HDP Eş Genel Lideri Mithat Sancar, “HDP’nin demokrasi güçleriyle oluşturacağı ittifakta tahlil gücü ve tahlilin anahtarı olduğunu yakın vakitte daima birlikte göreceğiz” açıklamasını yaptı.
Sancar, Demokratik Mahallî İdareler Konseyi tarafından Ankara’da düzenlenen Demokratik Mahallî İdareler Konferansı’nda konuştu. Sancar, “Tartışmaların Kürt sorunu etrafında ağırlaştığı bir periyotta bu konferansın manası büyüktür. Bizler demokrasiyi bütün ayakları ve bütün unsurlarıyla yerleştirmek için yola çıkmış bir geleneğin temsilcisi devamı ve yeni bir bileşimiyiz. HDP, Türkiye’de barışı, demokrasiyi, özgürlüğü ve eşitliği bütün bölgelere yerleştirmenin adresidir. Bu uğraş geleneğinin geldiği en yüksek etaptır. Elbette bu son bir nokta değildir. Bizlerden sonra da bu gayret öbür boyutlar kazanarak büyüyecektir. Bizler, sizler bu onurlu mirasın şimdiki emanetçileriyiz. Üzerimize düşen sorumlulukları, halkımıza karşı yükümlülükleri onurlu bir biçimde yerine getirmek için elimizden gelen çabayı sarf ediyoruz, kâfi ki bu geleceğe ışık saçan yolu bizden sonrakilere hakkıyla devredelim.” dedi.
“Halk iradesine saygısızlığın başladığı yerde demokrasi biter”
Gelecek jenerasyonlarla barışı, özgürlüğü ve demokrasiyi birlikte inşa edelim. Demokrasi yalnızca merkezi yönetimde kuvvetler ayrılığı ile yalnızca seçimle gerçekleşebilecek bir idare formu değildir. Elbet seçim ve halk iradesi demokrasinin vazgeçilmez kaidesidir. Bunlar olmazsa öbür mevzuları konuşmanın gereği ve manası kalmaz. Halk iradesine saygısızlığın başladığı yerde demokrasi biter. İşte kayyım rejimi halk iradesini gasp etmenin en yırtıcı tekniği olarak demokrasinin tümüne yönelik bir darbe olarak karşımıza çıktı ve Türkiye’de çöküşün en kıymetli adımı oldu. Türkiye’yi karanlık bir çukura sürükleyen gelişmelerin en kritik yerinde halk iradesini tanımayan, keyfi, tekçi anlayış yatıyor. Şayet bu anlayışı durduramazsak gelecekte de bu türlü olacaktır lakin biz bu gidişatı durdurmaya kararlıyız. Demokrasiyi sağlam bir halde yerleştirebilmek için halk iradesine mutlak hürmet, halkın kontrolü ve halkın iştiraki kuraldır, bütün bunlar da yerelde başlar, ülkenin tümüne yayılır. Bu türlü olursa demokrasi gerçek manasına kavuşur. Mahallî demokrasi olmadan demokrasinin ülke genelinde kurulmasının manası yoktur. Zira lokal demokrasi halkın iradesinin en somut yansıdığı alandır. Lokal demokrasi halkın iştirakinin en direkt olduğu halkın kontrolünün en tesirli olduğu alandır.
“Yerel demokrasinin en güçlü ve kararlı savunucusu HDP’dir”
Tekçiliğe, zorbalığa karşı halkın iradesinin tesirli hayata geçmesi gerekiyor. Şayet erkleri, iktidarı, merkezde toplarsanız keyfilik, yolsuzluk, soygun, talan, yozlaşma kaçınılmazdır. Kuvvetleri devlet içinde birbirinden ayırmak yetmiyor, merkezin yetkilerini yerele devredeceksiniz. Yerele yetki devranını genişlettikçe, lokal idarelerin kaynaklarını teminat altına aldıkça demokrasiyi sağlam bir temele oturtmuş olursunuz. Bunun en güçlü ve kararlı savunucusu da HDP’dir. O nedenle diyoruz ki Türkiye’nin demokratik geleceği mahallî demokrasiden bağımsız düşünülemez.
