İstanbul’da 'susuzluk sorunu' son günlerde gündemi yeniden meşgul ediyor. Peki İstanbul’u bekleyen bir susuzluk tehlikesi gerçekten var mı? Uzmanlar bu konuda ne diyor?
İstanbul'un susuzluk tehlikesi yaşayıp yaşamayacağı konusu siyasi tartışmalarla birlikte ilerliyor.
DW Türkçe'den Pelin Ünker'in haberine göre uzmanlar, 'siyasi bir malzeme' olarak gündeme gelmesine karşın, bu tehlikenin varlığını koruduğunu, sorunun ise yanlış su politikaları ve İstanbul havzalarında artan yapılaşmadan kaynaklandığı vurguluyor.
Uzmanlara göre Kanal İstanbul projesi gerçekleşirse mevcut su havzaları da yok olma riskiyle karşı karşıya kalacak
Erdoğan: “İstanbul susuzluğa doğru yürüyor”
26 Kasım’da Katar gezisi dönüşünde gazetecilerin sorularını yanıtlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Gelen haberler çok hayra alamet değil. İstanbul’da üç ay gibi bir süre sonra, havalar böyle giderse, İstanbul susuzluğa doğru yürüyor” dedi.
İmamoğlu: “İstanbul'un su sorunu önümüzdeki bir yıl içinde yoktur”
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ise katıldığı bir televizyon programında, Erdoğan’ın bu söylemine “Şu anda İstanbul'un su sorunu önümüzdeki bir yıl içinde yoktur” diye yanıt verdi.
Konuyla ilgili olarak gazetecilere de açıklamalarda bulunan İmamoğlu, 2016 yılında hizmete girmesi planlanan Melen Barajı'nın hala açılmamış olmasını eleştirdi:
Eski Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu, 16 Kasım 2017’de “Melen’in devreye girmesiyle birlikte İstanbul’un su sorununu 2071 yılına kadar çözdük” demişti.
“110 günlük ihtiyacı karşılayacak su kapasitesi var”
İstanbul Çevre Mühendisleri Odası (ÇMO) İstanbul Şube Su ve Atıksu Komisyonu Başkanı Selahattin Beyaz, yaptığı açıklamada, İstanbul’un toplam su kaynaklarının kentin su ihtiyacını 290 gün karşıladığını, Melen’den temin edilen su ile bu sürenin 1 yıla çıktığını belirtiyor.
Ancak Beyaz, 28 Kasım 2019 itibarıyla İstanbul su kaynaklarının doluluk oranlarına bakıldığına kentte 135 günlük su ihtiyacını karşılayacak kapasitede su bulunduğuna, bu hacmin tamamını kullanmanın da mümkün olmadığına işaret ediyor. Beyaz’a göre, yaklaşık yüzde 15-20 oranınındaki taban çamuru miktarı düşüldüğünde Melen’den gelen su ilavesiyle birlikte kentin 110 günlük ihtiyacını karşılayacak su kapasitesi bulunuyor.
Beyaz, “Bu yaklaşım ile İstanbul kentinin su sorunu olduğu kabul edilmeli ve planlama yapılmalı” uyarısı yapıyor. Beyaz, bugüne getiren nedenleri ise su politikalarındaki rantçı yaklaşımlar ve su yönetimlerinin yanlış planlamaları olarak sıralıyor.
“Sorun canlı ekosistemini ve su havzalarını yok eden projeler”
Yıldız Teknik Üniversitesi Çevre Mühendisliği Bölümü’nden emekli Prof. Beyza Üstün ise sorunun kaynağının canlı ekosistemini ve su havzalarını yok eden projeler olduğu görüşünde.
Üstün, “2009’da su havzalarının ve yeraltı sularının şirketlere sermaye birikimi olarak sunulmasının önü açıldı. Dereler, üzerine HES yapılmak üzere şirketlere devredildi. Su sorunu yeniden siyasi argüman olarak ortaya çıktı ama bu argümanı kullanan siyasi irade ile bunu yapan siyasi irade aynı” diyor.
“Doğal varlıklar sermaye birikimine sokuldukça biz bunu daha çok yaşayacağız” diyen Üstün, suyun doğal akışına destek olan alanların korunması gerektiğine dikkat çekiyor.
Üstün, “Yeraltı katmanları ve orman ekosistemi suyun doğal akışına destek olan alanlar. Orman ya da bitki doku, çalılıklar dahil. Üzerindeki suyu bekletiyorlar, içindeki kirleticileri arındırıyorlar. Biz ormanlara dokunmazsak, maden çıkarıyoruz diye otobanlar geçiriyoruz diye yeraltı akışına müdahale etmezsek su döngüsü kendisini kurtaracaktır” diye konuşuyor
.
“Yağış beklemek çözüm değil”
ÇMO’dan Selahattin Beyaz da artan yapılaşma nedeniyle barajların yağışlarla dolması beklentisinin su sorunun çözümü için doğru bir yaklaşım olmadığı görüşünde.
Buna göre kentin kuzeyinde bulunan yağış toplama havzalarındaki yapılaşma, Kuzey Ormanları'nın yok edilmesi, yağışların barajları doldurma ihtimalini azaltıyor.
“Kanal İstanbul su toplama havzalarını yok edecek”
Küçükçekmece Gölü’nden başlayıp Sazlıdere Havzası boyunca ilerleyerek Durusu’da Karadeniz’e ulaşması planlanan yapay bir su yolunu içeren Kanal İstanbul projesiyle ilgili ihale sürecinin başlayacağı ise geçtiğimiz günlerde duyuruldu.
Ulaştırma Bakanı Mehmet Cahit Turhan, düzenlediği toplantıda “Teknik çalışmaları tamamladık. ÇED çalışmalarında son aşamaya geldik. 1/100.000 ölçekli çevre düzenleme planının kesinleşmesini müteakip ihalesine çıkacağız” dedi.
Ancak çevre mühendisleri, su havzalarını yok edeceğini vurgulayarak projeye karşı çıkıyor. Selahattin Beyaz, “İstanbul, havzaları talan edilerek, komşu illerin su kaynaklarına muhtaç hale geldi. Sazlıdere Havzası, Kanal İstanbul projesine feda edilmemeli. Kanal İstanbul aynı zamanda su toplama havzalarının da yok olmasına neden olacak” diyor.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, Kanal İstanbul projesi, için “Bu şehre yüz kere ihanettir”demişti.
İmamoğlu, Fatih Altaylı'nın programında ise “Şehrimizin hiçbir sorununa çare olmadığı gibi başka sorunlara sebep olacak bu proje yerine depreme hazırlık, kentsel dönüşüm, ulaşım, eğitim, yeşil alan gibi önemli konularla ilgilenmeliyiz” demişti.
Beyza Üstün de projeyle doğal alanların yapılaşmaya açılacağını ve bunun son derece tehlikeli olduğunu vurguluyor. Üstün “Projeyle kara ve deniz ekosistemi birbirine geçecek. Küçükçekmece yarı tuzlu bir göldür, bir lagündür. Lagün tamamen yarılıp kanala çevrilecek. Tatlı su ve tuzlu su birbirine karışacak. Dere boyunca korunan doğal alanlar da yapılaşmaya açılacak. Havzalar için tam bir yıkım projesi. Adım adım havzayı yapılaşmaya açıyorlar” diye konuşuyor.