Sabah muharriri Okan Müderrisoğlu, Afganistan’da yaşananları değerlendirdiği yazısında “Özgürlük ve bağımsızlığın, demokrasinin ve Atatürk’ün temellerini attığı cumhuriyetin değerini bilelim” tabirini kullandı.
Sabah gazetesi yazarı Okan Müderrisoğlu, ‘Afganistan realitesi ve alınacak dersler’ başlığıyla yayımlanan yazısında sözlerine “Artık yeni bir dünya tertibinin doğum sancılarını yaşıyoruz. Bu dünyanın stratejik istikrarı Doğu Akdeniz – Orta Asya – Uzakdoğu ekseninde kurulacak. Bu coğrafyalarda kelamı ve yükü olmayan ülkeler, global ligde bir alt kümede kalacak” diye başladı.
“Yani, Türkiye’nin milenyumdaki konumlanması, içe kapanmasına, siyasetin kısır döngüsünde vakit kaybetmesine asla tahammülü olmadığına işaret ediyor” sözünü kullanan Müderrisoğlu, şöyle devam etti:
“Gelelim, Taliban realitesi üzerinden dünyanın gözü önünde yaşananlara, emperyalizmle iş birliği yapanların akıbetine ve Türkiye’nin eşsiz kazanımlarına…
Özgürlük ve bağımsızlığın, demokrasinin ve Atatürk’ün temellerini attığı cumhuriyetin değerini bilelim.
Unutmayalım! Emperyalizm yalnızca vaadeder, kullanır, karıştırır, işi bitince ortada bırakır, çeker masraf.
Zayıflarsan özgür olamaz, gerçek manada bağımsız kalamazsın. Türkiye, bu coğrafyada güçlü olmak, birlik ve beraberliğini korumak zorundadır.”
‘Taliban’ın varlığını görerek, ulusal çıkarlar doğrultusunda diyalog kurmakla, Taliban’ı kabul etmek, yani içselleştirmek ortasında dağlar kadar fark var’
Müderrisoğlu’nun yazısının devamı şu formda:
“Görünür gelecekte… Taliban profili ve İslam’ı yorumlayış biçimi, emin olun Türkiye’nin kıymetini ve kıymetini çok daha artıracaktır. Taliban’ın varlığını görerek, ulusal çıkarlar doğrultusunda diyalog kurmakla, Taliban’ı kabul etmek, yani içselleştirmek ortasında dağlar kadar fark vardır. Gerçek politiği okuyarak Afganistan’da durum alma niyeti üzerinden iktidara dönük kontratakta bulunmak beyhude çabadır.
Kabil’de geçiş periyodunun yönetilmesine takviye olunması gerek aşırılıkların vakitle törpülenmesi gerekse Afganistan’da hudut güvenliğinin sağlanmasıyla sistemsiz göçün önlenmesi bakımından fırsatlar sunabilir.
Afganistan özelinde kimi Müslüman ülkeler ve Orta Asya Türk Cumhuriyetleri ile bölgesel sorunların maliyetini öngören kimi batılı ülkelerle maksat odaklı iş birlikleri devri derinleşebilir.
Rusya, İran ve Çin’in ‘nüfuz’ siyasetleri dengelenebilir.
İslamofobi’ye dayalı siyasetin kemikleşmesi ve korkak toplumların konsolide edilmesi üzerine kurulan yabancı düşmanlığına karşı Türkiye patentli panzehir geliştirilebilir.
Süreç, Türkiye-AB ilgilerinde yeni riskler ve fırsatlar üretebilir. Zenofobik yaklaşımların temsilcileri Türkiye’yi dışlayıcı siyasetlere abanırken, sağduyulu siyaset sahipleri Müslüman Demokrat Türkiye ile birlikte çalışmanın zorunluluğunu görebilir.”
