Erzurum’da düzenlenen ‘Erzurum İli Arazi İdaresi ve Arazi Kullanımı Planlaması Çalıştayı‘nda konuşan İstanbul Okan Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nihat Enver Ülger, arazi idaresinin ehemmiyetini cağ kebabı örneğiyle anlattı. Ülger, “Sağlıklı bir hayvan, sağlıklı bir ortam, sağlıklı bir beslenme ortamı yaratamazsak, cağ kebabı bozulan, istemediğimiz, yeterli bir usta olsa bile tadını alamadığımız bir şeye dönüşebilir. Bu da bir arazi idaresine ne kadar muhtaçlık duyduğumuzu gösteriyor” dedi.
Etraf, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, Tarım ve Orman Bakanlığı, Erzurum Valiliği ve Erzurum Büyükşehir Belediyesi’nin işbirliğinde düzenlenen, ‘Erzurum İli Arazi İdaresi ve Arazi Kullanım Planlaması Çalıştayı’ İbrahim Erkal Dadaş Kültür ve Sanat Merkezi’nde bugün başladı. İki gün sürecek çalıştayın açılış oturumunda konuşan İstanbul Okan Üniversitesi Mühendislik ve Tabiat Bilimleri Fakültesi Geomatik Mühendisliği Kısmı Kısım Lideri Prof. Dr. Nihat Enver Ülger, arazi idaresinin kıymetini anlattı.
Çok ağır bir periyottan geçildiğini beliren Prof. Dr. Nihat Enver Ülger, “Nefes almakta dahi zorlandığımız, Covid-19 salgınıyla karşı karşıya olduğumuzu hepimiz biliyor, bu devrin üstesinden gelmek için büyük özverili çalışmalardan ötürü umutluyuz. Covid-19 salgını insanoğlunun karşılaştığı ne birinci ne de son salgın olacak. Artık dünyada ne olursa olsun bundan kaçamıyoruz. Gayem burada faklı bir pencere açmak. İnsan hem tüketen, hem üreten, hem yıkan, hem yapan bir varlık. Hala dönüştürebiliyor ve var edebiliyorsa umut var demektir. İnsanın yaşattığı zararın tekrar insan eliyle onarılmasını sağlayabilecek teknolojik ve farklı süreçlerin de eşiğindeyiz” diye konuştu.
Arazi edinme isteği, yanlış arazi kullanım kararlarının dünyanın karşılaştığı en büyük sıkıntılardan birkaçını oluşturduğunu tabir eden Ülger, şunları söyledi:
“Dünyanın karşılaştığı en büyük meselelerden birkaçı olarak karşımıza çıkan ‘arazi edinme isteği’, ‘yanlış arazi kullanım kararları’; kentlerin denetim edilemeyecek bir süratte büyümesine, tarım yerlerinin tarım dışı faaliyetler yanlış bir anlayışla açılmasına neden olmuştur. Bu durum; uygun, zarurî arazi talebini karşılama ve sürdürülebilir etraf prensiplerinden uzak arazi siyasetleri sonucunda ortaya çıkmıştır. Ortaya çıkan sıkıntıların çözülmesine yönelik, arazi üzerinde mevcut tertibin tespit edilmesi ve bu tertip üzerinde yapılacak yeni düzenleyici faaliyetlerin organize edilmesine, arazi idaresinin alt başlıkları olarak bakabiliriz. Arazi idaresi, yeni bir disiplin değildir. Arazi üzerindeki hakların korunmasına, bu haklardan elde edilen zenginliklerden kamusal harcamalar için alınan vergileri belirleme gayeli çıkılan yolda ortaya çıkan kadastro ve arazi kaydı bahislerinin evrilmesinden ortaya çıkmıştır. Arazi idaresi; günümüzün ve geleceğin en kıymetli gündem başlıklarını oluşturan arazi kullanımı, arazi değerleme, arazi mülkiyeti/araziye bağlı haklara erişim ve arazi geliştirme bahislerini kapsamaktadır.”
