Organize suç örgütü lideri olarak hüküm giyen Sedat Peker, yayınladığı videolarda pek çok kişi hakkında iddialarda bulundu.
Erkam Yıldırım
Türkiye’nin son başbakanı Binali Yıldırım’ın oğlu.
Peker, Erkam Yıldırım’ın Venezuela’ya giderek iki ülke arasındaki uyuşturucu rotasını görüştüğünü öne sürdü. Peker, 2020’de Kolombiya’da 4,9 ton kokain yakalanmasının ardından Yıldırım’ın uyuşturucu için yeni bir rota aradığını iddia etti. Erkam Yıldırım kuru yük taşımacılığı yapan bir denizcilik şirketi kurmuştu.
Bu iddianın ardından açıklama yapan AKP Genel Başkanvekili Binali Yıldırım, “Oğlum Venezuela’ya gitmiştir. Orada bahsedildiği gibi Ocak’ta, Şubat’ta değil; geçen sene Aralık ayında gitmiştir. Beraberinde de Covid ile mücadele amacıyla orada ihtiyaç sahiplerine test kiti, maske gibi birtakım malzemeler götürüp dağıtmıştır. Ziyaret amacı da bundan ibarettir” dedi.
Erkam Yıldırım da Peker hakkında suç duyurusunda bulundu.
Halil Falyalı
Sedat Peker, Erkam Yıldırım’ın Kıbrıs’a gittiğinde Halil Falyalı’nın misafiri olduğunu ve Falyalı’nın “uyuşturucu para trafiğini yönettiğini” iddia etti. Kıbrıslı iş insanı Falyalı, Ada’nın kuzeyinde otel ve kumarhane işletmecisi olarak tanınıyor. Falyalı kendisinden “1986’da ilk Ferrari’yi ben aldım Kıbrıs’ta, ilk Rolls-Royce’u da ben aldım” diye bahsediyor.
2016’da Türkiye’de bir yasa dışı bahis operasyonuna dair haberde, Falyalı’nın “Türkiye’yi yıllık 12 milyar dolara zarara sokan bahis çetesini koruduğu” aktarılmıştı.
Peker’in iddiaları üzerine Cüneyt Özdemir’in YouTube yayınına katılan Falyalı “Bu bahsi geçen insanların hiçbirini tanımıyorum. Hayatımda 3 kilometre yakınlarına bile gelmedim, görmedim, tanımıyorum” dedi. Falyalı’nın ABD tarafından kara para aklama ve uyuşturucu ticareti nedeniyle arandığına dair haberler Türk basınında yer almıştı.
Falyalı Özdemir’in yayınında bu konuda şöyle konuştu:
“Bir DEA raporundan bahsediliyor. Doğrudur basından gördük. 30 bin doların aklanmasından dolayı bir soruşturmadan bahsediliyor. Bir adam 30 bin doların aklanmasından böyle bir soruşturma yer mi? FETÖ’den tutuklu olan Metin Topuz aradı, görüşmek istedi. Bizim sizinle görüşecek bir şeyimiz yok dedim.”
Kutlu Adalı
Peker’in videolarında adı geçen bir diğer Kıbrıslı ise, 1996’da öldürülen gazeteci ve yazar Kutlu Adalı.
Sedat Peker, eski İçişleri Bakanı Mehmet Ağar ve Korkut Eken’in, Kutlu Adalı’yı öldürtmek için kendisinden tetikçi talep ettiğini iddia etti. Peker, bu talep üzerine kardeşi Atilla Peker’i Kıbrıs’a gönderdiğini, ancak sonradan Korkut Eken ile görüştüğünde “başka bir ekibin Adalı’yı öldürdüğünün söylendiğini” aktardı.
Adalı, ikon müzesi olarak değerli eserlere ev sahipliği yapan St. Barnabas Manastırı’nda 14 Mart 1996’da yaşanan silahlı bir baskını araştırmasının ardından tehditler aldığını açıklamış, 6 Temmuz 1996’da ise 61 yaşında suikaste uğramıştı.
Adalı, baskından dokuz gün sonra yayımladığı haberinde, tarihi manastırdaki baskında Kuzey Kıbrıs’ın Sivil Savunma Teşkilat Başkanlığı’na bağlı araçların kullanıldığını ileri sürmüştü.
