Gazeteci Fatih Altaylı, Muharrem İnce ile yaptığı görüşmeyi aktardı. Altaylı, İnce'nin “Parti kurmuyorum. Halkla beraber yola çıkıyorum. Bir hareket başlatıyorum” dediğini belirtti.
Habertürk yazarı Fatih Altaylı, dünkü “Talat Atilla haklı mıydı?” yazısının ardından, parti kuracağı iddialarıyla gündemde olan Muharrem İnce'nin kendisini aradığını söyledi. Altaylı'nın aktardığına göre partide “Atatürk düşmanları olduğunu” iddia eden İnce, en büyük kırgınlığının bu olduğunu ifade etti. Ayrıca “parti kuruyor” iddialarını yalanladı ve “Parti kurmuyorum, halk hareketi başlatıyorum” açıklamasını yaptı. Altaylı'nın yazısından ilgili bölüm şöyle:
“Bu sistemde bölücülük mümkün değil”
“Bölmüyor musunuz?” diye sordum hemen.
“Yahu bugünkü sistemde bölmek mümkün değil ki! Ben bir parti kurup gidip bunu Cumhur İttifakı’na mı eklemleyeceğim. Mümkün mü?”
“Muharrem Bey, CHP’de size yapılan haksızlıkların herkes farkında. Cumhurbaşkanı olmaya layık görülen bir partilinin parti yönetiminde yer almaya layık görülmemesi kimsenin dikkatinden kaçmıyor, son Kurultay’da en arkalara oturtulmanız da kabul edilir bir şey değil ama yine de bunlara kızıp parti kurmaya kalkışmanız pek makul bulunmuyor CHP tabanında” diyorum.
“Fatih Bey, elbette kırgınım. Genel Başkan’ın maaşlı danışmanı Kurultay’da Genel Başkan’ın yanında oturtulurken benim gibi Cumhurbaşkanı adayı olmuş bir CHP’linin, 14 yaşından beri bu partiye her kademede hizmet etmiş birinin milletvekili olduğu kent Y harfinde diye en arkaya oturtulması tabii kırdı beni. Ama arkaya oturtulmaya kızıp parti kuracak kadar çocukça bir iş yapacak adam da değilim.”
“En kızdığım husus CHP'de Atatürk düşmanları olması”
“Neye kırıldınız peki?”
“Birçok şey sayarım kırıldığım ama asıl mesele şu. CHP’de Atatürk düşmanları yer bulabiliyorsa ben asıl buna kızarım. AK Parti’de Atatürk düşmanlarına alışkınız ama CHP’de de oldu mu bak işte onu kabul etmem mümkün değil.”
“CHP’de Atatürk düşmanları mı var diyorsunuz?”
“Evet var. Açıkça söylüyorum. Beni asıl öfkelendiren bu zaten.”
“Bu nedenle mi yeni bir parti kuruyorsunuz?”
“Fatih Bey, bakın az önce lafım yarım kaldı. Bu sistemde bir bölen olmak mümkün değil. Yüzde 51 lazım. Ben gidip AK Parti’ye, Cumhur İttifakı’na katılmayacağıma göre demek ki bir şeyi bölmüyorum. Zaten akıl var, izan var. De ki ben gittim Cumhur İttifakı’na. Yahu 1 tek taraftarımı, bir tek kişiyi oraya götürebilir miyim? Ben AK Parti karşıtı olarak bir anlam ifade ediyorum. AK Parti’ye bir kişi bile götüremem ki.”
“Asıl Erdoğan tedirgin olsun”
“Ama AK Parti’ye yakın medya ve kalemler çok destekliyor sizi.”
“Vallahi o onların hatası. Bence tedirgin olmaları lazım. Çünkü ben Tayyip Erdoğan’ın oyundan da alacağım belki de. Belki onların da umudu olacağım. Asıl onlar tedirgin olmalı.”
“Yani bir parti kuruyorsunuz!”
“Bakın ben parti kuruyorum falan demedim hiç. Anket şirketlerinin patronları arıyor. Yüzde 9 şimdiden var diyorlar. Dün arayan biri yüzde 12 olduğumu söylüyor. Bakın bunların hiçbir önemi yok. Ya yüzde 50 artı 1 olacaksın ya da olmayacaksın. Artık bu iş futbol maçı değil, basketbol maçı. Beraberlik yok. Bir taraftan biri kazanacak. Bu sistemde bölücülük mümkün değil.”
“Yani parti kurmuyor musunuz, kuruyor musunuz?” diye ısrar ediyorum.
“Macron gibi sivil hareket başlatıyorum”
“Ben bir parti kurmuyorum. Ben yola çıkıyorum. Yüzde 31’le bıraktım. Şimdi onu yüzde 51’e çıkarmak için yola çıkıyorum.”
“Nereye, yeni bir partiye doğru mu bu yol?”
“Bu yol Diyarbakır’da karpuz tarlasına gidiyor. Diyarbakır’da kardeşlerimle karpuz toplayacağım, Sümbül Deresi’nde işçilerle olacağım, Rize’de çay toplayacağım. Yollara çıkıyorum, halka emanet edeceğim kendimi. Parti kurmuyorum. Halkla beraber yola çıkıyorum. Harekete geçiyorum. Bir hareket başlatıyorum. Halkla beraber. ”
“Anladığım kadarı ile Fransa’da Macron örneği gibi. Partisiz bir liderlik…”
“Evet. Niye olmasın. Macron gibi de diyebiliriz. Bu hareket yarın bir partiye dönüşür mü, yoksa partiler o hareketin arkasına mı takılır bilmem. Ben yola çıkıyorum. Ben yüzde 9, yüzde 10, yüzde 12 ya da yüzde 49 için çıkmıyorum yola. Yüzde 51 için çıkıyorum.”