Avrupa’dan çöp ithalatıyla gündeme gelen Türkiye’de ormanlarda yapılan katık atık tesislerinin sayısı hızla artıyor. Resmi verilere göre 2012-2019 arasında ormanlarda 129 tesisin yapımına izin çıktı.
Söz konusu tesislerin orman alanlarında yapımı hızla artarken, doğanın tahrip edilmesi ile ilgili şikayetler gündemde.
Son dönemde Düzce, Zonguldak, Giresun ve Bodrum’da da ormanlık alanda yapılan veya yapılması planlanan katı atık bertaraf tesisleri tepkiye yol açmıştı.
Düzce’de geçen yıl katı atık süzüntü sularının Melen çayına karıştığına ilişkin iddialar gündeme gelmişti. Zonguldak’ın Alaplı ilçesinde ise katı atık tesisi yapımı amacı ile il genel meclisinden geçen imar planı değişikliği kararına tepkiler sürüyor. Planlanan tesisin, tarım ve orman alanlarına yakınlığı nedeniyle halk sağlığını tehdit ettiği belirtiliyor.
Peki bu tesisler için neden ormanlar tercih ediliyor?
Çevre Mühendisleri Odası Genel Başkanı Ahmet Kahraman’a göre, bu durum ormanların savunmasız olmasından kaynaklanıyor. Kahraman, “Kamu yararı gözetmeyen yönetimlerde orman alanında faaliyet için ruhsat almanın kolaylığı şaşırtıcı değil. Bu uğurda gitgide yeni yollar açılırken, kamu malı olan ormanların sermayenin insafsızlığına bırakılması talana zemin hazırlıyor” diyor.
Kahraman, söz konusu tesislerle ilgili yerel halkın tepkisini de haklı görüyor. Bu tür tesislerin kurulum aşamasında yer ve yöntem seçiminin çevresel açıdan en kritik aşama olduğunu söyleyen Kahraman’a göre, eğer halkın tepkisi değerlendirilmiyorsa o projenin kamu yararına olduğu söylenemez.
Katı atığın zaten kendisinin bir çevre sorunu olduğunu söyleyen Kahraman, katı atık bertaraf tesislerinin buna ilave olarak yeni problemler getirdiğine dikkat çekiyor.
‘Olumsuz etki riskleri vardır’
Kahraman, “Bu tesisler, her şeyden önce kamu adına ve yararına yapılmadığında bir endüstriyel faaliyet kimliğini taşır. Yer altı sularının kirlenmesi, orman alanlarının tahrip olması, toprağın kirlenmesi, atmosferin kirlenmesi, halk sağlığı üzerindeki olumsuz etkileri gibi bilindik riskleri vardır” diyor.
Kahraman, Türkiye’de kuraklık konuşulurken orman alanlarının bu şekilde tahrip edilmesinin endişe verici olduğunu vurguluyor.
Farklı alanlar için orman alanlarına verilen izin 738 bin hektarı buldu
İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Doğanay Tolunay da Türkiye’de enerji, madencilik yatırımları, otoyol ve köprüler, tren yolları, kampüsler, sağlık tesisleri, cezaevleri, hayvan barınakları, mezarlıklar gibi farklı amaçlar için orman alanlarından verilen izinlerin toplamının 738 bin hektarı bulduğunu belirtiyor.
Prof. Dr. Tolunay, katı atık depolama izinlerinin hektar olarak küçük bir alan gibi gözükse de yüksek riskleri olduğuna dikkat çekiyor. Bunlardan biri de orman yangınları.
Üç yılda 132 yangın çıktı
Bodrum, Marmaris, Urfa ve Manisa’da katı atık depolama alanlarından sıçrayan kıvılcımlarla hemen çevresindeki ormanlarda yangınlar çıktığını anımsatan Tolunay, “Bu nasıl oluyor? Daha çok araç giriş çıkışı oluyor tesislere. Bunların egzozlarından çıkan bir kıvılcım çıkabiliyor. Çöplerin depolanması sırasında içlerinde organik atıklar fazla ise bunlar oksijensiz ortamda ayrışırken ısınabiliyorlar ve kızışma adını verdiğimiz olay sonucunda da yangınlar çıkabiliyor. Yine çok miktarda metan gazı çıkışı söz konusu olabiliyor, bu da çok yanıcı ve patlayıcı bir gaz. Bu nedenle orman içinde başta orman yangını açısından çok büyük tehdit oluşturuyor” diye konuşuyor.
Katı atık depolama tesislerinin diğer bir olumsuz etkisi de ormanların parçalanmasına neden olması.
İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi Öğretim Üyesi Tolunay, ormanın ortasında kurulan tesisler için ayrıca kamyon giriş çıkışını sağlayan yollar ve elektrik gibi alt yapı hizmetlerinin yapıldığını söylüyor. Bunların da ormanların parçalanmasına yol açtığını vurguluyor. Tolunay, “Diğer tüm orman içinde yapılan tesisler gibi katı atık depolama tesisleri de ormanın çok daha küçük parçalara ayrılmasına neden oluyor. Başta biyolojik çeşitlilik ve yaban hayatı üzerinde olumsuz etkilere sahip. Çünkü bu tesislerin yapıldığı yerdeki canlılar, hayvanlar başka yerlere gidebiliyor. Ama bitki örtüsünü kaldırdığınız için buradaki varsa endemik türler, tehdit altındaki türler zarar görebiliyor” diyor.