Kuzey Kıbrıs makamlarının cinayetle ilgili soruşturmasının sonuç vermemesi üzerine Adalı’yı kimin öldürdüğü belirlenemedi. Bunun üzerine eşi İlkay Adalı, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde (AİHM) Türkiye aleyhine dava açtı. Adalı’nın avukatı, mahkemede, Kutlu Adalı’nın “Türk İntikam Tugayı” ve/veya “Bozkurtlar” hareketi tarafından öldürülmüş olduğuna dair ipuçları bulunduğunu, bu teşkilatların “Türk polisi ve Türk mafyasıyla doğrudan ilişki içinde olduklarını” öne sürdü.
Türkiye adına savunma yapan avukat Zaim Necatigil ise, savunmasında İlkay Adalı’nın “eşinin ölümünden Türkiye’nin sorumlu olduğuna” dair iddiaları “spekülasyon” olarak niteledi.
31 Mart 2005’te AİHM, “cinayet hakkında yeterli ve inandırıcı araştırma yapılmadığı” gerekçesi ile mahkum ettiği Türkiye’yi 95 bin euro para cezasına çarptırdı. Kuzey Kıbrıs’ta ana muhalefet Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP), Kutlu Adalı cinayetiyle ilgili soruşturmanın yeniden açılmasını talep etti.
Korkut Eken
Sedat Peker’in Kutlu Adalı cinayetiyle ilişkilendirdiği Korkut Eken, Türkiye’de 1990’larda adından sıkça bahsedilen bir kişiydi. O tarihlerde Emniyet Genel Müdür Müşavirliği gibi kritik görevlerde bulunan Eken’in adı, Eylül 1996’da, yani Susurluk kazasından yaklaşık 1,5 ay önce düzenlenen bir basın toplantısıyla kamuoyuna açıklanan İkinci MİT Raporu’nda şöyle geçmişti:
“Emniyet Genel Müdürlüğü’nce PKK ve Dev Sol’a karşı faaliyetler için kullanılıyor görüntüsü ile özel bir suç ekibi teşkil edilmiştir. Tehdit, gasp, haraç, uyuşturucu kaçakçılığı, cinayet gibi suçların içinde olan bu grup genellikle eski ülkücülerden teşekkül etmiştir. Grup doğrudan Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar’a bağlı olup, Emniyet Genel Müdür Müşaviri Korkut Eken tarafından sevk ve idare edilmektedir. Grup üyelerine Emniyet Genel Müdürlüğü’nce ‘Polis’ hüviyeti ve ‘Yeşil Pasaport’ verilmiştir. Bahsi geçen grup, teröristlere karşı faaliyetlerde bulunma görünümünde Almanya, Hollanda, Belçika, Macaristan ve Azerbaycan’a gidip gelmekte, uyuşturucu kaçakçılığı yapmaktadırlar.”
Susurluk kazasının ardından hazırlanan TBMM Susurluk Araştırma Komisyonu Raporu’nda, Susurluk kazasıyla birlikte gündeme gelen ancak halen tam olarak aydınlatılamamış konuların en önemlileri arasında yer alan kayıp silahlar meselesinde de Eken’in adı geçmişti.
Raporda Eken’in “Silahları nereye verdiğimi söyleyemem. Çünkü devlet sırrıdır” sözleri eleştirilmişti.
Hadi ve Süleyman Özışık kardeşler
Özışık kardeşlerin isimleri, Sedat Peker’in yayınladığı bir videonun ardından Türkiye gündemine girdi. İkisi de gazeteci olan kardeşlerden Hadi Özışık İnternet Haber’in kurucusu. Süleyman Özışık ise Türkiye gazetesinde köşe yazıyordu.
Süleyman Özışık’ın kendi YouTube kanalında yer alan bir videoda, Özışık eskiden sıvacı ustası olduğunu vurguluyor. Esra Elönü ile Ülke TV’deki bir programda kendisinden bahseden Özışık, askerlikten sonra gazeteci abisi Hadi Özışık’ın elinden tutmasıyla gazeteci olduğunu söylüyor. Hadi Özışık ise Süleyman Soylu ile yakın bir gazeteci.
