadar 8 adet karar verdi. Bunlar hem vatandaş hem toplum hem de hakimler tarafından son derece önemli kararlar. Bağımsız, tarafsız bir yargının olması gerektiği konusunda herkes hemfikir; ama bunun içeriğinin ne olması gerektiği konusunda çok fazla bir netlik yok. Bunun içeriğinin bilgiye dayalı, uluslararası standartlara uygun bir şekilde doldurulması gerekiyor. İşte etik bunu sağlıyor” diye konuştu.
“Hakimler siyasetçilere 'hayırlı olsun' ziyaretine gidemez kararı”
Yargı Etiği Danışma Kurulu’nun verdiği birçok önemli karar olduğunun belirten Saldırım, “Hakimlerimizden biri televizyon kanalındaki ödüllü bir bilgi yarışmasına katılmak istedi. Kurul, bunu uygun bulmayarak, hem gelir getirici bir faaliyet olması hem de hakimleri yargı görevi dışındaki fazladan zaman ve emek ayırmalarının yanlış olduğunu, asıl çaba göstermeleri gereken konunun yargısal faaliyetler olduğunu belirtti. Bu da bizlerin ehliyet ve özeni nasıl hayata geçireceğimiz bakımından son derece önemli. Bir başka kararımız da yeni seçilen belediye başkanı ya da milletvekillerinin 'hayırlı olsun' ziyaretine hakimlerin gidemeyeceği, sosyal medyadan kutlama mesajı gönderemeyeceği yönünde oldu” ifadelerini kullandı.
“Bazen disiplin bazen adli cezayı gerektirebilir”
Saldırım, Etik Kurulunun verdiği kararların yaptırımı olup olmadığı konusunda ise “Etik olarak biz; bir şeyin doğru ya da yanlış, kötü ya da iyi olduğunu söylüyoruz. Bu kötü ya da yanlış olan şey bazen disiplin cezasını gerektirebilir. Bazen suç sayılıp, adli cezayı gerektirebilir. Bazen de her iki açıdan da cezai anlamda bir yaptırımı yoktur; ama toplumun vicdanında bir kınama doğurabilir.Meslektaşları ya da toplum tarafından bir kınamaya neden olabilir. Dolayısıyla bizim en çok üzerinde durduğumuz şey yargı etiği konusunda toplumsal bilincin oluşturulması” şeklinde konuştu.