CHP Genel Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, “Cumhurbaşkanı adayının belirlenmesi Millet İttifakı’nın kendi içinde olacak. İttifak olarak oturup konuşacağız, tartışacağız ve bu çerçevede bir çalışma yapacağız.” dedi.
Kılıçdaroğlu, Çeşme ilçesinde bir otelde düzenlenen Ege Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (ESİAD) Yüksek İstişare Kurulu Toplantısı’nda iş insanlarının sorularını yanıtladı.
“Cumhurbaşkanlığına aday olacak mısınız?” sorusuna Kılıçdaroğlu, “Cumhurbaşkanı adayının belirlenmesi Millet İttifakı’nın kendi içinde olacak. İttifak olarak oturup konuşacağız, tartışacağız ve bu çerçevede bir çalışma yapacağız. İttifakta bizim vakit zaman görüşmelerimiz oluyor aslında. Münasebetiyle bu bahiste rastgele bir tereddüdümüz kelam konusu değil.” cevabını verdi.
Türkiye’deki sistemin başkanlık sistemi değil “tek kişilik hükümet sistemi” olduğunu, dünyada bu türlü bir örneğin bulunmadığını savunan Kılıçdaroğlu, cumhurbaşkanının devletin sigortası olduğunu, partiler ortasında görüş ayrılığı çıktığı vakit cumhurbaşkanının sorunu çözeceğini lisana getirdi.
“Deva ve Gelecek partileriyle parlamenter sistem konusunda ortak telaffuzumuz var”
Kılıçdaroğlu, Millet İttifakı’na yeni iştiraklerin olup olmayacağı sorusu üzerine şöyle konuştu:
“Bir ortak telaffuzumuz var. Güçlendirilmiş parlamenter sistem. Yani siyasi parti başkanlarının vesayetinden kurtulmuş, nitekim de milleti temsil eden ve nitekim de parlamentonun üzerinde vesayeti kabul etmeyen yapıyı oluşturmak istiyoruz. DEVA ve Gelecek partilerinin genel liderleri da güçlendirilmiş parlamenter sistemden bahsediyorlar. Telaffuz birliğimiz var burada. Ancak şu çalışmayı yapıyoruz. Güçlendirilmiş parlamenter sistem ne? Bunu çalışıyoruz. Burada her partinin bir genel lider yardımcısı misyonlu. Ön çalışmalar yapıldı. Birinci taslak metinler ortaya da çıktı. Bunu 1-1,5 sayfayı aşmayan bir metne dönüştürüp ‘partilerin ortak hedefi’ diye kamuoyuyla paylaşmak istiyoruz. DEVA ve Gelecek partileri ittifak içinde yer alır mı kendi tercihleridir. Lakin şu anda gördüğümüz muhakkak hususlarda ortak telaffuz geliştiriyoruz.“
“Toplumun büyük kesiti erken seçim istiyor”
Toplumun büyük bir kısmının erken seçim istediğini ileri süren Kılıçdaroğlu, erken seçimin olması gerektiğini, Türkiye’nin yeterli yönetilemediğini savundu.
Döviz ve faizin denetim edilemediğini, para siyasetlerinin kısa periyodik olduğunu sav eden Kılıçdaroğlu, bütçe ve maliye siyasetleriyle bunun düzenlenmesi gerektiğini söyledi.
“Seçilirsek toplum 6 ay içinde nefes alacak”
Seçilmeleri halinde 6 ay içinde topluma nefes aldıracaklarını, sağlıklı bir plan ve bütçe yapacaklarını belirten Kılıçdaroğlu, “Suriye ile hızla barışacağız. Mısır ile hızla barışacağız. İran ile var olan sıkıntılarımızı büsbütün çözeceğiz. Avrupa ile ilgili… Demokrasi için ne gerekiyorsa hepsini yapacağız. Göreceksiniz, yabancı sermaye o vakit gelecek. Ancak faiz almak için değil, yatırım yapmak için.” diye konuştu.
“Yabancı yatırımcı Türkiye’ye yüksek faiz geliri için geliyor”
Kılıçdaroğlu, yabancı yatırımcıların Türkiye’ye yüksek faiz geliri için geldiğini belirterek, “Sizin ödediğiniz vergilerin büyük kısmı Londra’daki tefecilere gidiyor. Bunu siz içinize sindirir misiniz bilmiyorum lakin biz sindiremiyoruz. İş insanlarımız istihdam yapsınlar ve Türkiye’yi büyütelim.” dedi.
