Türk Kızılayı Genel Başkanı Kerem Kınık, İdlib’in güney kısımlarında sivillere yapılan saldırılar sonucu Han Şeyhun ve Hama bölgelerindeki yaklaşık 1 milyon kişinin yer değiştirdiğini ve en az yarısının Türkiye sınırlarına yakın yerlere sığındığını söyledi. Kınık, “Aldığımız önemler çerçevesinde kendimizin işlettiği 10 civarında ve desteklediğimiz 30 civarında mülteci kampının kapasitelerini artırıyoruz” dedi.
Kızılay’ın, işlettiği ve desteklediği 11 noktadan Suriye sınırından içeri uluslararası yardımların sevkiyatı ile ilgili ciddi çalışma yaptığını kaydeden Başkan Kınık, şunları söyledi:
“Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi’nin aldığı karar neticesinde hukuki bir zemin oluştuktan sonra Kızılay’ın Suriye içerisine gönderdiği TIR miktarı yaklaşık 43 bin. Büyük bir insani yardım operasyonuydu. Halen bu operasyonlarımız devam etmektedir. Kızılay, uluslararası bütün kuruluşların BM, Kızılay ve Kızılhaç Federasyonu ve sivil toplum kuruluşlarının Suriye içerisine yönelik yapacağı yardımlara geçiş desteği verdi ve vermeye de devam ediyor. İçeride de çok boyutlu olarak özellikle Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı bölgesinde Sağlık Bakanlığımız ile beraber 40 civarında hastane ve sağlık merkezi işletiyoruz. Kızılay’ın bünyesinde bulunan 2 bin 150 civarında sağlık personeli, doktor, hemşire gibi Sağlık Bakanlığı’nın yönettiği bu hastanelerde çalışıyor ve Suriye’nin içerisinde kuzeyindeki insanlara destek veriyor. İşletme kuyularımızdan elde ettiğimiz suları tankerlerle insanlara taşıyoruz. Mobil kliniklerimiz var. Günlük ekmek üretimimiz var. Barınma temelli içeriye gönderdiğimiz Suriye’ye gönderdiğimiz çadır miktarı 100 bini aştı.”
“Saldırılar 3.5 milyon insanı hareketlendirir”
Kızılay Başkanı Kınık, açıklamalarını şöyle sürdürdü:
“Burada tek bir çözüm var, o da diplomatik çözümdür. Behemehal uygulanacak bir ateşkes ve sonrasında bir barış inşası süresidir. Dolayısıyla bunun başka bir alternatifi yoktur. Burada oluşacak yeni çatışma korkuları, katliamlar tamamen Türkiye’yi ve Avrupa’yı vuracak ikinci büyük göç dalgasını oluşturacaktır. Dolayısıyla bunu dünyanın hiçbir ülkesi yönetemez. Yapılması gereken şu anda tansiyonu düşürmek, içeride çatışmaları sonlandırmak, sivilleri korumak ve bu insanlara sürdürülebilir insani destek sağlamaktır. Bu çerçevede uluslararası kuruluşların ve devletlerin insani harcamalar için Türkiye’nin üzerinde kalmış bu yükü paylaşması gerekiyor. Sadece Türkiye içerisinde olanlar için söylemiyorum. Suriye’nin kuzeyindeki insanlar için de şuan dünya, Türkiye’yi yalnız bırakmış durumdadır. Bu bölgeye de dünyanın elini uzatması gerekiyor.”