Özışık, 1999’da Soylu’nun danışmanlığını yaptığı dönemi bir videoda şu sözlerle anlatmıştı:
“Soylu bana çok iyi imkânlar sağladı. Altıma bir araç verdi, güzel bir maaş verdi, güzel bir makam verdi. Büyük bir vefa göstermişti bana. Yan ben işsizken, güçsüzken, 100 lira paraya ihtiyacım varken, Süleyman Soylu kapımı çaldı.”
CHP Mersin Milletvekili ve Parti Meclisi Üyesi Ali Mahir Başarır Soylu’nun 2017 yılında Özışık’a koruma verdiği gerekçesiyle üç soru önergesi vermişti.
Peker’in YouTube üzerinden videolar yayınlamaya başlamasının ardından Hadi Özışık’ın İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile Peker arasında arabuluculuk yaptığı iddia ediliyordu. Özışık bu iddialarla ilgili Cüneyt Özdemir’in programında “Aracılık yaptıysam namussuzum, şerefsizim, haysiyetsizim, alçağım” demişti.
Bunun üzerine Peker, Özışık ile görüşmesinin video kaydını yayınladı.
Peker’in yayımladığı ilk videoda Hadi Özışık’ın Soylu ile görüştüğünü ve o görüşmeye dair diyalogları anlattığı görüldü. Hadi Özışık da “iki sevdiği dostu arasında arada kaldığını” söyledi.
Yayımlanan ikinci videoda ise Hadi Özışık, Peker’in YouTube için çektiği videoda adının çıkarılmasını istedi ve “Süleyman Bey’le görüşmeye giden Süleyman Özışık” dedi.
Özışık daha sonra Twitter hesabından yaptığı paylaşımla Soylu’dan ve kamuoyundan özür diledi.
Videonun ardından Hadi Özışık’ın TV100 ile ilişiğinin kesildiğine dair haberler basında yer aldı.
Süleyman Özışık ise Türkiye gazetesindeki köşe yazarlığını bıraktı.
Feyzi İşbaşaran
Eski ANAP ve AKP Elazığ Milletvekili olan Feyzi İşbaşaran, 2009’da trafik polisleriyle girdiği küfürlü bir tartışmanın ardından kesin ihraç talebiyle AKP’nin disiplin kuruluna sevk edilmiş, bunun üzerine AKP’den istifa etmişti. İşbaşaran istifa ederken parti içinde demokrasinin işlemediğini, şantaj ve tehditlerin yaşandığını söylemiş ve “Başıma bir şey gelirse sorumlusu Erdoğan’dır” demişti.
İşbaşaran 2014 yılında Twitter üzerinden Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a hakaret ettiği gerekçesiyle gözaltına alındığı polis merkezinden çıkışta AKP’li bir grubun protestosuyla karşılaşmıştı. İşbaşaran, daha sonra ifadesinin alınması için adliyeye götürülürken başka bir grubun saldırısına uğramıştı.
Sedat Peker yayınladığı videolarda o olaylar sırasında İşbaşaran’ın “kemiklerini kırdırdığını” öne sürdü.
Bir AKP milletvekilinin nezarethaneye iki kişi göndererek İşbaşaran’ı darp etmeye çalıştığını fakat beceremediğini öne süren Peker, bunun üzerine “avukat kardeşim” diye bahsettiği bir uzak doğu dövüşçüsünü karakola göndererek İşbaşaran’ı darp ettiğini söyledi.
İddialara yanıt veren İşbaşaran ise şu ifadeleri kullandı:
“Senin muhatabın, hizmet ettiğin Erdoğan, Mehmet Ağar, Korkut Eken ve seni yıllarca kullanan polis teşkilatıdır. Eşine, çocuklarına yapılanan üzüldüm ama sen de onları bırakıp kaçmayacaktın! Sen nasıl bir delikanlısın ki; Bir AK Parti milletvekili (Metin Külünk), parti teşkilatı ve polisle anlaşarak bir tetikçini gönderip gözaltında elleri kelepçeli birine saldırıyorsun? Benim kemiklerim falan kırılmadı ama bir polisin parmağı kırıldı, o polise üzüldüm.”