“Cağ kebabından tat alamayabiliriz”
“İnsan muhtaçlıklarını gidermek, yaşamak için elbette doğayı değiştirecektir. Lakin, insanın tabiata verdiği tahribat birebir tarafta eşit bir reaksiyon doğuracaktır. Asıl problem bu döngüyü nasıl yöneteceğimizi bilmektir” diyen Ülger, “Her bölgenin kendine has doğal özellikleri o bölgenin yöresel tanınırlığına taraf verir. Erzurum cağ kebabı, bunlardan biri olup, tüm dünyaya ve ülkeye ismini duyurmuştur. Düzgün bir cağ kebabı yemek için neye gereksinimimiz var pekala? Uygun bir restoran mı? Yoksa eti lezzetli bir hayvan mı? Yoksa hayvanın yeterli beslenmesi için otlak/mera, pak bir hava, su ve bakım mı? Yoksa âlâ bir usta mı? Görüyoruz ki, hepsi birbirine bağlı ve gerekli olandır. Ve bunlar, arazi kullanımı ile direkt ilgilidir. O halde bunu sağlamanın yolu gerçek bir arazi kullanımı ve onun sonucu düzgün bir arazi idaresi ve idaresinden geçmektedir. Bu da bizi bir arazi idaresine ne kadar muhtaçlık olduğu gerçeğine götürür. Sağlıklı bir hayvan, sağlıklı bir ortam, sağlıklı bir beslenme ortamı yaratamazsak, cağ kebabı bozulan, istemediğimiz, uygun bir usta olsa bile tadını alamadığımız bir şeye dönüşebilir. O halde bunu sağlamanın yolu hakikat bir arazi kullanımı ve onun sonucu düzgün bir arazi idaresi ve idaresinden geçmektedir. Bu da bizi bir arazi idaresine ne kadar gereksinim olduğu gerçeğine götürür” diye konuştu.
Arazi envanter çalışması yaptık
Arazi varlığının korunmasının değerine dikkat çeken Erzurum Büyükşehir Belediye Lideri Mehmet Sekmen, “Günümüzde kentleşme alanında merkez de yapılan çalışmanın kırsalda da muvaffakiyete ulaşması arazi varlıklarının rasyonel bir halde faal kullanımıyla hakikat orantılıdır. Kent merkezinde olduğu üzere kırsalda da kalkınmanın başarılı hale gelmesi, bölgesel eşitsizliklerin ortadan kaldırılması ve kentsel standartların yükseltilmesi için, bütünlükçü bir idare anlayışı ile başlattığımız projelerimizle stratejik hedef ve amaçlarımızı bir bir hayata geçirdik. İşte bu süreçte; arazi varlıklarımızı muhafaza noktasında 6360 sayılı yasa ile vilayet hududu idari hudut olarak belirlenmiş ve belediyemizin yönetimsel sorumluluğuna emanet edilmiş olan Erzurum vilayetimizin tamamının sahip olduğu pahaları ve potansiyelleri ortaya koyan bir ‘arazi envanter’ çalışması gerçekleştirdik. Elde ettiğimiz datalar ışığında arazi kullanım planımızda yalnızca stratejik maksat ve sektörel amaçlarla yetinmeyip bizleri bu gayelere ulaştıracak projelerimizi de gerçekleştirmek için ağır gayret içerisindeyiz” diye konuştu.
Etraf, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Bakan Yardımcısı Mücahit Demirtaş ise arazi ve toprak idaresinin sürdürülebilir şehirciliğin besin temini ve ömür için değerli olduğunu söyledi. Arazi formülünün bilhassa içinde bulunduğumuz devrin en kıymetli gündemi olduğunu söz eden Demirtaş, Günümüz dünyasının nüfus artış suratı ve iklim değişikliği, dünyamız doğal kaynakların büyük risk altında olduğunu bir defa daha hatırlatıyor. Başta su kaynaklarının idaresi ve besin güvenliğinin sağlanmasında ağırlaşıyor. Birleşmiş Milletler, etraf ve insan odaklı siyasetleri öncelemiş sürdürülebilir kalkınma amaçlarına ulaşılması için çalışma başlatılmıştır. Global çaplı, eş vakitli, tıpkı vakitte ülke bazlı mahallî ve bölgesel bazlı siyasetlerin geliştirilmesi hedeflenmektedir. Biz de çalışmaların değerli bir modülü olarak, doğal çevreyi muhafaza ve kalkınma istikrarını sağlayacak adımları titizlikle atıyoruz” dedi.
Açılış konuşmalarından sonra çalıştay, iştirakçi akademisyenlerin sunduğu bildirilerle devam etti. Çalıştay, 7 Aralık Salı günü sona erecek.
