HDP, Rusya’nın Ukrayna işgaline ait olarak hükûmete, “Ukraynalı tüm mültecilere kapınızı açın, göçmenler ortasında cilt rengi ve milliyet ayrımı yapmayın” davetini yaptı.
HDP, Göçmen ve Mülteciler Kurulu Eş Sözcüsü Veli Saçılık ile HDK Göç ve Mülteciler Meclisi temsilcisi Zeyno Bayramoğlu, Ukrayna savaşı ve yaşanan göç krizine ait HDP Genel Merkezi’nde basın toplantısı düzenledi.
Saçılık ve Bayramoğlu şunları söyledi:
Her iki kurum olarak da uzun vakittir bilhassa Suriye, Irak ve Afgan göçmen problemlerinde ve Ukrayna’daki savaş başladığından beri göçmenlerin haklarını, bayan ve çocuk haklarını, ömür haklarını savunan bir çerçevede gayret ediyoruz. Birlikte kelam söylüyoruz ve bunu aksiyona dönüştürüyoruz. Rastgele bir devletin çıkarını muhafazadan, toplamda insanlığın çıkarını koruyan enternasyonalist bir lisanla hem bu ülke hem Yunanistan hem AB’nin yaptığını lisanımıza ket vurmadan açık bir biçimde lisana getiriyoruz. Bugün de Rusya’nın Ukrayna’ya karşı başlattığı savaşla ortaya çıkan göç sorununa değineceğiz. Biliyorsunuz uzun vakittir Libya’da, Suriye’de, Irak’ta ve Afganistan’da göçmenlik bir dünya sorunu haline geldi. Şu anda da Ukrayna’da milyonlarca insan yerinden yurdundan ediliyor. Buna karşı bir kelamımız var.
“Savaşı durduralım, göçmenlerin haklarını savunalım”
Dünya üzerinde çatışma ve savaşlar uzun müddettir devam ediyor. Bilhassa Yemen, Suriye, Libya üzere devam eden savaşlara son olarak Rusya-Ukrayna (NATO) savaşı da eklendi. Bu savaşın bir tarafı Rusya başkası de NATO’dur. Savaşın başlamasının üzerinden bir hafta geçmesine karşın bir milyondan fazla Ukraynalı sivil öbür ülkelere sığınmak zorunda kaldı ve bu savaşın süratle büyüyeceğini biliyoruz. Doğayı, kentleri ve hepsinden kıymetlisi ömür hakkını ortadan kaldıran, hayatta kalanları yurtlarını terk etmeye zorlayan bir durumdur savaş. Öncelikle savaşı durdurmaya ve herkesi savaşa karşı reaksiyon koymaya çağırıyoruz.
“Ukraynalı göçmenlere kapılarınızı açın, göçmenler ortasında cilt rengi ya da milliyet ayrımı yapmayın”
Savaş nedeniyle Ukraynalı sivillerin meskenlerini terk etmek zorunda kalarak Avrupa ülkelerine göç etmelerini dertle izliyoruz. Bu savaşta Ukraynalı göçmenlerin sığındıkları ülkeler tarafından zorluk çıkarılmadan kabul görmeleri ve yaşamsal muhtaçlıklarının karşılanıyor olması bizim için bir tesellidir. Öbür yandan, Ukrayna’dan yola çıkarak Polonya sonuna ulaşan insanlara cilt renkleri, Afrikalı ya da diğer uluslardan olmaları nedeniyle yapılan ayrımcılığa da reaksiyon gösteriyor ve bunu kınıyoruz. Polonya’nın birkaç ay evvel Kürt göçmenlere yönelik uyguladığı şiddet manzaraları hala hafızalarımızda. Fakat savaştan kaçan insanlara yönelik ayrımcılık yalnızca Polonya hududunda yaşanmamaktadır. Bilhassa Yemen, Suriye, Libya, Afganistan’dan savaş nedeniyle ayrılmak zorunda olan beşerler çeşitli devletlerin hudut muhafızları tarafından mevte terk edilmekte; azap, cinsel şiddet, makûs muamele üzere yaygın insan hakları gaspına maruz bırakılmaktadır.