Hakan Çalışkan
Sedat Peker, intihar eden Silivri Emniyet Müdürü Hakan Çalışkan’ın ölümünden Süleyman Soylu’nun sorumlu olduğunu öne sürdü.
Silivri Emniyet Müdürü Hakan Çalışkan, 31 Temmuz 2017’de makamında ölü bulunmuştu. Olayın, Soylu’nun oğlunun arkadaşının gözaltına alınması sonrası yaşanan bir dizi olayla ilişkili olduğu iddia edilmişti.
Ahmet Şık’a konuşan Hakan Çalışkan’ın bağlı olduğu İstanbul Emniyet Müdürü Mustafa Çalışkan bu olayın ardından “Merhum emniyet müdürümüzün başarılı ve kendisini intihara sürükleyecek herhangi bir sorunu olmadığını bildiğimiz bir kişi olduğunu söyleyeyim” demişti.
Reşat Hacıfazlıoğlu
Sedat Peker’in video görüşmesini yayınladığı bir diğer isim Reşat Hacıfazlıoğlu’ydu. Türk basınında yer alan haberlerde Hacıfazlıoğlu’nun İstanbul Gaziosmanpaşa’daki Gopark alışveriş merkezinin sahibi olduğu aktarılıyor.
Peker daha önce Hacıfazlıoğlu’nun Soylu ile irtibatını sağladığını, Hacıfazlıoğlu’nun bir süredir kendisi aleyhinde açıklama yapması için baskı altında olduğunu öne sürmüştü. Peker “akrabam” dediği bu kişinin Soylu ile görüştükten sonra kendisini arayarak yurt dışına kaçmasını söylediğini iddia ediyor.
Soylu ise Peker ile ilişkisinin kanıtlanması halinde “idam” dahil her cezaya razı olacağını da söylemiş, “Hayatının bir noktasında benimle temasın var ve bu ispatlanırsa Aziz milletimizin gözü önünde idam dahil her türlü cezaya, aşağılanmaya razıyım” demişti.
Bunun üzerine Peker, Hacıfazlıoğlu ile telefon görüşmesini yayınladı.
Görüşmede Peker, Soylu’nun kendisi hakkında “pislik” demesine sitem edince Hacıfazlıoğlu’nun “Ya ben de bugün şaşırdım valla, ne bileyim ben anlamadım ki, burada çok sıkıştırdılar onu” dediği duyuluyor.
Hacıfazlıoğlu Soylu ile konuşacağını söylüyor, Peker’in Soylu hakkında “Abi bu adamın gençliğinden beri emeğimiz var da abi onda, bize nasıl böyle…”
sözleri üzerine “Biliyorum abi işte. Sen bu Ağar’a karşı zaten şey yaptın, biz 6 ay nöbet tuttuk o ilde ya. Böyle bir şeyi nasıl yaptı ben de hayret ettim ya” dediği duyuluyor.
Hacıfazlıoğlu ayrıca Soylu’nun tüm akrabalarının Peker’i haklı gördüğünü iddia ediyor, “Ben onun gerekli cevabını vereceğim ona” diyor.
Hasan Berk Işık
Süleyman Soylu’nun yeğeni.
Berk Işık’ın adı ilk olarak kripto para borsası Thodex’teki paraların bir kısmını çalıp yurt dışına kaçtığı gerekçesiyle aranan Fatih Özer’in, Süleyman Soylu ile çektirdiği fotoğrafta yer alan üçüncü kişi olması nedeniyle gündeme gelmişti.
Fakat müzik meraklıları onu daha önceden de tanıyor olabilir. Çünkü kendisi Berk adıyla şarkılar yapıyor. Son olarak Şubat 2021’de BabbaMedia’dan çıkardığı Sen Her Şeyim adlı teklisinin klibi YouTube’da 2,3 milyon kere izlendi.
Peker, Berk’in şarkıcı olması için aracı olduğunu öne sürdü, “Ablanın kocası Abdullah Beyi benim yanıma yollamadın mı? Oğlu şarkıcı olacak diye Polat Yağcı ile enişteni tanıştırdım. Tüm kanallarda yayınlattım. O zaman iyiydim” dedi.
