Anaokulu çağındaki çocuklara din eğitimine başlanması, tartışmaları da beraberinde getirdi. İlahiyatçılar ve eğitimciler uygulamanın yanlış olduğunu belirtirken çocuklar arasında kabus gören de var, karşı cinsten olduğu için halasının elini tutmanın günah olduğunu söyleyen de…
Detaylara birlikte bakalım…
Eğitim-Sen Bolu Şube başkanı Zehra Kulalı Gezici, yargı sürecini başlatan eğitimcilerden biri.
DW'den Tunca Öğreten'in haberine göre, Gezici, pek çok ildeki müftülükler ve il milli eğitim müdürlüklerinin imzaladığı protokollerle okul öncesi 30 saatlik ders programlarının, 24 saate indirildiğini söylüyor. Gezici sözlerine şöyle devam ediyor: “Altı saati müftülüklerce belirlenen eğitimciler tarafından din dersi verilerek kullanılıyor. Bu sene yenilenen bu protokolü, Bolu ve Edirne Eğitim-Sen olarak yargıya taşıdık.”
Gezici, din derslerini yargıya götürmelerini ise şöyle gerekçelendiriyor: “Çünkü yasalara göre Milli Eğitim Bakanlığı sorumluluğunda yürütülmesi gereken eğitim, başka kurum ve kişilere devredilemez. Burada açıkça hukuka aykırılık ve kamusal eğitim hakkı ihlali vardır.”
Eğitimci, Yalova'da imzalanan protokolü, anaokullarındaki din derslerine yargı yoluyla itiraz edilebilmesinin önüne geçmek için atılmış bir adım olarak niteliyor.
Adını gizli tutmak şartıyla konuşan bir anaokulu öğretmeni de, çalıştığı kurumda çocuklara din dersi verildiğini doğruluyor.
Öğretmen, işleyişi şu sözlerle anlatıyor: “Haftanın her günü 40 dakika süresince ailelerinin onay verdiği çocuklara, müftülükçe görevlendirilen öğretmen tarafından din eğitimi veriliyor. Önceleri çocuklarının din dersi almasına karşı çıkan az sayıda aile vardı. Ancak din dersine katılmayan çocuklar eğitim hakkından mahrum kaldığı, sınıfa alınmadığı için zamanla kararlarını değiştirmek zorunda kaldılar.”
Öğretmen, anaokulu öğrencilerinin yaşları gereği çok meraklı olduğunu ve soyut kavramları anlama konusunda zorluk çektiğini de söylüyor. Bu durumu ise, müftülükçe görevlendirilen eğitmenin, “kıyamet” ile ilgili konuşmasının ardından çocukların “kıyamet”e dair meraklı sorular sorduğunu, eğitimcinin ise konuya açıklık getirmekte yetersiz kaldığını söyleyerek özetliyor.
'Oğlum, kadın diye halasının elini tutmadı.'
Taner Kocakaymak, 42 yaşında bir elektrik teknisyeni. Anaokulundaki din dersi nedeniyle beş yaşındaki oğlunun psikolojisinin bozulduğunu söylüyor.
Din dersi sonrası oğlunun verdiği tepkileriyse şu örneklerle anlatıyor: “Bir gün halası okuldan almaya gitmiş. Ne halasına sarılıp öpmüş, ne de elinden tutmuş. Bana aktarıldığında neden böyle bir şey yaptığını oğluma sordum. Halasının kadın olduğunu ve dinen ona sarılıp, elini tutmamasının yasak olduğu yanıtını verdi. Bir defasında da çok sıkışmasına rağmen tuvalete sokmakta zorlandım. 'Oğlum, tuvalete girsene' dediğimde kendisine öğretilen 'tuvalet duasını' unuttuğunu, onu okumadan tuvalete giremeyeceğini söyledi.”
Uzmanlar ise, anaokulu çağındaki çocuklara din dersi verilmesini doğru bulmuyor.
Onlardan biri de Uzman Klinik Psikolog ve Öğretim Görevlisi Sinem Taşyaran Unan. Uzman, çocuk gelişiminde 0-6 yaş döneminin kritik bir öneme sahip olduğunu söylüyor. Bu nedenle çocuklara aktarılacak bilgilerde de özenli ve dikkatli olunması gerektiğini vurguluyor.
“Varoluş nedir, yok oluş nedir, ölüm, yaşam, sevap ya da günah gibi soyut kavramlar, çocuklarda altı ya da yedi yaşından sonra başlıyor. Bu gelişim evresi de 11-12 yaşına kadar devam ediyor” diyen Unan, “dolayısıyla bu dönemden önce öğretmeye çalıştığınız her soyut kavram, çocukta istenilenden daha farklı bir anlam bulabiliyor. Bu nedenle çocuklar kabus görme ya da kaygı sorunu yaşayabiliyor” ifadelerini kullanıyor.
Sinem Taşyaran Unan bir başka ciddi soruna da dikkat çekerek, “Bu dönemde çocuklar, yaptıkları en ufak bir hatanın bile çok büyük bedelleri ve sonuçları olabileceğini; kendisinin ya da sevdiklerinin başına bir felaket gelebileceğini düşünebiliyor. Bu da çocuğun gelişimini ve okul hayatını olumsuz etkileyebiliyor” diyor.
İslam çocuklara din eğitimi verilmesi konusunda ne diyor?
İlahiyatçı Cemil Kılıç'a göre İslam'da bir kişinin, mükellefiyet (buluğ çağı) dönemine erişene kadar dinen yükümlülüğü bulunmuyor. Kılıç sözlerine şöyle açıklık getiriyor: “Yani ortalama 12 yaştan önce çocuklara din eğitimi verilmesi, İslami manada doğru değildir. Kaldı ki 12 yaşından önce çocuklar zaten dini tabirleri anlayamaz. Allah, melek, vahiy gibi soyut kavramları çocuklar anlayamaz.”
İlahiyatçı, Diyanet'in ısrarını da özgür düşünceye ket vurmak olarak niteliyor. Zira Kılıç'a göre anaokulunda din eğitimi alan çocuklar gelecekte sorgulayıcı, araştırıcı bireyler olamayacak. Bu bireyler gelecekte çözemeyeceği, anlayamayacağı her olay karşısında “Allah'ın hikmeti” diyerek teslim olacaklar.
Resmi rakamlara göre Türkiye'de yaklaşık 23 bin okul öncesi eğitim kurumu ve bu kurumlarda eğitim alan bir milyonu aşkın çocuk bulunuyor.