İçişleri Bakanlığı kararıyla HDP’li Diyarbakır, Mardin ve Van belediye başkanlarının görevden alınarak yerlerine valilerin kayyım atanmasına tepki gösteren aydın ve sanatçılar, “Üretimlerimiz ve açıklamalarımızla sokakta halkla birlikte olup, tarihsel sorumluluğumuzu yerine getirmeliyiz” dedi.
Mezapotamya Haber Ajansı’nın haberine göre, “halkın iradesine kayyum atayarak gasp edilmesinin hiçbir şekilde kabul edilemez olduğunu” belirten sanatçı Pınar Aydınlar, kayyumun devletin Kürtlere yönelik bir baskı politikası olduğuna dikkati çekti. Aydınlar, “Kürt halkının desteğiyle İstanbul, Ankara, Adana ve benzer büyükşehir belediyeleri kazanıldı. CHP, Kürt seçmenleriyle kazandığı bu yerlerin cevabını bu dönemde kayyumlara karşı ses çıkararak vermelidir. CHP sessizliğini bozmalıdır. CHP Kürt halkının yalnız bırakmamalı. CHP’nin büyükşehir belediye başkanları, Kürdistan’a gidip dayanışma içinde olmaları lazım. Kürt halkının yanında olmaları gerekir” diye konuştu.
Fuat Önen: Türkiye’deki demokrasi Kürdistan’da bitiyor
Kayyumun doğrudan bölgeye yönelik bir müdahale ve işgal anlamına geldiğini ifade eden Kürt yazar Fuat Önen, “İşgal, zor bir şiddet eğilimidir. Kayyum atamalarının Türkiye’deki demokrasiyle ilişkilendirmenin doğru olmadığını düşünüyorum. Türk devleti Kürdistan’da sessizlik istiyor. Kürt halkının iradesini teslim almaya çalışıyor” ifadelerini kullandı. Kayyum atamalarının birçok nedeni olduğunu dile getiren Önen, “Özellikle batıda ve güneyde sürdürdüğü sert işgalci savaşa karşı geniş kapsamlı bir operasyonun bir parçasıdır kayyum atamaları. Türkiye’deki demokrasi Kürdistan’da bitiyor. İstanbul ve Ankara ile ilişkilendirmek bu saldırının işgalci yönünü gizlemektir” diye belirtti.
Levent Üzümcü: Oyumuzun hesabını soracağız
Adaylık sürecinde Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK) 3 belediyenin eş başkanı için bir engel çıkarmadığını hatırlatan tiyatro oyuncusu Levent Üzümcü, “Ne yapmış bu insanlar? Somut deliller var mı elinizde? Bu ülkede yaşayan bir halk olarak bunu bilmeye hakkımız var. Eğer devlet bu işleyişi düzenleyen kurumsa bize açıklama yapmak zorundadır. Ne oluyor da üç büyük il belediye başkanı görevinden alınıyor. Bu insanların üç ay içinde ne suç işlediğinin açıklanması lazım. Yoksa bu keyfi bir uygulama olarak tarihe geçecektir. Aksi takdirde herkes ‘Halkın özgür iradesine devlet savaş açtı’ şeklinde anlayacak ve bu şekilde tarihe geçecektir” dedi.
Kayyum atanmasının Türkiye’de seçimlerin fiilen ortadan kalktığının göstergesi olduğunun altını çizen Üzümcü, “Bir seçmen olarak belediye başkanlarının görevden alınmasını öğrenmek hakkımızdır. Oyumuzun hesabını da sormak hakkımızdır. Oy istemesini biliyorlar, oyumuzun hesabını da sormak hakkımızdır” diye ifade etti.
Ferhat tunç: Kayyımın bir meşruluğu yok
Müzisyen Ferhat Tunç da tepki gösteren isimlerden biri oldu. Sosyal medya hesabı üzerinden HDP’nin “İrademize sahip çıkıyoruz” çağrısına destek veren Tunç, “İradenizi darbeleyen kayyımcı zihniyete verilecek en güçlü yanıtınız bu olsun. Sokağı size yasaklayanlara, ses ve gürültü çıkartarak o sokakları dar edin. Unutmayın, kayyımın bir meşruluğu yok. Meşru olan sizin iradenizdir ve yeniden kazandıracak olan direnme azminizdir” diye yazdı.