“100 yıllık kültürel asimilasyonun en ağır uygulaması kayyım rejimidir”
Kayyım rejiminin en az 3 alanda büyük tahribatları var. Birincisi kültürel asimilasyondur. Kayyım halk iradesini gasp ederken kimliğini de talan ediyor. Kültürel asimilasyonun yani 100 yıllık planların en ağır uygulamasını kayyım rejimi oluşturuyor. Kayyım rejimi tıpkı vakitte siyasal asimilasyon formülüdür. Zira Kürt halkını kendi iradesini kullanabilen bir özne olmaktan çıkarmayı ve siyasal hayatına yabancılaştırmayı hedefliyor. Kürt halkının kendi olarak var olma, kendi prensipleri ile siyasal temsiliyet oluşturma imkanlarını ortadan kaldırmak istiyor. Kürt halkını iradesiz, öteki partilere dağıtılmış, etkisiz bir topluluğa dönüştürme operasyonunun en kıymetli aracıdır. Halbuki kayyıma karşı mahallî demokrasiyi savunurken biz Kürt halkının siyasi özne olma hakkını da savunuyoruz. Kürt halkının bu ülkenin geleceğinde kelam sahibi olma hakkını savunuyoruz. O nedenle kayyım rejimine karşı çaba siyasi özne olma hakkına sahip çıkma çabasıdır.
Bir asimilasyon da ahlaki asimilasyondur. Yani yozlaştırma politikalarıdır. Gençlerimizi toplumumuzu, kendi kıymetlerinden koparma uygulamalarının en sinsi halde hayata geçirilmesinin modelidir. Yolsuzluklar, halkın kaynaklarının talanı, gençliğin başta uyuşturucu olmak üzere kendi kişiliğinden ve toplumundan koparılmasının bütün sistemlerini hayata geçirdiler kayyımlar. Kayyım rejimine karşı çaba ahlaki asimilasyon ve yozlaşmaya karşı kıymetlerimizi savunma gayretidir. Mahallî demokrasi kıymetlerimizi unsurlarımızla, unsurlarımızı aydınlık geleceğimiz ile buluşturan bir amaçtır. Lokal demokrasiden asla vazgeçmek kelam konusu olmaz. Lokal demokrasisiz bir barış inşa etmek mümkün olmaz.
“Kendimizi tabanın kontrolüne açık tuttukça büyüyebiliriz”
Tahminen artık kentlerimizde seçilmiş yöneticilerimizi misyondan aldılar ancak sizler burada bulunan belediye eşbaşkanları, seçilmiş belediye meclis üyeleri halkın gerçek temsilcileri olarak yükümlülüklerini yerine getiriyorsunuz. Eksikliklerimizle, birtakım alanlarda yanlışlarımızla bu gayret devam etti ve edecek. Eksikliklerimiz, özeleştiri yapmak, kendimizi sorgulamak ve halkın kontrolüne açık olmakla ortadan kalkar. Bizler asıl kontrol mercii olarak kendimizi partimizi, tüm yönetici organlarımızı sizlerin tabanın kontrolüne açık tuttukça büyüyebiliriz. Önümüzdeki periyotta bunu çok daha tesirli halde yapacağımızdan kuşkumuz yok. Bugüne kadarki eksiklik ve yanlışlıkları da yeniden en geniş demokratik sorgulama, özeleştiri ve kontrol yolları ile gidereceğimizden hiçbir kuşkumuz yok.
“Herkes yarın açıklayacağımız deklarasyonu bekliyor”
Herkes yarın açıklayacağımız deklarasyonu bekliyor. Bu deklarasyonda neler yer alacağına dair ipuçları vermek istemiyorum. Beklesinler yarın Türkiye’nin bütün halklarına duyuracağız. Orada yer alan bir özü tekrar etmekte sakınca yoktur. Biz bu ülkede her kesite özgürlüğü ve demokrasiyi, her inanca eşitliği getirmek için yola çıktık. Bütün halklar özgür ve bütün inançlar eşit olacak ve demokrasi bu ülkede sağlam bir halde kurulacak. Bu olmadan Türkiye’de aydınlığı yakalamak da yeni bir başlangıç yapmak da mümkün değildir. HDP bütün baskılara, bütün oyunlara, kara propagandaya ve ruhsal savaş formüllerine karşın unsurlarından asla vazgeçmedi, çabasından taviz vermedi, bedel ödemekten geri durmadı.
