Türkiye’nin vicdanını paramparça eden Palu Ailesi’nin davası devam ederken yeni gelişmeler yaşanıyor.
Yaptığı programlarla Türkiye’nin her bir köşesinde gerçekleşen, üstü kapatılan olayları aydınlatan Müge Anlı’nın en çarpıcı dosyasıydı Palu Ailesi.
Aile değil, bir şer yuvasıydı adeta. Cinayetler, istismar, şiddet, uyuşturucu, din tacirliği, büyüler derken her yeni gelişmeyle kanımız donmuştu.
Ailenin tüm fertlerini ve işledikleri birbirinden çirkin suçları sizin için tek tek açıklamıştık
Programdaki her bir ifadeyi değerlendiren emniyetin tutuklama için stüdyoya girmesiyle beraber Müge Anlı’nın da haftalarca tuttuğu gözyaşları sel olmuştu.
Bu aileye esir olmuş dul bir kadın ve küçücük çocuklarının başına gelenleri dinlemek bile yeteri kadar zorken, bu canavarlarla her gün muhattap olmak ne kadar zordu kim bilir.
Söylediğine göre o kadar psikolojisi bozulmuş ki, akşamları tek başına eve kapanıp saatlerce puzzle yapıyormuş kafasını dağıtmak ve bunları düşünmemek için. Ailesi, arkadaşları o dönem Müge Anlı’ya destek vererek ayakta tutmaya çalışmış.
Başlayan hukuki süreç hepimizi heyecanlandırdı.
Davanın 13 Şubat’ta görülen son duruşmasında, Tuncer Ustael’e ağırlaştırılmış müebbet ve 7 yıl hapis cezası, diğer tutuklu 4 aile üyesine ise 8 yıl 4 ay ile 12 yıl 6 ay arasında değişen hapis cezaları verildi. Sanıklardan Fatih Palu ise tahliye edildi.
Cezası alan aile üyeleri: Emine Ustael, Ayşe Palu, İsa Palu, Hava Palu.
Bir üst mahkeme olan Sakarya Bölge İdare Mahkemesi tarafından incelenen dosyada, sanıklardan Ayşe Palu, İsa Palu, Hava Palu ve Fatih Palu’nun aynı avukat tarafından savunulması sebebiyle usulde yanlışlık yapıldığı kanısına varıldı. Menfaat çatışması içerisindeki kişilerin mahkemede aynı avukat tarafından savunulmaması ilkesinden dolayı dosya, Kocaeli 7’nci Ağır Ceza Mahkemesi’ne geri gönderildi.
Daha önce anne Hava Palu, oğulları İsa ve Fatih Palu ile kızları Ayşe Palu’yu savunan Avukat Alper Bayrak mahkemede: “Sanık İsa Palu’nun müdafiliğine devam edeceğim. Diğer sanıkların müdafiliğinden çekiliyorum. Ben görevimi yaparken herhangi bir şekilde sanıklar arasında ayrım yapmadım. Ancak üst mahkeme menfaat uyuşmazlığı olduğunu belirterek kararı bozmuştur. Bu durumda yargılamanın önceki aşamalarının tekrarlanması gerekir. Yargılamanın tekrarlanmasını, tüm sanık ve tanıkların tekrar dinlenilmesini talep ediyorum. Ayrıca müvekkilim İsa Palu’nun tutuklu kaldığı süre dikkate alınarak tahliyesini talep ediyorum.” dedi.
24 Kasım’da tekrar görülmeye başlanan mahkemede, tutuklular tahliyelerini istedi. Fakat mahkeme, tutukluluğun devamına ve sanıklara avukat tayin edilmesine karar verdi.
Tuncer Ustael ise hala inkar ediyor: “Onca öldürülen çocuk, bebek ve hayvanların hakkını aradım. Kimseye hakkımı helal etmiyorum. Hocalık yapmış değilim, iftira atıyorlar. Ben ne Meryem’i ne başkasını öldürdüm. Ancak Meryem’in kim tarafından öldürüldüğünü söyledim. Tahnal ve Şipşak ailesi ile Hikmet Şahin bu olayın failidir. Cesedin nerede olduğunu bilmiyorum. Kendilerini sahilde gördüm. Meryem’in ölmüş olduğunu gördüm, pardon öğrendim.”
Program boyunca bizi deli eden, kocası Tuncer’i savunmaktan vazgeçmeyen Emine Ustael de hiç değişmemiş. Hala bu cinayetleri işleyenlerin, tüm kötülükleri yapanın Tahnal ailesi olduğunu iddia ediyormuş.
Canına kıyılan küçük Melike’nin davası ise, bu dava ile birleştirildi. Korkunç ailenin katlettiği bu canlar için adaletin bir an önce tecelli etmesini umuyoruz.
Meryem Tahnal ve Melike Tahnal
2019 yılının en çok gündem olan olaylarından biriydi. Gelişmeler devam ettikçe sizleri bilgilendireceğiz.