CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, CHP’li belediyelere kayyım atanacağı iddiası ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylu‘nun İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu için söylediği “pejmürde” çıkışı için, “Her şeyi yapabilirler, çünkü ortada hukuk, adalet yok. Bu akşam ikimizi de tutuklayabilirler. Yargıtay Başkanı diyor ki, ‘adalete güven yüzde 38’e indi’. Cumhurbaşkanı Yardımcısı ‘adalete güven kalmadı’ diyor. Bunlar şu anda koltukta olan kişiler. Savcılıktan temiz kağıdı almış, YSK seçime girebilirsin diyor. Sonra bunlara kayyum atanıyor” ifadelerini kullandı.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 31 Mart’ta düzenlenen yerel seçimlerle ilgili olarak “Bursa’yı alamamamız bizim kabahatimiz, iyi yönetemedik. Sorun vardı. Yoksa İstanbul’dan çok daha kolay, çok daha büyük bir farkla alabilirdik” dedi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Habertürk TV’de yayınlanan ‘Teke Tek’ programına katıldı. Burada gazeteci Fatih Altaylı’nın sorularını yanıtlayan Kılıçdaroğlu, 31 Mart’ta düzenlenen yerel seçimlerle ilgili olarak değerlendirmelerde bulundu.
TIKLAYINIZ- CHP’den Soylu’ya peş peşe “Pejmurde ederiz” yanıtı
“Bursa’yı alamamamız bizim kabahatimiz”
31 Mart ve 23 Haziran’da yenilenen İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanlığı seçiminin gelecek seçimlerin habercisi olduğu görüşünü dile getiren Kılıçdaroğlu, devamla “Bursa’yı alamamamız bizim kabahatimiz, iyi yönetemedik. Sorun vardı” dedi. Bu noktada Altaylı araya girdi ve “Örgütlenme eksikliği mi?” diye sordu. Kılıçdaroğlu, buna “Sorun vardı. İstanbul’dan çok daha kolay, çok daha büyük bir farkla alabilirdik” yanıtını verdi.
CHP Bursa Büyükşehir Belediye Başkanlığı için, uzun yıllar Nilüfer Belediye Başkanlığı görevini yürüten Mustafa Bozbey’i aday göstermişti.
“Tatildeyken de gerekli talimatları veriyorlar”
Yayının ilerleyen dakikalarda Altaylı, İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun tatile çıkmasına “Tatile çıkmıştı ben de eleştirmiştim. ‘Ya kardeşim yeni başkan seçildin. Bu ne iş?’ demiştim. Siz neler söylemek istersiniz?” sorusuyla değindi. Kılıçdaroğlu’nun buna cevabı şöyle oldu:
“Küçük kızı var onu almaya gidecekti. Onu alıp gelecek yani. Bunu tatil olarak adlandırmamak lazım. Hacıbektaş’a geldi mesela. Hemen ‘Tatil.’ Vilayetten izin alıyorsunuz. ‘Ben gideceğim, bana izin ver’ diyorsun. Dolayısıyla merkezi otoriteye bilgi veriyorlar. Tatil olsa, bir insanın tatil hakkı yok mu?” “Ama bu kadar iddialı olup tatile çıkması…” “Ama, aynısı Mansur Bey, Zeydan Bey, Tunç Bey olsun herkes için geçerli. Bunların kentle bağı kopuyor mu? Hayır gerekli talimatları veriyorlar. Bütün bilgileri alıp gereğini yapıyorlar. Bu nedenle eleştiri getirmek doğru değil. Ama o gün bu tablonun, sel tablosunun oluşacağını bilseydi çıkmazdı diye düşünüyorum.”
“Bu kayyumlar en çok PKK’nın işine yarar”
Kılıçdaroğlu sözlerinin devamında İmamoğlu’nun Diyarbakır ve Batman ziyaretlerini de değerlendirdi. İmamoğlu’nun Batman’a, kendisine oy verebilmek için evlenmeyi erteleyen bir vatandaşın düğünü için gittiğini anlatan Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
“Bizim bilgimiz dahilinde gerçekleşti. Batman’a gitmişken Diyarbakır’a uğramaması ayıp olurdu. Hem de kayyum atanan, haksız bir şekilde görevden alınan bir kişiyi görmezden geleceksiniz. Bu doğru değil, siyaseten de vicdanen de doğru değil. HDP bizim siyaseten rakibimiz. Ancak bir kişi haksızlığa uğruyorsa, demokrasi sekteye uğruyorsa siz herkes için demokrasi isteyeceksiniz. Gidiyor savcıdan ‘temiz kağıdı’ alıyor. YSK ‘Seçime girebilirsin’ diyor. Mazbatasını alıyor, görevine başlıyor. Sonra görevden alınıyorlar. Milletvekilliği döneminden kalma bir soruşturma için. Bunun demokrasiyle, hukukla ne alakası var?”