Polat Yağcı, Erkan Oğur’un düzenlemesini yaptığı İbrahim Kalın’ın “Hiç Oldum” şarkısının da yapımcısıydı.
Işık’ın Instagram hesabında SS plakalı lüks araçlarla fotoğrafları, “Gangster cenneti” mesajıyla birlikte yer alıyordu.
Plakasından yola çıkarak aracın kime ait olduğunu araştıran gazeteci Baransel Ağca, İsmet Çelik’e ait galeta unu üreten bir şirkete kayıtlı olduğunu yazmış ve bu şirketin yetkilisinin “Süleyman beyin yeğenleri sigorta işindedir zaten. Bizim araçları da onlar sigortalar. O nedenle araları iyidir, o arabayı kiralamamıştır, rica üzerine alıp kullanmıştır” dediğini aktarmıştı.
Ağca, bu paylaşımının ardından İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne ifadeye çağrıldığını duyurdu.
Ali Faik Hacıoğlu
Peker’in yayınladığı bir videoda “1,6 milyon TL’lik arabaya biniyor, Trabzon’da 5 milyon TL’ye ev yaptırıyor” dediği Hacıoğlu, İçişleri Bakanı Soylu’nun danışmanı.
Bu videonun ardından bir açıklama yapan Hacıoğlu, aracı “hemen hemen 1 yıl önce yarısını borçlanarak 877 bin TL’ye aldığını”, bir süre önce de borçlarını ödemek için satışa çıkardığını söyledi.
Hacıoğlu evin maliyetinin ise bahsedilen rakamın 6’da biri olduğunu ve ailesiyle birlikte yaptıklarını belirtti.
Sadık Soylu
Sedat Peker, Süleyman Soylu’nun akrabası olduğu belirtilen Sadık Soylu için “Ankara’da müsteşar gibi Çevre ve Şehircilik Bakanlığına yerleşmiş, sanki bakanlığı Murat Kurum değil Sadık Soylu yönetiyor” dedi.
Peker, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Mekansal Planlama Genel Müdürlüğü’nde görevli Erdal Kayapınar hakkındaki “FETÖ soruşturmasının” kapatıldığını ve böylece bunun karşılığında bu kişiye istediklerini yaptıranlar
olduğunu öne sürmüştü.
İddiaların üzerine Sözcü gazetesine konuşan Sadık Soylu, Kayapınar için “FETÖ’cü olup olmadığını bilmiyorum. Benim, FETÖ konusundaki hassasiyetimi dünya âlem bilir” dedi.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı döneminde Erdoğan Bayraktar’ın, bir yıl öncesine kadar Murat Kurum’un danışmanlığını yapan Soylu, kadrosunun 19 yıldır Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na bağlı Emlak Konut’ta olduğunu söyledi ve “Bakanlara vurmak için beni yem yaptılar” dedi.
Mübariz Mansimov
Mübariz Mansimov Gurbanoğlu Azerbaycanlı bir işadamı.
Sedat Peker eski İçişleri Bakanı Mehmet Ağar’ı, Gülen Yapılanması’yla ilişkili olduğu suçlamasıyla ceza alıp tahliye edilen, Palmali Holding’in sahibi Mübariz Mansimov Gurbanoğlu’na kumpas kurmakla ve Mansimov’a ait Yalıkavak Marina’yı ele geçirmekle suçladı.
BBC Türkçe’ye konuşan üst düzey bir hükümet yetkilisi bu iddiayı doğruladı:
“Ağar’ın bu tarz işlerle malına mal kattığı sürekli kulağımıza çalınıyordu. Çok değerli olan o limanla ilgili iddialar doğru. Burada Aliyev’in başlattığı bir operasyonla limanın alındığı ve FETÖ iddiasının asılsız olduğu zaten dillendirilen, parti içerisinde konuşulan bir şeydi. Bu iddia doğru. Limana el koymak için yapmışlar.”
Hakkındaki bu iddiaları reddeden Ağar ise “Biz orada olmasaydık, oraya (marinaya) mafya çökecekti” demişti.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, bu açıklama nedeniyle Ağar’a tepki göstermişti. Tepkiler ardından Ağar, 13 Mayıs’ta bu sözleri “dil sürçmesi” olarak nitelendirerek hem Soylu hem de Emniyet Teşkilatı’ndan özür dilemişti.
