CHP Genel Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, “Yirmi yıldır yurt meselesini çözemediler. Kırklareli’nden bütün Türkiye’ye sesleniyorum, yirmi yıl değil bir yıl içinde yurt sıkıntısını çözmezsem siyaseti bırakacağım” dedi.
Kılıçdaroğlu, Kırklareli’nde bir düğün salonunda muhtarlar, sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri ve kanaat başkanları ile bir ortaya geldi. Burada konuşan Kılıçdaroğlu, tüm ülkenin keyifli ve bir arada olması halinde millet olunacağını söyledi. Türkiye’de milletin meseleler altında ezildiğini, toplumun her bölümünden kaygı dinlediklerini belirten Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
“İster çiftçi, ister emekli, ister kamyon sürücüsü, ister muhtara, ister sanayiciye sorun, herkes problemini kendi penceresinden görüyor. Çiftçi ‘üretmek, kazanmak ve alın teri dökmek istiyorum lakin harcadığım emeğin karşılığını almak istiyorum’ diyor. Trakya’nın bereketli toprakları var. Çiftçi üretecek, kazanacak, gelir elde edecek, düğün derneğini yapacak, sonraki yıla hazırlanacak. Buna takat kalmazsa ne yapacak? Bu meselelerden Türkiye’nin arınması lazım.”
“Devlet adaletle yönetilir, liyakatle yönetilir”
Türkiye’nin problemlerini siyaset kurumunun çözeceğini belirten Kılıçdaroğlu, siyasi partilerin devleti adaletle yönetmesi gerektiğini lisana getirdi. Devletin adalet ve liyakatle yönetilebileceğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
“Siyasi partiler devlet değildir, vatandaştan yetki alıp, 5 yıl müddetle gelip devleti yönetir. Devlet adaletle yönetilir, liyakatle yönetilir. Adaletin ve liyakatin olmadığı yerde ‘devlet’ dediğiniz kurum yara alır, temelleri sarsılır. Devlette en alt makam evvel KPSS’ye girecek, başarılı olacak, ataması yapılacak düz memur olacak. Ancak daha şimdi asaletiniz onaylanmamış. Bir mühlet geçecek sonra şeflik imtihanına girip devlette en alt kademe şef olacaksınız. Bakan olmak için ya da milletvekili olmak için iki şeye gereksinim var, savcılıktan yeterli hal kağıdı, bir de ilkokul diploması. Bakan da olursunuz, her şey olursunuz lakin devlette liyakat bunun için kıymetli.”
“Memleketin geldiği duruma bakın”
Kılıçdaroğlu, kimi limanlarda uyuşturucu ele geçirildiğini lakin bu olayların üstüne gidilmediğini ileri sürdü. Çocukları zehirleyen insanlara kimsenin dokunmadığını sav eden Kılıçdaroğlu, “Bunlar gücü kimden alıyor? O kadar güçlüler ki polis yakaladığı halde savcı bir şey yapamıyor, hakim bir şey yapamıyor. Dava bile açmaya yürek edemiyorlar. Bunlar gücü devleti yöneten siyasi otoriteden alıyor. O vakit hepimiz elinizi vicdanınıza koyup sandığa giderken bunu düşünmek zorundasınız” dedi.
“Şu memleketin geldiği duruma bakın”
Çocukları uyuşturucuya alıştıran bütün baronlarla uğraş edeceğini söyleyen Kılıçdaroğlu, polise yetki verilmesi ve kimsenin dokunmayacağının söylenmesi halinde 6 ayda ülkede “sinek uçsa haberdar olunacak” duruma gelineceğini tabir etti. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’yu eleştiren Kılıçdaroğlu, “Bir ülkenin İçişleri Bakanı televizyona çıkıyor, ‘Bir siyasetçiye her ay 10 bin dolar rüşvet veriliyor’ diyor. Kimin harekete geçmesi lazım? Devleti yönetenlerin. Bir siyasetçi 10 bin dolar rüşvet alacak, onu da İçişleri Bakanı çıkıp anlatacak, kimsenin de sesi çıkmayacak. Şu memleketin geldiği duruma bakın” sözlerini kullandı.
“Bir yıl içinde yurt meselesini çözmezsem siyaseti bırakacağım”
Kılıçdaroğlu, Türkiye’de okulların açıldığını lakin hala derslik gereksiniminin olduğunu lisana getirerek, şöyle devam etti:
“Üniversiteler açıldı, yurt sıkıntımız var. Üniversiteyi kazanıyor, kızımız, oğlumuz. Hepimizde bir sevinç var. Üniversiteye göndereceğiz, ikinci bir sefer kaygı başlıyor. Bu çocuk nerede kalacak? Yirmi yıldır yurt sıkıntısını çözemediler. Kırklareli’nden bütün Türkiye’ye sesleniyorum, yirmi yıl değil, bir yıl içinde yurt problemini çözmezsem siyaseti bırakacağım. Bu türlü bir şey olamaz, yurt sorunu nedir Allah aşkına. Bütün üniversitenin yerleşkelerinde yaparsınız. İkişer, üçer kişilik odalar. Sıcak su, soğuk su, geniş bant internet erişimi. Gençlerimiz Türkiye’nin geleceği, onlar ne kadar güzel yetişirse, eğitim alırsa Türkiye o kadar büyüyecek. Siz onları kıymetli yere mahkûm ediyorsunuz.”
