Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın hedef aldığı Türk Tabipler Birliği’nden yanıt geldi. Yapılan yazılı açıklamada Toplumun ve hekimlerin sağlığı için her alanda söz söylemeye devam edeceğiz” denildi.
MHP Genel Başkanı Bahçeli’nin kapatılması için çağrı yaptığı Türk Tabipler Birliği geçtiğimiz gün Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da hedefindeydi. TTB’nin yeni seçilen başkanı Şebnem Korur Fincancı’yı “terörle iç içe” diyerek hedef alan Erdoğan, “çoklu baro” benzeri bir düzenlemenin Türk Tabipler Birliği için de gerçekleştirileceğini belirtmişti.
“Güçlünün değil haklının yanındayız”
Türk Tabipler Birliği Erdoğan’ın ifadelerine yazılı açıklamayla yanıt verdi. Açıklamada şu ifadelere yer verildi:
Covid-19 pandemisinde kaybettiğimiz Aydın Tabip Odası Başkanımız Dr. Esat Ülkü’yü, 14 Ekim tarihinde büyük bir üzüntü ile sonsuzluğa uğurladık. Son bir haftadır dokuz sağlık emekçisini Covid-19 nedeniyle kaybettik. Pandemi salgınından bugüne, binlerce yurttaşımız gibi 50’si hekim olmak üzere 112 sağlık emekçisinin acısını yaşadık. Acımız ve üzüntümüz sonsuzdur.
Salgın tüm yıkıcılığı ile devam ediyor ve ne yazık ki her geçen gün kaybettiğimiz meslektaşlarımızın, sağlık emekçilerinin, yurttaşların sayısı artıyor. Türk Tabipleri Birliği, başından beridir Covid-19 pandemisinde hükümetin aksine topluma gerçekleri anlatan; sağlıkta dönüşüm programının eksikliklerini ortaya çıkaran; şehir hastaneleri konusunda gerçekleri söyleyen ve bu söyledikleri Sayıştay raporlarında doğrulanan; meslektaşlarının sorunlarına tercüman olan; sağlık alanında kamuoyunun ve hekimlerin en güvendiği kurumlardan birisidir. Ancak üzülerek görmekteyiz ki, Türk Tabipleri Birliği son dönemlerde bilinçli olarak bir karalama ve algı operasyonu ile hedef gösterilmeye çalışılmaktadır. Belirtmek isteriz ki, Türk Tabipleri Birliği kendini güçlü görenlerin değil haklının yanında olmuştur, olmaya devam edecektir. Kendini güçlü görenler, her yerde kendini haklı göstermeye çalışsa da artık destek bir yana tersine toplumda ciddi tepki almaktadır.
“İşkenceyle mücadele bir hekim için ayıp değil, onurdur”
Türk Tabipler Bilriği’nin yeni başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı
Türk Tabipleri Birliği 6023 sayılı yasa ile anayasal güvence altında kurulmuş, 100 binin üzerinde hekimin üye olduğu mesleki ve demokratik bir kamu kurumudur. Türk Tabipleri Birliği, 26-27 Eylül 2020 tarihleri arasında demokrasinin gereği olarak genel kurul ve seçimlerini yapmış; seçime katılan hekimlerin %67 oyunu alarak yeni Merkez Konseyini belirlemiştir. Merkez Konsey Başkanı seçilen Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı hekimliğinin gereği olarak, insanlık ayıbı işkenceye karşı gerek ülkemiz gerekse de uluslararası alanda çalışmalar yapan bir bilim insanıdır. Hekimliğin olmazsa olmazı işkenceyle mücadele ve insan hakları mücadelesi bir ayıp değil her hekim için onurdur. Bu onurlu tutum TTB ve hekimlik tarihinde hep olmuştur, olacaktır.
Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı, geçmişte olduğu gibi bu dönemde de TTB’nin, hekimlerin mevcut tutum ve değerlerini gözetecek olan Merkez Konsey’in bir başkanı olarak görev yapacaktır. Daha önce yapılan açıklamalar gibi dünkü açıklama da anayasal güvence altında olan bir meslek kurumunu ve hekimlik mesleğini hedef alan, asılsız, gerçekleri yansıtmayan bir açıklamadır. Asıl hedefin de halk sağlığı için gerçekleri söylemekten geri durmayan hekimler ve onların örgütlülüğünü yıpratma, ortadan kaldırma çabaları olduğu çok açıktır. Yalnız hekimler değil tüm Türkiye kamuoyu bunun farkındadır.