Gemicilik sektöründeki Mansimov, Türk basınında yer alan haberlere göre Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan’ın ortak olduğu BMC Denizclilik’ten tanker kiralamıştı. Palmali Grup adlı şirketinde çok sayıda gemisi olan Mansimov, 15 Temmuz 2020’de “FETÖ üyeliği” iddiasıyla tutuklanmış, 1 yıla yakın cezaevinde kalmıştı. Mansimov 5 yıl hapis cezası aldıktan sonra tutuklu bulunduğu süre göz önüne alınarak tahliye edilmişti. Ev hapsine alınan Mansimov’a yurt dışına çıkış yasağı getirilmişti.
Son dönemde Palmali Holding’in gemilerinde işçilerin maaş alamadığına dair haberler basında yer almıştı.
Mehmet Ağar
Eski Adalet ve İçişleri Bakanı, Emniyet Genel Müdürü.
Ağar’ın İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nde görev yaptığı dönemde, sol görüşlü birçok kişinin işkence gördüğü ya da öldürüldüğünün iddia ediliyordu. Bazı olaylar yargıya da taşındı ve bundan dolayı ceza alan polisler de oldu. Ancak bunların ucu Ağar’a dokunmadı.
Ağar’ın sesini televizyonda duyduklarında basına konuşup Ağar’ın işkencecileri olduğunu öne sürenler oldu.
Ağar 2016’da ise bu dönemle ilgili, “sol örgütlerin arkasında Rusya’nın olduğunu düşündüğünü, öyle şartlandığını ancak sonra Sovyetler’in bir tek TKP’yi desteklediğini gördüğünü, TKP üyelerinin de ellerine bıçak bile almamış, düzgün fikir insanları olduğunu” söyleyecekti. 1993 yılında, henüz 42 yaşındayken Emniyet Genel Müdürü oldu. Uğur Mumcu o yıl öldürüldü. Eşi Güldal Mumcu, bir görüşmelerinde Mehmet Ağar’ın cinayetle ilgili olarak “Öyle bir iş ki, bir duvar gibi. Bir tuğla çekersek duvar yıkılır” dediğini söyledi. Ağar ise bu sözleri söylediğini inkar etti.
1996’da İkinci MİT Raporu’nda Ağar doğrudan hedef alınmıştı. Rapor “Emniyet Genel Müdürlüğü’nce PKK ve Dev-Sol’a karşı faaliyetler için kullanılıyor görüntüsü ile özel bir suç ekibi teşkil edilmiştir” cümlesiyle
başlıyordu. İkinci cümlede, “Tehdit, gasp, haraç, uyuşturucu kaçakçılığı, cinayet gibi suçların içinde olan bu grup genellikle eski Ülkücülerden teşekkül etmiştir” deniyor ve ardından ekleniyordu:
“Grup doğrudan Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar’a bağlı olup Em. Gn. Md. Müşaviri Korkut Eken tarafından sevk ve idare edilmektedir.”
Grup üyelerinin “teröre karşı faaliyet” görünümünde yurt dışına gidip gelerek uyuşturucu kaçakçılığı yaptığı iddiası da yer aldı raporda. Bu arada raporda, Sedat Peker’in de ismi “Ülkücü faaliyetler” notuyla yer alıyordu.
Öte yandan 1990’ların ikinci yarısında uyuşturucu kaçakçılığından hüküm giyen Hüseyin Baybaşin de o dönemde Mehmet Ağar’ın uyuşturucu kaçakçılığı içinde yer aldığını, bir marinayı kullanarak, yat limanı yakınlarında demir atan büyük gemilere mal yüklendiğini öne sürüyor ve ısrarla “Ağar, servetinin kaynağını açıklasın” çağrısı yapıyordu.
Sedat Peker Uğur Mumcu cinayetinin sorumlusu olarak Mehmet Ağar’ı işaret etti. Peker ayrıca kendisine karşı yürütülen operasyon için “taşeronluğunu derin devletin başı Ağar ve Pelikancılar yaptı” dedi.
Tolga Ağar
Mehmet Ağar’ın oğlu, AKP Elazığ Milletvekili.