“Özgürlüğe, demokrasiye, eşitliğe ve aydınlığa yakın duruyoruz”
Bugün sizin üzere seçilmiş pahalı dostlarımızın bir kısmı zindanlarda rehine olarak tutuluyor. Gültan Kışanak ve Selçuk Mızraklı şahsında içerideki tüm arkadaşlarımıza, hepiniz ismine en güçlü selam ve sevgilerimizi yolluyoruz. Tekrar 2016 Kasım darbesi ile eş genel liderlerimiz Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş başta olmak üzere birçok yöneticimiz siyasi rehine olarak alındı. Onları da buradan özgürlüğün yakın olduğu inancıyla selamlıyoruz. Özgürlüğe, demokrasiye, eşitliğe ve aydınlığa yakın duruyoruz, eşikteyiz. Bu eşiği geçmenin yolu HDP’nin oluşturduğu pahalar ve prensiplerden geçer. Biz programlarımızı kimseye kayıtsız kuralsız kabul edilmek üzere dayatıyor değiliz. Toplumun bütün bölümleri ile müzakere istiyoruz. Türkiye’de demokrasiye giden yol, müzakere ve diyalog, iştirak ve toplumsal meşruiyetten geçiyor. HDP bunun en tesirli tekliflerini sunuyor. Yarın da temel bildirimiz bu olacak. maksadımız bu, müzakere istiyoruz. Müzakereyi çıkarınca siyaset kalmaz, problemleri silahla, şiddetle, savaş siyasetleri ve güvenlikçi anlayışla değil müzakere diyalog ve en geniş toplumsal mutabakatla çözmek istiyoruz. Türkiye’nin tüm problemlerini çözmeye talibiz. HDP olmadan bu ülkeye demokrasiyi, barışı, eşitliği özgürlüğü getirmek mümkün olmayacaktır. Müzakere kanalları yerleştikçe, diyalog daima hale geldikçe bunu Türkiye’nin bütün halklarına anlatabileceğimizden hiçbir kuşku duymuyoruz.
“HDP’nin demokrasi güçleriyle oluşturacağı ittifakta tahlil gücü ve tahlilin anahtarı olduğunu yakın vakitte daima birlikte göreceğiz”
Yolumuza büyüyerek devam ediyoruz. Tüm engellemelere karşın HDP büyüyor. HDP’nin büyümesi umudun büyümesidir, demokratik gelece inancın büyümesidir. HDP ayazda bir yaz güneşidir. HDP çölde bir vahadır. HDP tayfunda inançlı bir liman, karanlıkta güçlü bir ışıktır. HDP en karamsar periyotlarda halkların en büyük umududur. Bunu önümüzdeki devirde daima birlikte, mahallede, sokakta, kentlerde, meydanlarda, salonlarda anlatmaya devam edeceğiz. Müzakere yolunu genişlettikçe halkların demokratik iradesini, HDP’nin demokrasi güçleriyle oluşturacağı ittifakta tahlil gücü ve tahlilin anahtarı olduğunu yakın vakitte daima birlikte göreceğiz.
“HDP olarak umudunuzu boşa çıkarmayacağız”
Çok acı çekildi, çok bedel ödendi lakin unutmayın boşuna çekilmiyor bu acılar, boşuna ödenmiyor bu bedeller. Biz diyoruz ki Türkiye’nin başta Kürt probleminde demokratik tahlil ve barış olmak üzere bütün sıkıntılarını çözecek takımlara, inanca ve inada sahibiz. O nedenle geleceği birlikte kurmak istiyoruz. Türkiye’ye aydınlık, özgür geleceği birlikte getirmek istiyoruz. Demokrasi diyoruz vilayetle de demokrasi, barış diyoruz vilayetle de barış ve eşitlik diyoruz vilayetle de eşitlik. İnadın ve inancın beşerlerine ve partisine ve buna yüzünü dönmüş ve buna umudunu bağlamış bütün insanlara yürek dolusu sevgi ve selam gönderiyorum. İnancınızı, inadınızı, umudunuzu HDP olarak boşa çıkarmayacağız. Birlikte yürüyeceğiz. Bu yol büyüyor, kervan genişliyor ve kapılar açılıyor.