Antalya’da Akdeniz Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Kısmı 1. Sınıf öğrencisi Mehmet Sami Tuğrul’un (18) kaldığı Antalya İlim ve Kültür Derneği’ne ilişkin bir tarikat yurdunda başı kesilerek öldürülmesiyle ilgili yeni bilgiler ortaya çıktı. Buna nazaran, cinayeti işleyen aşçı İhsan Güney’in (38) “mala ziyan verme” hatasından sabıkası bulunduğu öğrenildi. Olayın meydana geldiği tarikat yurdunun ise “kaçak” olduğu bildirildi. Gençlik ve Spor Bakanlığı yetkilileri, kaçak olduğu için bu yerin İçişleri Bakanlığı tarafından denetlenmesi gerektiğini kaydetti. Antalya Valiliği ise yurdun bu vakte kadar neden kapatılmadığı sorusuna cevap vermedi.
Antalya’nın Kepez ilçesinde bulunan bir tarikat yurdunda, aşçı olarak çalışan İhsan Güney’in, birebir yurtta kalan üniversite öğrencisi Mehmet Sami Tuğrul’u 7 Aralık’ta başını keserek öldürmesi toplumda infial yarattı. Cinayet sırasında “Deccal’i vurdum” diyen Güney gözaltına alınırken, olayın çabucak akabinde yayın yasağı kararı verilmesi tartışma yarattı. 38 yaşındaki zanlı Güney’in “mala ziyan verme” kabahatinden sabıka kaydı bulunduğu öğrenildi.
Antalya Valiliği ise yaptığı açıklamada cinayetin yaşandığı yerin tarikat yurdu olduğu gerçeğine yer vermedi, cinayet zanlısının ruhsal rahatsızlığı bulunmasını öne çıkardı.
Öğrenci yurdu kaçak
DW Türkçe, cinayetin meydana geldiği öğrenci yurdunu araştırdı. Buna nazaran, öğrenci yurdunun kaçak olarak faaliyet yürüttüğü öğrenildi. Bu yurdun, Nakşibendi Tarikatı’nın Erenköy Cemaati koluna ve Aziz Mahmut Hüdayi Vakfı’yla bağlı olduğu argüman edildi. Vakıf yetkilileri bu bahse ait soruya net cevap vermekten kaçındı.
Bu yeri işleten Antalya İlim ve Kültür Derneği’nin maksatları ortasında ise “Milli, manevi ve ahlaki vasıflı gençlik yetiştirmek” ibaresi dikkat çekti. Derneğin tüzüğünde bu mevzuda yapılacak faaliyetler olarak “yurt, pansiyon ve misafirhane işletmek” sıralandı.
Kaçak yurt neden denetlenmedi?
Pekala, bu kaçak yurt bugüne kadar neden denetlenmedi, bu mevzuda kim sorumlu?
DW Türkçe’nin ulaştığı Gençlik ve Spor Bakanlığı yetkilileri, bu yerin ruhsatlı bir yurt olmadığına dikkat çekerken, bakanlığın lakin kendisine kayıtlı yerleri denetleme yetkisi olduğunu savundu. Kaçak yurdun bir derneğe bağlı olduğuna işaret eden yetkililer, derneklerin kontrol yetkisinin ise İçişleri Bakanlığı’nda olduğunu kaydetti. Antalya Valiliği ise bu kayıt dışı yurdun neden denetlenmediği sorusuna karşılık vermedi.
Özel Öğrenci Barınma Hizmetleri Yönetmeliği’nde “ruhsat alınmadan öğrenci barınma hizmeti veren yerlerin valiliklerce kapatılacağı” belirtiliyordu.
CHP’li Arı: Bölgede kontrolsüz çok yurt var
Mevzuya ait CHP Antalya Milletvekili Cavit Arı, kaçak yurdun Akdeniz Üniversitesi’ne yakın bir noktada olduğuna dikkat çekerek, “Bölgede çok sayıda denetimsiz, kontrolsüz yurt var. Hiçbir kurum onları denetlemiyor” dedi. Arı, bu yurtların İçişleri Bakanlığı tarafından denetlenmesi gerektiğini de vurguladı.
Tarikat ve cemaat yurtları kontrolsüz
Antalya’daki cinayetin bir tarikat yurdunda işlenmesi, gözleri bir kere Türkiye’deki tarikatlara ilişkin, birçok kaçak yurtlara çevirdi. Bu yurtlarda geçmişte de birçok olay yaşanmıştı.
Aladağ’da Süleymancılara ilişkin bir yurtta meydana gelen yangında 11 öğrenci ömrünü yitirmişti. Karaman’da Ensar Vakfı ve KAİMDER’e ilişkin konutlarda kalan 45 çocuk cinsel istismara uğramıştı. Konya’nın Taşkent ilçesinde 2008’de ruhsatsız Kız Kuran Kursu yurdunda yaşanan gelen patlamada 17 öğrenci ölmüştü.
Bu olaylara karşın Türkiye’deki tarikatlara ilişkin yurtların denetlenmemesi ise tenkit konusu oldu. Gençlik ve Spor Bakanlığı’na bağlı 2 bin 70 özel yurt bulunuyor. Ulusal Eğitim Bakanlığı’nın datalarına nazaran ise dernek ve vakıflara ilişkin toplam 3 bin 310 yurt var. Lakin merdiven altı olarak isimlendirilen kayıt dışı yurtların bu sayının çok daha üstünde olduğu kestirim ediliyor. Bu yurtların kıymetli bir kısmının ise tarikat ve cemaatlere ilişkin olduğu sav ediliyor.
“Kaçak yurtlar denetlenmeli”
Çağdaş Ömrü Destekleme Derneği (ÇYDD) Genel Lider Yardımcısı, Avukat Sedat Durna, Antalya’daki yurdun kaçak olması nedeniyle valiliğe, “Yurt hakikaten kaçak mıydı, yurda ruhsat verdiniz mi, yurdu denetlediniz mi?” diye sordu. Yurtların çok önemli bir mevzuata tabi olduğunu belirten Durna, ÇYDD’nin yaptığı 36 yurdu devletin daha düzgün işleteceği gerekçesiyle devrettiklerini anlattı. Türkiye’de birçok yerde tarikat ve cemaatlerin yurt işlettiğini belirten Durna, “Türkiye artık bu yükü kaldıramaz. Lütfen yetkililer, yasanın verdiği sorumluluğu yerine getirsin. Bu yurtlar denetlensin. Merdiven altı yurt olmaz, kaçak yurt olmaz. Bunun hesabı sorulmalı. Yetkililer kesinlikle misyonunu yerine getirmeli” diye konuştu.
Alican Uludağ
©Deutsche Welle Türkçe