Sedat Peker videolarında Tolga Ağar’ın Nusret Gökçe’yi kurşunlattığını, Yeldana Kaharman’a cinsel saldırıda bulunduğunu iddia etti.
Tolga Ağar ise bu iddialara “Şahsıma yönelik iftiraları şiddetle reddediyorum. Şaibe yaratarak, ima yoluyla beni suçlamaya çalıştığı adı geçen gazeteciyi tanımam. Konu adli makamlarca soruşturulmuş ve hukuki süreç tamamlanmıştır. Konunun şahsımla uzaktan yakından ilgisi bulunmamaktadır” diye yanıt verdi.
Tolga Ağar, Sedat Peker’in yedinci videosunun ardından yaptığı paylaşımda ise “Biz vatan, devlet, bayrak, namus ve şeref için ölmeyi göze alanların torunlarıyız, çocuklarıyız. Varsa aynı şerefte aynı yürekte olan hodri meydan” ifadelerini kullandı.
Atilla Peker
Sedat Peker’in kardeşi.
Abisinin Kutlu Adalı cinayetine dair sözleri sonrasında gözaltına alınıp serbest bırakıldı.
Sedat Peker’in Twitter hesabından paylaştığı savcılık ifadesinde Atilla Peker, Korkut Eken ile Kıbrıs’a gittiğini, Kutlu Adalı’nın öldürülmesi için faaliyet gösterdiklerini fakat başarısız olduklarını anlattı.
İfadede adı geçen ve OdaTV’ye konuşan Eski Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Galip Mendi ise “Korkut Eken Özel Kuvvetler Komutanlığında görev yapmış bir büyüğümüz. Saygı duyduğum bir kişi. Kahraman bir subay. Beni de ziyaret etti. Yanında da Atilla Peker isimli kişi vardı. Ama o gün adını bilmiyordum. Onun Sedat Peker’in kardeşi olduğunu sonradan öğrendim” dedi.
Süleyman Soylu
İçişleri Bakanı.
Peker, ilk yayımladığı videolarda kendisine Nisan ayında Türkiye’ye dönebileceği sözünün verildiğini ifade ederken, bazı kişi ve kurumlarla ilgili de birtakım iddialar ortaya attı.
Peker’in videolarına ilk resmi tepki İçişleri Bakanlığı ve Soylu’dan geldi. Bakanlığın 9 Mayıs’ta yaptığı yazılı açıklamada, söz konusu iddialar “iftira ve itham” olarak nitelendirildi ve bunların “güvenlik güçleri ile devlet üzerine yeni bir organize suç faaliyet olarak değerlendirildiği” aktarıldı.
Ancak Peker’in Bakanlığın ve Soylu’nun iddialarına tepkisi çok sert oldu. Bu açıklamaların üzerine çektiği videolarda Soylu hakkında çok sayıda iddia ortaya attı ve hakaretler yöneltti.
Peker, Soylu’yu “Türkiye’ye dönüş biletimdi” sözleriyle tanımladı ve hakkındaki soruşturmaların ilerlemesi halinde kendisine haber verme vaadinde bulunduğunu ima etti. Soylu, iddialar hakkında 19 Mayıs’ta önce TRTHaber’de, 24 Mayıs’ta HaberTürk kanalında canlı yayında soruları yanıtladı.
Soylu, Peker’in iddialarını “saçmalık” olarak nitelendirdi ve Türkiye üzerine “bir operasyon düzenlendiğini” öne sürdü. Soylu, Peker’e koruma verdiği iddialarını da reddetti ve bu korumanın kendisinden önceki dönemlerde verildiği, kendi zamanında ise geri alındığını söyledi.
Soylu, “İddiaları ve iftiraları tamamen boş olsa da devleti hedef alıyor. Türkiye’ye güya kendi adına bir vesayet ortaya koymaya çalışıyor, neredeyse herkese ‘İpiniz elimde’ diyor ve bir sessizlik hakim (…) 17-25 Aralık, 6-7 Ekim, 15 Temmuz bütün süreçleriyle Türkiye bir operasyona tabii tutuluyor. Türkiye’nin üzerine getirilmeye çalışılan tam da budur” diye konuştu.
Soylu, yaşananlar üzerine istifa etmeyeceğini belirtti.