O paraya neler olur neler…
2011 yılında dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından tanıtılan “Kanal İstanbul” projesini uzun yıllar konuştuk. Gerekliliği üzerine, maliyeti üzerine epey tartışmalar döndü durdu.
Tabii bu tartışmalar ne kadar yapıcıydı ya da bu tartışmaları ilgili kişiler ne kadar umursadı orası da ayrı bir konu. Bunlar bir tarafta dursun; geçtiğimiz günlerde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan fitili ateşledi ve “Kanal İstanbul” için kolları sıvadıklarını, önümüzdeki haftalarda ihaleyi yapacaklarını duyurdu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın açıklamasına göre bu “çılgın proje” kesin olarak yapılıyor.
Bu kadar risk barındıran ve sadece Türkiye'nin çevresel faktörlerini etkilemekle kalmayıp başka ülkeleri de etkileyecek ve deniz ekosistemini bozacak olan projenin maliyeti daha önce 60 milyar TL olarak açıklanmıştı. Yeni yayınlanan raporda bu maliyet, 75 milyar TL olarak duyuruldu.
Güzel para vallahi.
Peki birçok olumsuz etkisi olacağı söylenen bu projeye 75 milyar TL'yi harcamak yerine ülke insanına daha çok yararı olacak başka neler yapabilir?
1. En basit ve herkesin aklına gelebilecek olan örnekle başlayalım. Son yıllarda İstanbul'u büyük bir depremin bekleyeceği söyleniyor ve haliyle İstanbul halkı da tedirgin. Madem halka yararlı olacak projeler uygulanmak isteniyor o zaman bütün İstanbul depreme dayanıklı hale getirilebilir. Yapıları onarılabilir ve onarılamayacak yapılarda yaşayan insanlar güvenli alanlara yerleştirilebilir.
Afet toplanma alanlarının azlığından şikayet eden İstanbul halkına bu alanları yaratabilirler ve büyük bir deprem yaşandığında vatandaşa acil müdahale etmek için planlara projelere kafa yorabilirler. Her an olabilecek bu deprem için eldeki imkanlar iki katına çıkarılabilir. Depremden en az zararla çıkmanın yolları aranabilir.
2. Sadece bu parayla ülkenin birçok yerinde eğitim görmeye elverişli olmayan okullar onarılabilir. Köydeki okullarla şehirlerdeki okullar arasındaki eşitsizliklerin ortadan kaldırılması için çalışmalar yürütülebilir. Eğitimde fırsat eşitliği ilkesince planlar çizilebilir.
Bunlar şimdi de yapılıyor diye düşünebilirsiniz fakat durum öyle değil. Bugün Edirne'nin en ucundaki köy okulundan Artvin'in dağlarındaki köy okuluna kadar devletin elinin uzanması, aynı şartları sağlaması gerek. Ne yazık ki bu olmuyor. Halk kendi imkanlarıyla köy okullarındaki eğitimlerin devam etmesi için çabalıyor. Atanan öğretmenler kendi maaşlarıyla malzeme yardımı yapıyor ya da sosyal medya aracılığıyla köylere yardım yapılıyor. 75 milyar TL'yi bu projeye harcamak yerine bunlara el atılabilir.
3. Bunun yanı sıra tamamen Türkiye'deki eğitim sistemi değiştirilebilir. Her sene yeni bir sınav ya da ders kitaplarındaki değişiklikler eğitim sisteminin kalitesizleşmesine ve akabinde öğrencilerin başarısız olmasına neden oluyor. Belki de bu parayla geleneksel eğitim bir kenara bırakılıp politeknik eğitim dediğimiz sistem için kollar sıvanabilir.
4. Bakın mesela Danimarka, öğrencilerin içinde kendi besinlerini yetiştirecekleri okullar inşa etmişti. Birçok şehrimizde çocukların tüketmeden, üretime nasıl katılacaklarını gösteren bu proje uygulanabilir.
Bakın bu adımların kimselere zararı yok!
5. Yeni üniversiteler açmak yerine de üniversiteler nitelikli hale getirilebilir. Örneğin ülkedeki bütün iletişim fakültelerinde bir stüdyonun kurulması gerekir. Öğrenciler pratik yaparak iş hayatına hazırlanmalılar. İmkansızlıklarla öğrenciler mezun oluyor ve ne yazık ki ortalık niteliksiz işsiz üniversite mezunuyla kaynıyor. Buna da bu parayla dur denebilir.
6. Mesela, Almanya dünyanın hidrojenle çalışan ilk trenini yollarla buluşturmuştu. Biz de neden böyle şeyler yapmayalım?
7. İsviçre'deki bu okul gibi ülkemizde de birçok okulun güneş enerjisini depolayarak kendi enerjisini üretmesi sağlanabilir. Bu enerjiyi üretmeye okullardan başlamak mantıklı bir hareket olur. Henüz hiçbir şey için geç değil…
8. Bereketli topraklara sahibiz. Çiftçiyi ağlatmak yerine onlara sağlanacak olan imkanlarla (gübre-makine-traktör) tarım güçlendirilebilir. Böylece bu topraklarda üretilen birçok ürünü başka ülkelerden ithal etmek zorunda kalmayız ne dersiniz?
9. Hollanda gibi tarım teknolojisine yatırım yapılabilir ve tarımdaki bilgi zenginliğini artırmak için tarım alanında eğitim veren okullar açılabilir.
Hollanda'nın tarım alanındaki başarsını buradan okuyabilirsiniz;
10. Bu yıl işsizlik oranı %13,9'a kadar yükseldi. Bariz bir işsizlik sorunu yaşadığımız bu dönemlerde vatandaşa istihdam sağlayan uygulamalar başlatılabilir. Örneğin, çevreye zararlı olmayacak üretim yerleri kurulabilir. Devlet, kadrolarını daha çok “nitelikli” insana açabilir.
11. Hindistan'ın bile uzaya uydu gönderdiği dünyamızda henüz Türkiye'nin uzayla ilgili en ufak, elle tutulur bir çalışma yapmaması gerçekten acı. Bu parayla uzay araştırmalarına, çalışmalarına bir an önce başlanabilir. Bakın itibarımız daha da artar, ben söyleyeyim de…
Belki de getirisinden çok götürüsü olacak bu projeye verilecek 75 milyar TL'yle, vatandaşın düzeltilmesini ve yapılmasını istediği birçok proje gerçekleştirilebilir.
Peki siz ne düşünüyorsunuz? Sizce Kanal İstanbul projesi ne kadar gerekli?