Bir başka sosyal medya paylaşımında da, “Ülke, yönetme kabiliyet ve iradesini kaybetmiş bir iktidarın elinde can çekişiyor adeta. Milyonların iradesini yok sayıp gasp etmek, işlenmiş ağır bir cinayet halidir. Diyarbakır, Van ve Mardin halkı gasp şebekesine teslim olmayı değil, direnerek yeniden kazanabileceğini görmeli” diye yazan Tunç, “Kayyum darbesine karşı evde, işte ve sokakta ses çıkarana selam olsun. Zulüm ve talan düzenine karşı direnişte, zılgıtlarıyla öncülük eden kadınlarımıza selam olsun” ifadelerini kullandı.
Orhan Aydın: Kimdi ‘sandık demokrasidir’ diyen?
Tiyatrocu Orhan Aydın da Twitter hesabından, “Kimdi ‘sandık demokrasidir’ diyen?” hatırlatması yaptı. Yönetmen ve oyuncu Onur Saylak da, bir paylaşımında gasp kelimesinin anlamını yazarak HDP’li belediyelere kayyım atanmasını eleştirdi. Saylak, “Gasp/ bir malı sahibinin izni ve haberi olmadan zorla alma…” diye yazdı.
Cihat Ekinci: Güçlü bir muhalefet olsa demokrasiye bu kadar kolay müdahale edilemez
Türkiye vatandaşlarının seçime ve sandığa olan güveninin ciddi anlamda zedelendiğini söyleyen Mezopotamya Kültür Merkezi (MKM) tiyatro oyuncusu Cihat Ekinci ise, Türkiye’de siyaset yapmanın devlet tarafından tıkandığına ifade etti. Devletin baskıcı politikalarında ısrar etmesi durumda ileriki süreçte çok tehlikeli bir çatışma sürecinin kaçınılmaz olacağının altını çizen Ekinci, Türkiye’deki muhalefetin Kürtlere karşı baskı olduğunda sessiz kaldığını söyledi. Ekinci, “Bu müdahalelerin sadece Kürtlere yönelik olmadığını ciddi anlamda anlaşılması gerekir. Bu süreç diktatörleşmeye gidildiğinin göstergesi olarak okunmalıdır. Bütün kararların tek bir elden verildiği bir sisteme doğru gidiyor. Bu sadece Kürtleri değil bütün kesimleri esir alacak. Zaten alıyor da şuan pek çok siyasetçi, gazeteci, aydın, öğrenci cezaevlerinde. Türkiye’de toplumsal muhalefet güçlü olmadığı Kürtler yalnız kalıyor. Bu tarz süreçlerde ciddi bir muhalefete ihtiyaç var. Güçlü bir muhalefet olsa demokrasiye bu kadar kolay müdahale edilemez” dedi.
Canan Kaplan: Gaspabirlikte karşı duralım
Kayyumlarla halkın iradesinin gasp edildiğini belirten BEKSAV sanatçısı Canan Kaplan da, kayyum atamaları için kullanılan “Ses vermezsek İstanbul’a ve İzmir’e gelecek” söylemlerine bakılmaksızın tepki gösterilmesi gerektiğini söyledi. Kaplan, “Bu durum nerede yaşanırsa yaşansın halkın iradesine bir gasp var. Oradaki halkın iradesinin gaspı olduğu için halklarla dayanışmadan öte biçimler geliştirmemiz gerekiyor. Sanatçılar olarak bu duruma sadece batıdan dayanışmacı bir tarzdan değil, aslında halk ile birlikte bu hak gaspına karşı durmamız gerekiyor. Nerede olursa olsun bize dokunacak diye değil, onarın bu işin öznesi oldukları halkın iradesinin tecelli ettiği gaspa karşı beraberce karşı durmamız gerekiyor” diye konuştu.
“Kayyumlar bir çeşit sömürge valisidir” diyen Kaplan, şöyle devam etti:
“Zaten kayyumların sömürgeciliğe duyduğu sempatiyi atanan kayyumların Recep Tayyip Erdoğan’ın fotoğrafını asmaktı. Kayyum harekatı hükümetin çok sıkışmış olduğunun bir ifadesidir. Ayrıca saldırganlığının artacağına işaret ediyor. Bu saldırganlığa karşı sanatçıların her durumda karşı durması gerekiyor. Bu faşizme karşı bir cephe mantığıyla potansiyel daha fazla çalışması gerekiyor. Muhalif sanatçılar olarak üretimlerimizle, açıklamalarımızla, sokakta da halk ile birlikte olarak hatta aydın ve sanatçıların daha fazla sokağa çıkmasını örgütleyerek tarihsel sorumluluğumuzu yerine getirmemiz gerekiyor.”