Birçok ilde dayanışma ziyaretleri yapıyorsunuz. Bu ziyaretler devam edecek mi?
Ziyaretlerimizde sorunları dinliyoruz, kayyımla ilgili düşüncelerimizi de paylaşıyoruz. Hukuksuz ve hukuku çiğneyen ağır bir suç olduğuna dair görüşlerimizi aktarıyoruz. Türkiye’nin imzaladığı demokratik sözleşmelere aykırı olduğunu anlatıyoruz. Bunun karşısında nasıl bir mücadele sürdüreceğimizi söylüyoruz. Tabii sivil toplum kuruluşlarını da dayanışmaya davet ediyoruz. Çok ciddi bir dayanışma da var. Görüşmelerimizde bunu görüyoruz. Yapılan kayyım atamaları Türkiye demokrasisini ilgilendiren bir mesele. Sadece Kürtleri ve HDP’yi ilgilendiren değil. Demokrasiye karşı işlenmiş büyük bir suçla karşı karşıyayız ve görüşmelerimizi sürdüreceğiz.
Kayyım atamalarına tepki gösteren yurttaşlar eylemlerini sürdürüyor. Bu süreç nereye kadar gidecek?
Biz kayyım atamalarını “hukuksuz” olarak görüyoruz. Polisin orantısız güç kullanmasına rağmen sivil itaatsizlik eylemlerimiz sürecek. Geniş bir sivil itaatsizlik dönemi yaşanması gerekiyor. Çünkü bu iktidar her türkü hukuku ortadan kaldırmış vaziyette.
Bu tepkiler, protestolar sonunda HDP istediğini alabilecek mi?
Mesele HDP’nin istediğini alması değil, Türkiye’deki tüm demokrasi güçlerinin bu konuda bir sonuç elde etmesidir. İçişleri Bakanı, “Hakkında soruşturma var” diyerek, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı’nı, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı’nı görevden alabilir. Dolayısıyla mesele sadece Diyarbakır, Mardin ve Van değil. Meseleye daha köklü bir demokrasi mücadelesi olarak bakmak gerekiyor. O yüzden de herkesin ortak bir dayanışma altında toplanmasının çok önemli olduğuna inanıyoruz. AKP-MHP ittifakı karşısında güçlü bir siyasal muhalefet ancak bir arada olduğumuzda örülebilir.