Siyasetin ferdî yahut belli kitlelerin çıkarı üzerine inşa edilmemesinin değerine dikkati çeken Kılıçdaroğlu, bir yüzyılı geride bırakan Türkiye’nin geçen yüzyıldan ders çıkararak geleceği inşa etmek zorunda olduğunu, yüzyılın birinci 25 yılında uçak ihraç eden 5 ülkeden birisiyken o ideolojinin nasıl kaybedildiğini sorgulaması gerektiğini anlattı.
Türkiye’yi yönetmeye talip olan tüm siyasi parti başkanlarının iş insanlarının taleplerine kulak vermesi gerektiğini söyleyen Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
“Bu ülkenin iş insanları nasıl bir siyasetçi istiyor, aslında bu türlü bir eksende buluşabilirsek yarış, güzellikte yarış olur. Biz yeterlilikte yarışı öncelersek esasen Türkiye süratle büyür ve kalkınır. Çok dinamik bir ülke. Genç nüfusu var. Nüfus açısından son derece varlıklı bir ülke. Maalesef zenginliğimizi yeteri kadar kullanamıyoruz.“
“Rekabet talihinizi ortadan kaldırıyorlar”
Endüstricinin elektrik maliyetlerinin yüksek olduğunu lisana getiren Kılıçdaroğlu, “Akkuyu’daki nükleer santral devreye girdiğinde kilovat saatine KDV hariç 12,5 sent para ödeyeceksiniz. Sizin rekabet ettiğiniz ülkeler kilovat saatine 3 sentten elektrik kullanırken siz 12,5 sent. Üstelik garanti etmişsiniz, KDV hariç kullanacaksınız, nasıl rekabet edeceksiniz? Bir sitemim de şu, neden itiraz etmediniz? Rekabet talihinizi ortadan kaldırıyorlar. ‘Bu yanlıştır’ neden demediniz?” diye konuştu.
Kılıçdaroğlu, Türkiye’nin AB’ye üyelik sürecinde fasıl açılmasını beklememesi gerektiğini kaydederek, “AB’nin yeni fasıl açmasını beklemeden, biz çağdaş uygarlığı yakalamak ve aşmak istiyorsak oradaki bütün kuralları ülkemize getirmek zorundayız.” değerlendirmesinde bulundu.
Siyaset kurumunun bürokrasiye, maddelere ve kurallara ters talimat vermesinin kıymetli meselelere neden olduğunu, liyakatin kalmadığı bir periyodu yaşadıklarını savunan Kılıçdaroğlu, siyasetin müdahalesi nedeniyle tıkanmaların yaşandığı kurumlardan birinin de Merkez Bankası olduğunu öne sürdü.
Can ve mal güvenliğiyle yargı bağımsızlığının sağlanması gerektiğini, yargıç atamalarında liyakatin öne çıkmasını istediklerini belirten Kılıçdaroğlu, büyük yatırımların maliyetlerinin açıklanmadığını, CHP olarak devlet idaresinde ticari sır kavramını kabul etmediklerini anlattı.
“Politikacının alkışa değil tenkide gereksinimi var”
Türkiye’nin geleceğiyle ilgili karamsar olmadığını, kısa vakitte toparlanmanın mümkün olduğunu lisana getiren Kılıçdaroğlu, kelamlarını şöyle sürdürdü:
“Asla karamsar değilim. Türkiye kendisini toparlar mı? 5 yıl içinde çok farklı bir Türkiye’yi inşa etmek mümkün. 15-20 yıl değil. 5 yıl içinde bölgenin en güçlü devleti, istihdam meselesini büyük ölçüde çözmüş, katma kıymeti yüksek eser üretmeye kilitlenmiş bir sanayi, yeni bir teşvik siyaseti, yeni bir bütçe ve para siyaseti… Bunları 5 yılda düzeltmek mümkün. Birinci 6 ayda bu topluma rahat bir nefes aldırmak mümkün. Gelecek garantisi, niyet ve söz özgürlüğü vereceksiniz. ‘Bize oy verin’ diyorum. Zira ‘Bizi en rahat eleştirebileceğiniz ortamı yaratacağız size’ diyorum. Bir siyasetçinin alkışa değil tenkide muhtaçlığı var. Siyasetçi esasen bu şuurda olsa memlekette sıkıntılar çözülecek.
Medya özgürlüğü çok pahalı. Gazeteci istediğini yazmalı. Varsa yanlışı söylersin, evrakını gönderirsin. Herkesin ağzına bant çekip hiç kimse konuşmayacak derseniz ya da beni eleştirmeyecek derseniz farklı bir Türkiye tablosu ortaya çıkar. Son 10 yılda en büyük değişimi yaşayan parti CHP’dir. Türkiye’de kimin, kimlerin hangi toplumsal kimliklerin ne sorunu varsa her probleme tahlil ürettik.” (AA)