İçişleri Bakanlığı’nın HDP’li Diyarbakır, Mardin ve Van belediyelerinde seçilmiş başkanları görevden alarak yerlerine kayyım atamasının ardından başta bu kentler olmak üzere Türkiye’nin birçok yerinde protestolar ve bununla birlikte protestolara yönelik polis şiddeti devam ederken, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Sokağa çıkıp protesto etmeyi doğru bulmadıklarını” söylemesi kamuoyunda tartışma konusu oldu.
HDP Merkez Yürütme Kurulu, İçişleri Bakanlığı’nın belediye başkanlarını görevden almasının ardından yaptığı açıklamda ‘kesintisiz eylem’ kararı alındığını duyurmuştu. Diyarbakır, Mardin ve Van’da salı gününden bu yana eylemler düzenlenirken; polis hem bu kentlerdeki protestolara hem de Türkiye’nin diğer yerinde yapılan dayanışma eylemlerine sert müdahalelerde bulunuyor. Eylemlerde onlarca kişi gözaltına alınırken, aralarında milletvekilleri ve gazetecilerin de olduğu çok sayıda kişi darp edildi.
Sosyal medyada Kılıçdaroğlu’na partisinin dokunulmazlıklar konusundaki tavrı sonrası yaşananlar ve 2017 yılında, CHP Milletvekili Enis Berberoğlu’nun tutuklanmasının ardından gerçekleştirilen Adalet Yürüyüşü’ne HDP’lilerin katıldığı hatırlatılırken; CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu ise Kılıçdaroğlu’nun kastının ‘eylem yapılmaması değil, yaşanan hukuk dışı işlemlerin provakatif bir eylemle gölgelenmesi ve önüne geçilmesi’ olduğunu söyledi ve ekledi: “Yoksa kimse sokağa çıkmasın demek yapılanı kabul etmek demektir.
“Dokunulmazlıklar sürecindeki hatadan sonra ikinci kez aynı hatayı yapmayın”
İçişleri Bakanlığı kararıyla görevden alınan seçilmiş Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Adnan Selçuk Mızraklı ise kişisel Twitter hesabında Kılıçdaroğlu’nun sözlerini alıntılayarak, “Dokunulmazlıklar sürecindeki hatadan sonra ikinci kez aynı hatayı yapmayın. Tarih de halk da affetmez! Ellerinde ne taş ne sopa var; demokratik itirazlarını yükselten ve ‘oy namustur, oyuma sahip çıkıyorum’ diyen onurlu bir halk var!” derken; HDP Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş da yine sosyal medya hesabından Kılıçdaroğlu’na şu soruları yöneltti:
“Ne yapsın Diyarbakırlılar, Vanlılar, Mardinliler, Kürtler? Ellerinde bir çakıl taşı yok. Seçme haklarına sahip çıkmak İçin ne yapsınlar? Hangi durumları doğru buluyorsunuz? Bu tip açıklamalarla kayyım atayanlara destek olmuyor musunuz? Türkiye’de herkesin seçme hakkı yok mu??”
Eski HDP Milletvekili Sibel Yiğitalp de Kılıçdaroğlu’na “İş kendine geldiğinde adalet demekle doğru olunmuyor. Kayyım gasptır. Darbedir. Zulme karşı direnmek onurlu olandır. Bu da herkesin anlayacağı bir şey değildir” eleştirisinde bulundu.
Sene 2016 | CHP de dokunulmazlıkların kaldırılmasına “Evet” dedi; milletvekili tutuklamaları başladı
CHP, 2016 yılının başında dokunulmazlıkların kaldırılmasıyla ilgili teklife, partinin çok sayıda milletvekili karşı çıksa da “Evet” demişti. CHP’nin de desteğiyle Meclis’ten geçen teklifin ardından dönemin HDP Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ ile Grup Başkanvekili İdris Baluken’in de aralarında bulunduğu isimler tutuklandı. Demirtaş, Yüksekdağ ve Baluken 3 yıla yakın süredir cezaevinde.
Dokunulmazlıkların kaldırılmasının ardından MİT’e ait TIR’ların durdurulmasıyla ilgili görüntülere ilişkin davada, hakkında 25 yıl hapis cezası verilen CHP İstanbul Milletvekili Enis Berberoğlu da 14 Haziran 2017’de tutuklandı. Kılıçdaroğlu, Berberoğlu’nun tutuklanarak Maltepe Cezaevi’ne gönderilmesinin ardından 25 gün sürecek ve Ankara’dan İstanbul’a uzanacak ‘Adalet Yürüyüşü’nü başlattı.
Kılıçdaroğlu’nun 15 Haziran’da Ankara Güvenpark’tan başlattığı ve 9 Temmuz’da İstanbul Maltepe’de sonlanan yürüyüşe on binlerce vatandaşın yanı sıra HDP de destek verdi. İçişleri Bakanlığı tarafından görevden alınan seçilmiş Mardin Belediye Başkanı Ahmet Türk de 19. gününde Adalet Yürüyüşü’ne destek veren HDP heyetindeydi.