“Kapımız Ukraynalılara açıktır’ demek insani olarak uygun, politik olarak iki yüzlücedir”
Bugün dünyada yaşanan savaşların iştirakçisi olan bütün devletleri barışa davet ediyoruz. Savaşları durdurmak birçok sorunun tahlili olacaktır, bunu biliyoruz. Savaşları durduramadığımız bu şartlarda tarafları insan haklarına, mülteci haklarına riayet etmeye çağırıyoruz. Çabamızdan asla taviz vermeyeceğimizi, Ukrayna’da bir sığınağın bombalanması ile Rojava’da bir sığınağının bombalanmasının tıpkı olduğunu söylüyoruz. Afrin’de yurtlarından edilen Kürtlerle, Libya’da yurtlarından kovulan Arapların misal acılar yaşadığını, hiç kimsenin şiddeti ve savaşı hak etmediğini ısrarla tekrar ediyoruz. Daha geçen ay Türkiye-Yunanistan hududunda, elbiseleri kolluk güçleri tarafından zorla alınan 19 göçmenin donarak öldürüldüğüne tanıklık ettik. Yunanistan yetkililerinin “Ukraynalı göçmenlere kapılarımız açık” demesini insani açıdan olumlu, lakin politik açıdan da iki yüzlü buluyoruz. Özellikle Türkiye sonundan geçenlere dönük geri iteleme, geri verme ya da Türkiye devletinin onları hududa sürme üzere davranışlarını biz şahitleriyle açığa çıkardık ve teşhir ettik. Devletlerin hudutları hiçbir ayrım gözetmeksizin savaştan ve vefattan kaçan herkese açık olmalıdır.
“Biz barışı Suriye’de, Libya’da, Ukrayna’da, Kürtlere karşı yürütülen kirli savaşta istiyoruz”
BM, AB, NATO, Rusya, Türkiye başta olmak üzere bütün devlet ve oluşumlara tekrar davette bulunuyoruz: Savaş siyasetlerine son verin. Savaştan kaçan insanların memleketler arası kontratlardan kaynaklanan haklarını ayrımsız olarak derhal uygulayın.
Biz barıştan yanayız; barışı yalnızca kendi ilgi alanlarımız ve politik görüşlerimiz üzerinden kurmuyoruz. Barışı Suriye’de istiyoruz. Kürtlerin yaşadığı kirli savaşta istiyoruz. Barışı biz Ukrayna’da istiyoruz. Rusya’yı savaşı durdurmaya çağırıyoruz. AB’yi de beyaz-siyah ayrımı yaparak kimi şiddetleri ve savaşı görmezden gelen, kimilerine “mavi gözlü, sarışın beşerler ölüyor” diyen iki yüzlü tavrından geri durmaya çağırıyoruz. Savaşlarda beşerler ölüyor. Rengi ve lisanı ne olursa olsun beşerler insan olmaktan kaynaklanan haklara sahiptir. Memleketler arası mukavelelerden doğan hakları vardır ve bunu devletler uygulamak zorundadır. Rastgele bir ayrım yapmadan uygulamalıdır.
“Zeyno Bayramoğlu: Bu savaşta en çok bayanlar ve çocuklar mağdur oluyor”
Biliyorsunuz yüzyıllardır savaşlardan en çok bayanlar etkileniyor, bayanlar bunun bedelini ödüyor. Bunu Suriye’de, Afganistan’da ve artık de Ukrayna’da görüyoruz. Bilhassa Ukraynalı bayanlara karşı geliştirilen eril lisan ülkemizde yaygın ve havuz medyasında sıklıkla kullanılıyor. Bu topluma da sirayet ediyor. Biz HDK Göç ve Mülteciler Meclisi olarak ve olağan ki bayanlar olarak bir an evvel egemenlerin bu savaşı durdurmalarını istiyoruz. Avrupa ülkelerini de buradan uyarıyoruz; kapılarınızı öncelikle bayanlara ve çocuklara açın. Bunu yaparken yalnızca Ukrayna değil Suriye, Afganistan ve dünyanın neresinden olursa olsun gelenlere kapılarınızı açın. Bu savaşı başlatan sizlersiniz. Hasebiyle insanların hayat hakkını savunmak sizin sorumluluğunuzdadır. Bütün toplumumuzu, Türkiye’de yaşayan halklarımızı da yanıbaşımızda devam eden savaşlara karşı seslerini yükseltmeye, 8 Mart’a giderken bilhassa barışta ısrarcı olmaya ve barışın sesini yükseltmeye davet ediyoruz.”