Gazeteci İsmail Saymaz, bugünkü yazısında Antakya’nın Reyhanlı hududuna yakın uzaklıkta yaşanan trafik kazasına dikkati çekti. Kazayı gerçekleştiren Tevfik Şahabettin’in avukatının belgeden bilgi vermemesini, buna karşı ölen bireyleri temsil eden bir avukat bulunmamasını kuşkulu bularak mevzuyu araştırdığını söyleyen Saymaz, “Şahabettin’in etrafındaki muhafaza zırhının sebebi ne?” sorusunun peşine düştüğünü yazdı.
Saymaz, ölen Hüseyin Gün‘ün kuzeni Volkan Gün’ün kazaya ait olarak, “kazanın Allah’ın takdiri olduğunu, sürücüyü tanıdığını, ‘Savcı üzere sorgu yapmaması’ ve olayı kurcalamaması gerektiğini” söylediğini aktardı. Saymaz, irdelediği “Şahabettin’in etrafındaki müdafaa zırhının sebebi ne?” sorusuna yazısında, “Aslında Suriye’deki eli kanlı Selefi-Tekfirci örgütlerden Nurettin Zenki Tugayı‘nın başkanı Sheikh Tawfiq Shahabuddin olması mı?” cevabını verdi.
Yazısında Hürriyet Gazetesi’nin eski dış haberler muhabirlerinden Ali Örnek’in Nurettin Zenki hakkında kendisine aktardığı şu bilgileri paylaştı:
“Zenki Tugayı, 2011’de Tevfik Şahabettin tarafından kuruldu. Şahabettin, iki yıl sonra ailesiyle Reyhanlı’ya yerleşti ve örgütü buradan yönetti. 2014 yılında New York Times muhabirlerini ilçede ağırladı. Nurettin Zenki, Halep’te çok faaldi. Doğu Halep’teki Pir Nacar isimli sanayi sitesini yağmaladı. Söktükleri makineleri ve çaldıkları otomobilleri Türkiye’de sattı. Nurettin Zenki’ye bağlı Ammar Tugayı, eşcinselleri damdan atarak, öldürdü. 2016’da Filistinli bir çocuğun başını kesti ve propaganda için bu vahşetin görüntüsünü yayınladı. Bu örgütün El Kural’la davrandığı da oldu, çatıştığı da. İdlib’in alınması için kurulan ‘Fetih Cephesi’ isimli askeri koalisyonda birlikteydiler. Daha sonra El Kural tarafından İdlib’den sürüldüler. Artık Afrin’de faaliyetine devam ediyor. İnsan hakları raporlarında, çocukların başını kesmekle, eşcinselleri yüksekten atıp öldürmekle, gazetecileri fidye için kaçırmakla, yağma ve talanla suçlanıyor.”
“Şahabetin’in Suriye’deki örgütünü bizim topraklarımızdan yönetmesi yetmezmiş üzere, ülkemizde korunduğu da anlaşılıyor. Öldürdüğü pakların yakınları bile avukat tutma gereği duymuyor. ‘Allah’ın kaderi’ diyerek, Şahabettin’i arkalıyor? Türkiye, bu yükü daha fazla taşıyamaz, taşımamalı” diyen Saymaz devamında şu görüşlerini aktardı:
“Suriye ile masaya oturmalıyız. Bir uygun niyet göstergesi olarak İdlib’den başlayıp komşumuzun topraklarını adım adım boşaltmalıyız. Bırakalım, Suriyeliler kendi topraklarında bütünlüklerini sağlasın, terörist örgütlere karşı uğraş etsin. Türkiye Cumhuriyeti, Nurettin Zenki Tugayı üzere insanlık hatası işlemiş Selefi-Tekfirci örgütlerin koruyucusu olarak asla anılmamalı. Attığımız bu adım karşılığında, Suriyeli sığınmacıların ülkelerine dönüşü için çalışmalıyız.”
Yazının tamamını okumak için .