HDP heyeti Kılıçdaroğlu’nun Adalet Yürüyüşü’nde; Ahmet Türk: Kürtlere demokratik şartlar sağlanmazsa, adalet arayışımız eksik olur
T24′ün de tamamını takip ettiği Adalet Yürüyüşü’nün İstanbul’a yaklaşmasıyla birlikte HDP’nin Kılıçdaroğlu’nun başlattığı eyleme destek verip vermeyeceği merak konusu olmuştu. CHP Genel Başkanı, konuyla ilgili kendisine yöneltilen sorulara “Bu bir Adalet Yürüyüşü, parti yürüyüşü değil, dolayısıyla kim adalet istiyorsa, kim adaletsizlikten şikâyetçiyse katılabilir. Ama bir parti kimliğiyle katılmasını doğru bulmayız” cevabını verirken; HDP’nin Yüksekdağ‘ın da tutuklu bulunduğu Kandıra Cezaevi önünde yapacağı açıklama sonrası korteje katılacağı, Adalet Yürüyüşü Sapanca Gölü yakınlarındayken belli olmuştu.
Adalet Yürüyüşü’ne katılan HDP dev Türk bayrağıyla karşılandı, İstanbul’a 100 km’den az kaldı
Adalet Yürüyüşü’nün 19. gününde, 3 Temmuz’da ilk olarak Kandıra Cezaevi önünde açıklama yapmayı planlayan HDP’nin girişimi polis tarafından “Yukarıdan talimat geldiği” gerekçesiyle engellenmişti. Kandıra sapağında durdurulan heyetin yanı sıra basın açıklamasını haberleştirmek için orada bulunan gazeteciler de polis tarafından uzaklaştırılmıştı.
Dönemin HDP Eş Genel Başkanı Serpil Kemalbay‘ın yaptığı kısa açıklamanın ardından Adalet Yürüyüşü’ne doğru yola çıkan HDP heyeti Kandıra mevkiinde korteje katılmıştı. HDP’nin katılımı öncesi Adalet Yürüyüşü kortejinde Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu lideri Mustafa Kemal Atatürk’ün ölüm tarihini sembolize eden 1011 metrelik Türk bayrağı açılmış, katılımcılara Türk bayrakları dağıtılmıştı. İstanbul yönünden yürüyüşe geçen HDP’liler, Kılıçdaroğlu ile buluşmalarının ardından birkaç yüz metre korteje eşlik ederken; Ahmet Türk sonrasında yaptığı açıklamada şunları söylemişti:
“Adalet Yürüyüşü’ne destek vermek için buradayız. Kimseyi dışlamadan, herkesi kapsayacak bir noktaya taşınması gerekir. En fazla adaletsizliğe uğrayan Kürtlere demokratik şartlar sağlanmazsa, adalet arayışımız eksik olur.”
“Genel başkanımızın kastı, hukuk dışı işlemlerinin provakatif bir eylemle gölgelenmesidir; yoksa kimse sokağa çıkmasın demek, yapılanı kabul etmek demektir”
CHP Genel Başkanı’nın Sözcü gazetesinden Deniz Zeyrek‘e yaptığı “Bu tür olaylar yaşanınca sokağa çıkmak, protesto etmek gibi durumları doğru bulmuyoruz. Biz milletin ferasetine güveniyoruz. İstanbul’da da aynı şeyi YSK eliyle bize yaptılar. ‘Ya sokağa çıkın ya boykot edin’ dediler. İkisini de yapmadık. Halkın ferasetine güvendik ve gördük” yorumunun ardından aralarında HDP’li siyasetçilerin de olduğu çok sayıda kişi, Kılıçdaroğlu’na Adalet Yürüyüşü’ndeki o günü, HDP’nin desteğini ve görevden alınan belediye başkanlarından biri olan Ahmet Türk ile yan yana yer aldıkları fotoğraf karelerini hatırlattı.
Eski Diyarbakır Baro Başkanı, CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu ise Kılıçdaroğlu’nun sözlerinin yanlış yorumlandığını düşünüyor. T24’ün konuyla ilgili sorusuna “Hukuk dışı bütün uygulamalara karşı yurttaşların şiddete başvurmadan itiraz etme, protesto etme hakları vardır. Devlete düşen görev ise bunu engellemek değil, yurttaşların bu ifade ve gösteri haklarını kolaylaştırmaktır” cevabıyla başlayan Tanrıkulu, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Genel başkanımızın kastı, -öyle tahmin ediyorum ki; görevden alanların bu hukuk dışı işlemlerinin provakatif bir eylemle gölgelenmesi ve önüne geçilmesidir. Kastedilen, öyle tahmin ediyorum ki budur. Genel başkanımız cumhuriyet tarihinin en uzun yürüyüşüyle hak, hukuk ve adalet için protesto hakkını kullanmış ve bu şekilde de tarihe geçmiş birisidir. Hepimiz bu hukuk dışı uygulamaları gölgeleyecek eylemlere karşı dikkatli olmalıyız, bence genel başkanımızın kastı da budur. Yoksa kimse sokağa çıkmasın demek yapılanı kabul etmek demektir.”
HDP İstanbul Milletvekili Ahmet Şık: CHP’nin kayyım atanmasına karşı açıklamaları ilk güne göre geriye düştü