İstanbul Tabip Odası Kadın Komisyonu, İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü’nün İstanbul Sağlık Müdürlüğü’nden 1 Ocak 2017 ile 31 Mayıs 2019’da kürtaj yaptıran, 30-40 yaş aralığında ve polikistik over sendromu olan kişilerin listesini istemesi hakkında açıklama yaptı. Açıklamada “FETÖ ile PDY silahlı terör örgütüne üye olma, rüşvet ve cumhurbaşkanı ile devlet büyüklerine hakaret konuları ile polikistik over sendromu ve kürtaj arasındaki irrasyonel bağlantı üzerinden, kadınların kişisel verilerine ulaşma talebi hem etik dışıdır hem de suçtur” denildi.
TIKLAYIN – İstanbul Emniyet Müdürlüğü, kürtaj yaptıran 30-40 yaş aralığı kadınların listesini istedi
2007 yılından itibaren doğum yanlısı (pronatalist) politikalara geçildiği, koruyucu sağlık hizmetleri kapsamında yer alan gebelikten korunma yöntemlerinin sunumunun her geçen yıl sınırlandırıldığının hatırlatıldığı açıklamada “Kürtaja erişim halka ‘yasaklandı’ denilerek kamu kurumlarında göstermelik düzeye indirilmiştir. Erkeklerin uyguladığı bir doğum kontrol yöntemi olan vazektomi’yi yapan kamu kurumları neredeyse kalmamıştır” denildi.
“Kürtajın gayri yasal yollarla engellenmesine bir yenisi daha eklendi”
Her kürtajın gereksinimi karşılanmamış gebelikten korunma hizmetlerinin göstergesi olduğuna dikkat çekilen açıklamada, “Cinsel sağlık hakkı ise doğrudan hükümetin sağlık politikaları ile sınırlandırılmaktadır. Kadınların sağlık hakkını doğrudan engelleyen uygulamalardan olan gebelikten korunma yöntemlerine erişememe, ayrıca kürtajın gayri yasal yollarla engellenmesine bir yenisi daha eklenmiş, kürtajı kriminalize etme, fişleme boyutuna getirilmiştir” değerlendirmesi yer aldı.
İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü tarafından 29 Ağustos’ta İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü’ne gönderilen yazı ile kürtajın bir fişleme girişimi ile tekrar gündeme geldiği söylendi.
“Sağlık Bakanlığı hekimleri meslek etiği kurallarını çiğnemeye zorluyor”
“FETÖ ile PDY silahlı terör örgütüne üye olma, rüşvet ve cumhurbaşkanı ile devlet büyüklerine hakaret konuları ile polikistik over sendromu ve kürtaj arasındaki irrasyonel bağlantı üzerinden, kadınların kişisel verilerine ulaşma talebi hem etik dışıdır hem de suçtur” denilen açıklamada konunun yasal dayanağı şöyle özetlendi:
“6688 Sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu’na göre:
MADDE 6- (1) Kişilerin ırkı, etnik kökeni, siyasi düşüncesi, felsefi inancı, dini, mezhebi veya diğer inançları, kılık ve kıyafeti, dernek, vakıf ya da sendika üyeliği, sağlığı, cinsel hayatı, ceza mahkûmiyeti ve güvenlik tedbirleriyle ilgili verileri ile biyometrik ve genetik verileri özel nitelikli kişisel veridir. (2) Özel nitelikli kişisel verilerin, ilgilinin açık rızası olmaksızın işlenmesi yasaktır.
Türk Ceza Kanunu’na göre de hukuka aykırı olarak kişisel verileri kaydeden kimseye bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası verilir (TCK Madde 135).
Sağlık Bakanlığı kişilerin izni olmaksızın İçişleri Bakanlığı için verileri isterken; hekimleri meslek etiği kurallarını çiğnemeye zorlamakta, hasta hakları, cinsel haklar ve kadınların sağlık hakkını ihlal etmektedir.
“Kadınların “fişlenme”si kabul edilemez”
AİHM de ‘sağlık verilerinin gizliliğine saygı’ konusunu, Sözleşme’ye Taraf Devletlerin yasal sistemlerinde temel bir ilke olarak kabul etmektedir.
Devletin hukuk devleti olabilmesinin yolu, bireyin güvenliğini sağlamaktan geçer. Hukuka aykırı bu talebe, kadın bedenini denetleyen tüm mekanizmalara olduğu gibi karşıyız!
Ücretsiz ve güvenli kürtaja erişim hakkının ortadan kaldırılması gibi, bir sağlık hizmeti olan kürtaja ait verilerin izinsiz kullanılması, kadınların “fişlenme”si kabul edilemez.”
“İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü ‘kürtaj listesini’ verirse suç duyurusunda bulunacağız”
İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nün kürtaj yaptıran kadınların listesini istemesi Meclis gündeminde