Yapılan çalışmalara göre, sahil kumunda, deniz ürünlerinde, sofra tuzunda, karton bardaklarda, biberonda ve son olarak plasentada dahi bulunan, boyutları milimetrenin binde birine kadar küçülebilen mikroplastiklerin ambalajlı gıdalarda da bulunduğu ortaya çıktı.
Gıda ve nefes yoluyla vücuda giriyor.
Mikroplastiklerin marketteki ambalajlardan evdeki halıya kadar çok çeşitli yollarla vücuda alınabildiğini belirten Doç. Dr. Gündoğdu, şöyle konuştu:
* Marketlerde et ve diğer açık gıda reyonlarında kullanılan plastik kapaklı paketlerde de binlerce mikroplastiğin bulunduğu ve bu plastiklerin de içine konulan sıvı ya da yoğurt, peynir gibi benzeri gıdalara yapıştığını araştırmalar ortaya koymuş.
* Hatta evde kullandığımız eşyaların büyük çoğunluğu artık plastikten yapılıyor. Halılar buna bir örnek. Eğer ki evde çocuk varsa çok hareketli bir ortam söz konusuysa bu halıda bulunan mikroplastikler, koparak iç ortam havasına bulaşıp, oradan nefes yoluyla ya da yemek yerken tabağımızın üzerine konarak, vücudumuza girebiliyor.
* Eğer ki boyutları 5 mikrometreden küçükse bunlar bizim bağırsaklarımızdan dolaşım sistemimize karışıp gidebildiği son noktaya kadar gidebiliyor. Hamilelerde de bu plastikler plasentaya kadar ulaşabiliyor.
* Çünkü buradaki bariyerler bu boyuttaki mikroplastiklerin engellenmesinde yeterli olmuyor. İlerleyen dönemde zeka geriliği, otizm, hiperaktivite, disleksi gibi hastalıklara neden olabileceğine dair çeşitli raporlar söz konusu. Büyüme ve hormonal bozukluğa da neden olabiliyor.”