Eğitim ve istihdam ülkemizin başlıca problemleri arasında yer almaya devam ediyor. Son hazırlanan rapora göre, Türkiye’de ne eğitimde ne de istihdamda olan genç sayısı 1,3 milyona ulaşmış durumda.
Bahçeşehir Üniversitesi tarafından hazırlanan rapor 15-19 yaş aralığındaki gençlerin 2012-2017 yılları arasındaki eğitim ve istihdam durumunu mercek altına aldı.
Yüzde 11,9 olan OECD ortalamasına karşılık Türkiye’de 2017 yılında genç işsizliği yüzde 20,6 idi.
Buna göre, Türkiye’de 2017 yılı itibariyle 7 genç erkekten biri ve 4 genç kadından biri ne istihdamda ne de eğitimde.
Bunların yaklaşık 720 bini ilköğretim mezunuyken, 560 bini ise lise mezunu olarak eğitimden uzaklaşmış.
Dünya ve Türkiye ekonomisinde aşağı yönlü bir kırılmanın yaşandığı 2017 yılında yarım milyon kadar genç, daha önce çalışmasına rağmen iş gücünden çıkmış. Dershane veya bir kursa devam eden ise yaklaşık 385.000 genç var.
Ekonomist Cüneyt Akman’a göre, ne istihdam ne eğitimde olan gençlere dair bu rakamlar üzerinde ekonomik krizin etkisi çok net gözüküyor.
“Genç işsizliği açısından bakarsak bölgeler-arası farklar da çok korkunç. Doğuda her iki gençten biri işsiz ve bunun sosyal, siyasal ve ekonomik sonuçları var. Bu, ülkenin geleceğini bozan bir şey. İşsizlik yapısal bir hale geliyor, çünkü gençler istihdamdan ve eğitimden kopuyorlar, bir daha da geri dönmüyorlar,” diye açıklıyor Dr. Akman.
Raporu hazırlayan Doç. Dr. Gökçe Uysal’a göre, ne istihdamda ne de eğitimde olan erkeklerin çoğu, beceri setlerinin iş ortamına uygun düşmediğini düşünüyor veya iş bulma ümidini yitirmiş. Kadınlar ise, çocuk bakım sorumluluklarının ve kreş hizmetlerinin maliyetinin yüksek olmasının etkisiyle iş aramıyor.
Kadınlar iş gücüne yeterince katıl(a)mıyor.
Bahçeşehir Üniversitesi Ekonomik ve Toplumsal Araştırmalar Merkezi (BETAM) raporuna göre; “ev işleriyle meşgul olmak veya ailedeki çocuklara veya bakıma muhtaç yetişkinlere bakmak” sebepleriyle iş aramadıklarını belirten genç kadınların oranı yüzde 58,2. Yani, hem eğitim sistemi içerisinde olmayan, hem de iş gücüne katılmayan her 10 kadından yaklaşık 6’sı ev işleri veya ailevi sorumluluklar nedeniyle iş gücü piyasasında yer almıyorlar.
Dünya Ekonomik Forumu’nun (WEF) açıkladığı son rakamlara göre Türkiye 149 ülke arasında kadınların iş gücüne katılım oranı açısından 130. sırada olup, OECD ortalaması olan yüzde 63’e karşılık kadınların sadece yüzde 32’lik bir kısmı iş gücü piyasasında yer alıyor.
Uzmanlar, ne eğitimde ne de istihdamda yer alan kadınların toplumsal cinsiyet açısından sorumluluk paylaşımına dair bu durumunun kamu politikalarıyla üzerine gidilmesi gerektiğini vurguluyorlar.
Uysal, araştırmanın yapıldığı dönemden günümüze geçen süreçte Türkiye’de yaşanan resesyonun da bu verilere eklemlendiğine dikkat çekiyor.
Zira, 2018’in son çeyreğinde resesyona girdiği kaydedilen ekonomi, 2019 yılının birinci çeyreğinde bir önceki yılın aynı çeyreğine oranla yüzde 2,6 daralma yaşadı.
“Dolayısıyla önümüzdeki dönemde işsizlik oranları hızlı artacak. Gençlerin kıdemi düşük olduğu için ve kıdem tazminatı işverene yüklü miktarda maliyet getirdiği için bu tür dönemlerde ilk başta gençler işten çıkarılıyor,” diyor Uysal.