Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) öğretmenler arasında Hasan Âli Yücel Edebiyat Ödülleri kapsamında “Öğretmenler Arası Kısa Öykü Yarışması” düzenliyor. MEB’in sitesinde yer alan açıklamada “Eserin Anayasa, Milli Eğitim Temel Kanunu ile Türk milli eğitiminin genel amaçlarına uygun, ilgili yasal düzenlemelerde belirtilen ilke, esas ve amaçlara aykırılık teşkil etmeyecek şekilde hazırlanması gerekiyor” ifadeleri yer aldı. BirGün yazarı Ünal Özmen de konu hakkında “MEB mevzuatına ve denetim sürecine göre öznesi insan olan öykü yazılamaz. İçinde insan olmayacağına göre öğretmen çiçekler, dağlar, ağaçlar; yavrusunu pınara su içmeye getirmiş kuşları yazacak. Çamura saplanmış servis aracını itekleyen taşımalı eğitim öğrencilerinin, ne bileyim hangi cemaat evinde tacize/tecavüze uğrayan çocukların hikayesi edebiyatın konusu olamaz! Niye? Çünkü kanun “toplumcu gerçekçi” edebiyatı yasaklıyor” dedi.
İsterseniz bir de jüriye bakalım: Doğan Hızlan adını görmeseydim açıkçası Değerlendirme Kurulunun bir edebiyat jürisi olduğunu anlamayacaktım. Unvanlarından da anlaşılacağı gibi altı kişilik jürinin üçü akademiden. Akademik dergilerin yayın/hakem veya tez danışma kurullarında rastladığımız gibi jüri üyelerinin Prof. Dr. bilmem kim oldukları özellikle belirtilmiş. Edebi yapıtlarda akademik unvan kullanılması ayıplanır. Fakat bu durum, edebiyata değil de mevzuata ve iktidar ideolojisine uygunluk denetimi yapacak bu jüri için geçerli değil.
Jüriye 28 Ekim’de gelecek olan öykülerin 14 Kasım’a kadar okunup derecelendirilmesi gerekiyor. Çünkü sonuç 15 Kasım’da açıklanacak. 83 yaşında 81 öyküyü 17 günde okumak durumundaki Doğan Hızlan’a Allah güç kuvvet versin! Başka ne diyelim…