9 yaşındaki Oğuz Arda Sel, Çorlu'daki tren faciasında yaşamını yitirmeseydi bugün karne alan 18 milyon öğrenciden biri olacaktı. Oğlu için adalet isteyen Mısra Sel, kazada ölen çocukların fotoğraflarını paylaşarak bir kez daha ihmali olan sorumlulara seslendi: “Hadi git şimdi çocuğunun karnesine bak. Tebrik et. Hediyeler al. Tatil planları yap. Bunları yaparken çocuğunun mutluluğunda Oğuz Arda’yı gör, Bihter’i, Sena’yı, Mavi’yi, Ömer’i gör. İhmallerin yüzüne böyle çarpsın. Sağlayamadığın adalet ile böyle yüzleş”
Ne olmuştu?
Uzunköprü-İstanbul seferini yapan yolcu treninin 8 Temmuz 2018'de Çorlu yakınlarında vagonlarından bazılarının devrilmesi sonucu 25 kişi yaşamını yitirmiş, 340 kişi yaralanmıştı. Kazada hayatını kaybeden 7 çocuktan biri de Mısra Sel'in 9 yaşındaki oğlu Oğuz Arda Sel'di.
Dava süreci: 4 kişinin 15’er yıla kadar hapsi isteniyor
Olaya ilişkin hazırlanan iddianamede kazanın meydana gelmesinde asıl kusurlu bulunan;
-
TCDD 1’inci Bölge Müdürlüğü Halkalı 14’üncü Demiryolu Bakım Müdürlüğü’nde Demiryolu Bakım Müdürü olarak görev yapan Turgut Kurt,
-
Çerkezköy Yol Bakım Şefliği’nde Yol Bakım ve Onarım Şefi olan Özkan Polat,
-
Yol Bakım Şefliği’nde Hat Bakım ve Onarım Memuru olarak görevli Celaleddin Çabuk ile
-
TCDD bünyesinde çalışan ve mayıs ayındaki yıllık umumi muayene raporunda imzası bulunan Köprüler Şefi Çetin Yıldırım hakkında ‘taksirli ölüme ve yaralanmaya neden olmak suçundan 2’şer yıldan 15’er yıla kadar hapis cezası isteniyor.
Oğuz Arda Sel'in dedesi 4'üncü duruşma sonrası isyan etmişti: 'Cumhurbaşkanım torununu kucağına alıp seviyorsun, benim torunum iki parçaydı'
11 Aralık 2019'da kazaya ilişkin yargılanan 4 sanığın duruşması görülmüş, savcılık sanıkların tutuklanmaları isteminin reddini talep etmişti. Dava Nisan 2020'ye ertelenmişti.
Oğuz Arda Sel'in dedesi mahkeme çıkışında şunları söylemişti:
“9 yaşındaki bir çocuğun ikiye bölünmüş halini görsünler ondan sonra karar versinler. Biz yaşamıyoruz. Nerde adalet? Orta sahadan top çevirdiler. Taa İstanbul'dan geliyoruz aynı şeyler tekrarlandı. Hadi güle güle. Diyoruz ki bilirkişiler bilen kişiler olsun. Bilirkişiler kimin elinde? Rektörün elinde. Rektör kimin elinde? Siyasilerin. Bilirkişilere ne oldu? Kimse bu davaya bakmak istemiyor. Bu neyin davası ya? 25 kişi öldü bu neyin davası. Bu ülkede adalet mekanizması işlemiyor. İnsanlar adalet diyor, insanlar ölüyor. Kimse bakmıyor, herkes önüne bakıyor işine bakıyor. Türk halkının itibarı ne olacak beyler, insanlar ölüyor. Cumhurbaşkanım torununu kucağına alıp seviyorsun. Benim torunum iki parçaydı, çuval gibi diktiler! Beni alın zindana atın. Çekin şu pis ellerinizi adaletin üstünden”.
Davadaki bilirkişilerin daha önce TCDD'ye danışmanlık hizmeti verdikleri ortaya çıkmıştı