“Hekim sorunlarını ve çözüm önerilerimizi dile getirmekten vazgeçmeyeceğiz”
Bugün ülkemiz sağlık ortamı, vatandaşı müşteri, hastaneleri ticarethane olarak gören sağlık politikaları sonucu iflasın eşiğine gelmiştir. Başta pandemide saklanan gerçekler olmak üzere eğitim ve sağlık hakkında giderek artan ihlaller, tıbbi/cerrahi malzeme sıkıntıları, nöbet yoğunluğu, aşırı hasta sayıları, çalışma koşulları, ekonomik sorunlar, tükenmişlik, özlük haklarımızdaki adaletsizlikler ve ek ödeme sistemindeki eşitsizlikler gibi birçok sorunumuz mevcuttur. Eğer bunları dile getirmek siyaset yapmaksa evet biz sağlıklı bireyler ve sağlıklı toplumların yani “sağlıklı olma halinin” siyasetini yapacağız.
TTB olarak çekilmek istendiğimiz boş tartışma ortamlarının içinde olmayacağız. Bize bir şey demek isteyenler önce yanlış Covid-19 verilerinin, bunlara bağlı ölümlerin; içinden çıkılmaz sağlıksız ortamının hesabını topluma vermelidir. Bizler her zaman mesleğinin yükümlülüklerini yerine getirmek için yemin etmiş hekimler olarak, her canlının yaşam ve sağlık hakkından yana olacağız. Sağlık hakkının, demokrasi hakkından bağımsız olamayacağını bilerek yola devam edeceğiz. Tam da bu farkındalıkla öncelikli gündemimiz olan Covid-19 pandemisinin gerek sağlık ortamına gerekse halkımıza olan yıkımını bilimsel gerçeklerle ortaya koymaya, topluma demokrasi ve sağlık hakkı gereği doğru bilgileri vermeye devam edeceğiz. Hekim sorunlarını ve çözüm önerilerimizi dile getirmekten vazgeçmeyeceğiz.
“Sağlığımıza, demokrasimize ve emeğimize sahip çıkacacağız”
Bizim gündemimiz 2020 Sayıştay raporlarında da açıklıkla belirtilen ve yıllardır söylemiş olduğumuz gerçeklikleri ortaya çıkartan şehir hastanelerine ait raporları anlatmak olacaktır. Bizim gündemimiz her geçen gün giderek artan emek sömürüsünü, ağır çalışma koşullarımızı anlatmak olacaktır. Bizim gündemimiz her geçen gün nasıl tükendiğimizi, eksildiğimizi anlatmak olacaktır. Bizim gündemimiz eğitim hakkında yaşanan ihlalleri, tıp ve asistan eğitimindeki sorunları anlatmak olacaktır. Bizim gündemimiz her geçen gün yok edilmeye çalışılan mesleki onurumuzu ve etik değerlerimizi savunmak olacaktır. Bizim gündemimiz öğrencisinden akademisyenine, aile hekiminden uzmanına, intörnünden asistanına kadar hekimlerin yaşadıkları sorunları ve bunlara karşı çözüm önerilerimizi sunmak olacaktır. Bir kez daha hatırlatıyoruz: Sağlık sadece hastalığın ve sakatlığın olmayışı değil aynı zamanda fiziksel, ruhsal ve sosyal yönden tam bir iyilik halidir. Bu bilinçle toplumun ve hekimlerin sağlığı için her alanda söz söylemeye devam edeceğiz.
Hekimlerin ve toplumun sağlık hakkı mücadelesi için seçilmiş Merkez Konseyi üyeleri olarak: Öncelikle meslektaşlarımız ve Türkiye kamuoyuna, yaşadığımız topraklarda sağlığımıza, emeğimize ve demokrasimize ne pahasına olursa olsun sahip çıkacağımıza söz veriyoruz.