Diyarbakır Cumhuriyet Fen Lisesi’nde matematik öğretmeni Mehmet Aydın (35), Gazi Yaşargil Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde koronavirüs tedavisi gören babası Mehmet Ali Aydın’a (60) refakatçilik ederken, aynı zamanda öğrencilerini de ihmal etmeyip, soğuk havaya rağmen hastane bahçesindeki banklarda uzaktan eğitim vermeye devam ediyor. Aydın, babasının hayatının bir parçası olduğunu belirterek, “Baba neyse öğrencilerimiz de bizim için öyledir. Onlar da bizim geleceğimiz, ileride yetiştireceğimiz çınarlarımızdır” dedi.
Yenişehir ilçesinde bulunan Cumhuriyet Fen Lisesi’nde matematik öğretmeni olan Mehmet Aydın’ın babası Mehmet Ali Aydın, bir süre önce koronavirüse yakalanmasının ardından Gazi Yaşargil Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde kaldırılarak tedaviye alındı. Bunun üzerine Aydın, hastanenin bahçesinde, babasının yemek, giyim ve benzeri ihtiyaçları için beklemeye başladı. Hastane bahçesinden ihtiyaçlar dışında ayrılmayan Aydın, bu süreçte öğrencilerini de ihmal etmedi. Aydın, yanında getirdiği tabletiyle hastane bahçesindeki banklarda soğuk havaya rağmen öğrencilerine uzaktan eğitim vermeye devam ediyor.
“Baba neyse öğrencilerimiz de bizim için öyledir”
Babası hastaneye yatırıldığından bu yana öğrencilerini ihmal etmemeye çalıştığını ifade eden Aydın, şunları söyledi:
“Ben ne idare kısmıma ne de öğrencilerime duygu sömürüsü yapmadım ve derslerime olabildiğince devam etmeye çalıştım. Telefonumun internetini tablete bağladım ve o şekilde ders verdim. Öğrencilerim de ‘hocam hiç belli olmuyor dışarıda olduğunuz’ diyor. Babam, canımız, hayatımızın bir parçasıdır ama baba neyse öğrencilerimiz de bizim için öyledir. Onlar da bizim geleceğimiz, ileride yetiştireceğimiz çınarlarımızdır. Ben mümkün oldukça sevgiyle yaklaştım. Onların toplumumuz için faydalı bir birey olması için elimizden ne geliyorsa yapmaya çalışıyoruz. Yaptığımız öğretmenlik ‘peygamber mesleği’ yani insan yetiştiriciliğidir. Ben her zaman böyle bakıyorum. Dışarıdan biri bana sen ne iş yapıyorsun dediğinde ben öğretmenim demiyorum. ‘Ben insan yetiştiriyorum’ diyorum. Bundan daha güzeli yoktur. Öğrenciler çok güzel adapte oluyorlar. Kaybettikleri şeye dört elle sarılıyorlar. Onların o azimlerini görünce evde durup ya da rapor almak buna kayıtsız kalmak abes olurdu. Bunlardan dolayı biz de elimizi taşın altına koyalım ve onlar bize yürüyorken bizler de onlara koşalım dedim.”