Fatih Altaylı bu sözlerin ardından “Vatandaşlar, ‘Bunlar belediyenin imkanlarını dağa gönderiyor’ diye görüyor” yorumunu yaptı. Kılıçdaroğlu ise “Bunu birisi söylüyor, görevden alanlar söylüyor. Ben devletin pek çok alanında çalıştım. Bir belediye başkanı terör örgütüne parasal anlamda destek veriyorsa ve siz saptayamıyorsanız siz devlet değilsiniz. Saptıyorsanız suç üstü yapın kardeşim” karşılığını verdi.
Kılıçdaroğlu ayrıca “Bu kayyumlar en çok PKK’nın işine yarar” görüşünü de dile getirdi ve devam etti:
“İster kurum, ister parti, ister şahıs olsun. Teröre karşı ortak mücadele, ortak duruş sergilemek durumundayız. Bu ülke terörden çok çekti. Bu duruşu hepimizin sergilemesi lazım. HDP’nin PKK ile arasına mesafe koyması lazım. Terörü besleyecek siyaseten kaçınmamız lazım. Bu bizim tarihsel sorumluluğumuz.”
“Baştan beri çözüm sürecinin yerinin yanlış olduğunu söyledik”
Kılıçdaroğlu, Altaylı’nın “Bir Kürt raporu hazırlanmış CHP’de” ifadesi üzerine de “Daha önce hazırlamıştık. Sonra çözüm süreci, darbe girişimi oldu. Şimdi onun güncellenmesi lazım. Sivil toplum örgütleri, akademik dünya ve vatandaşlarla güncellenmesi lazım. Biz baştan beri çözüm sürecinin yerinin yanlış olduğunu söyledik. Yeri Meclis’ti. ‘Biz teröre karşıyız ama bu şekilde çözemezsiniz’ dedik. Kürt kanaat önderleri, yazarları ile bir araya geldik. Onlara da söyledim. Sorunun çözüm adresi TBMM’dir” diye konuştu.
“Meşru bir devlet, gayrimeşru bir organı muhatap alamaz”
Altaylı’nın “Siz İmralı ile görüşmeye karşı mısınız?” sorusuna da Kılıçdaroğlu, “Meşru bir devlet gayrimeşru bir organı muhatap alamaz. Erdoğan’ın getirdiği sonuç işte o hendekler oldu. Hendekler kazılırken neredeydi bu Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin hükümeti, neredeydi bunlar? Kabahati terör örgütüne bağlıyoruz. İzin veren kim? Onu hiç sormuyoruz. 3.5 milyon Suriyeli gelmiş buraya, onlara kızıyoruz. Yahu onların ne günahı var?” yanıtını verdi.
Soylu’ya ‘pejmürde’ yanıtı
Herşeyi yapabilirler, çünkü ortada hukuk, adalet yok. Bu akşam ikimizi de tutuklayabilirler. Yargıtay Başkanı diyor ki, ‘adalete güven yüzde 38’e indi’. Cumhurbaşkanı Yardımcısı ‘adalete güven kalmadı’ diyor. Bunlar şu anda koltukta olan kişiler. Savcılıktan temiz kağıdı almış, YSK seçime girebilirsin diyor. Sonra bunlara kayyum atanıyor. Anayasa’da o kadar açık ve net hükümler var ki. Anayasa 38. madde ‘suçluluğu sabit oluncaya kadar kimse suçlu olamaz’ diyor. Biz hukuk mücadelesini veriyoruz. Her alanda veriyoruz. Sıradan vatandaş belki bu mücadeleyi veremez ama tarihin bize yüklediği sorumluluğumuz var. Cumhuriyeti demokrasiyle taçlandırmak gibi mücadelemiz var.