ABD’de, eşi binbaşı Hüseyin Kurtdere’nin verilen bir ilaç nedeniyle öldüğünü sav ettiği Nalan Kurtdere’nin oksijen yetersizliğinden hayatını kaybettiği ortaya çıktı.
ABD’de eşini yatağa bağlayıp ağzına çorap tıkarak öldürdüğü tez edilen binbaşı Hüseyin Kurtdere, 29 Ekim 2020 tarihinde Türkiye’ye iade edilmişti. Alınan tabirinde Kurtdere, eşinin aldığı ilaçlar nedeniyle zehirlendiğini söyleyerek hakkındaki suçlamaları reddetmişti. Kurtdere, isimli denetim kararıyla özgür kalmıştı. Kuşkulu kocanın “Eşim zehirlendi” savı üzerine Nalan Kurtdere’nin mezarı açılarak tekrar otopsi süreci yapılmıştı. Savcılık, bayanın kesin vefat nedeninin tespiti için İsimli Tıp Kurumu’ndan rapor aldırdı.
Hürriyet’ten Mesut Hasan Benli’nin haberine nazaran; raporda, ‘kişinin zehirlenerek öldüğünün tıbbi kanıtların bulunmadığı’ tespitinde bulundu ve genç bayanın mevt nedeninin ‘göğüs basısına bağlı çoklu kot kırıkları ile ağız boşluğuna çorap sokulması nedeniyle oluşan asfiksi (oksijen yetersizliğinden ileri gelen boğulma) sonucu meydana geldiği’ belirtildi.
İsimli Tıp Kurumu’nun raporunun evraka girmesinin akabinde, savcılık, 3 Mart tarihinde, kuşkulu koca hakkında ‘cebir tehdit kullanarak kişiyi hürriyetinden mahrum kılma’, ‘canavarca hisle yahut eziyet çektirerek eşini taammüden öldürme’ kabahatlerinden ağırlaştırılmış müebbet mahpus talebiyle Ankara 31. Ağır Ceza Mahkemesi’nde dava açtı.
Rahatsızlığından ötürü 3 defa bağlamış
Mahkemenin kabul ettiği iddianamede, Nalan Kurtdere’nin doğum sonrası yaşadığı rahatsızlıklarından ötürü, şüphelinin bayanı 23, 24 ve 25 Temmuz 2020 tarihlerinde üç sefer olmak üzere bağlayarak ve bağırmasını engellemek için ağzına çorap sokarak hürriyetinden mahrum bıraktığı, bu süreçte maktuleye yönelik cebir kullandığı anlatıldı. Gerçekleşen bu hareketlerin sonucunda maktulenin vefat etmiş olduğunun isimli tıp kurumu raporlarıyla belirlendiği belirtildi. Mahkeme tutuklama talebini reddederek, önümüzdeki eylül ayına duruşma tarihi verdi.
İddianamedeki tabirine nazaran kuşkulu Hüseyin Kurtdere olaya ait şunları anlattı:
“Aralık 2019 tarihinde eşim, üçüncü çocuğumuzu dünyaya getirdi. Doğumdan sonra emsal sıkıntılar yaşamaya başladı. Kullandığı ilaçlardan sonra halüsinasyonlar görmeye başladı. Kendisine ziyan vermemesi, dışarı çıkmaması ve bilhassa de çocuklara da ziyanı olmaması için eşimin ellerini ve ayaklarını konutta bulduğum çarşaf ve gibisi materyaller ile bağladım. Dişleri kilitlenip ziyan görmesin diye ağzına çorap gibisi bir materyal de tıktım. Bağlamaya ait olay 23 Temmuz 2020 tarihinde gerçekleşti. 2 saat bu formda bağlı kaldı, sakinleşince çözdüm.
“Serbest kaldıktan sonra zombi üzere dolaşıyordu”
Hür kaldıktan sonra meskenin içerisinde zombi üzere dolaşmaya devam etti. 24 Temmuz’da yeniden krize girip kendisine ve etrafa ziyan verme durumu oluşunca tekrar tıpkı biçimde bağlamak istedim. Hür kalınca emsal ruh hali ile kızımızı tartaklamaya çalıştı. 25 Temmuz 2020 günü yeniden emsal bir kriz geçirince tekrar bağladım. Eşim bu süreçte karşı koyarken kendisini sağa sola çarpıyordu. Çocukların odasında bağlamıştım, 2 saat olmadan sakinleştiğini görünce tekrar çözdüm ve yatağına yatırdım. O basamakta eşim baygın üzereydi. Evvelki tedavisinde aldığı ilaçların tesiriyle 48 saat uyumuştu. 27 Temmuz 2020 tarihinde beni vazife yaptığım yere çağırdılar. Gitmeden evvel eşimi kaldırmaya çalıştım. Lakin uyandıramadım.”
Aile şikâyetçi olmadı
Nalan Kurtdere’nin annesi Hatice T. tabirinde “ABD’de hastane tarafından verilen ilaçların tesiriyle kızımın vefa ettiğinden şüpheleniyorum” derken, Baba Necmi T. de “Kızıma ilaç veren askeri hastane hekiminin ihmali olduğunu ve kızımın rahatsızlığını önemsemediğini ve tedavi yapmadığını düşünüyorum. Bu olayla ilgili damadımdan şikâyetçi değilim” halinde tabir verdi.
