Türkiye ‘Yatırım Yoluyla Vatandaşlık’ Liginde Birinci Sıraya Yükseldi

Yatırım yoluyla oturum müsaadesi ve vatandaşlık alanında uzmanlaşmış memleketler arası hukuk şirketleri ortasında en büyüklerinden biri olan HLG, Türkiye ofisini İstanbul’da açtı. Dünya Gazetesi’nin haberine nazaran, yatırım yoluyla oturum müsaadesi ve vatandaşlık müsaadesine de dikkat çeken HLG Küresel Yönetici Ortağı Jean-Francois Harvey şöyle diyor:

“Son 10 yılda hangi programların en tanınan olduğunu bakarsak Turkey CIP- Turkey Citizenship-By-Investment Program’ı- Yatırımla Türkiye Vatandaşlığı Programı’nda 2018 yılında en az yatırım ihtiyacının 1 milyon dolardan 250 bin dolara düşürmesinin akabinde ani ve dikkate kıymet bir muvaffakiyet elde ettiği görülüyor. Türkiye’nin 2020 CIP’si için tam yıl sayılarına şimdi açıklanmış değil. 2020 iddialarımız Türkiye’ye yapılan müracaatların ABD’ye yapılan müracaatları da geçtiği istikametinde. Pandemi sonrası akım güçlü olacak. “

Harvey, “Türkiye, yatırım yoluyla vatandaşlık için bir numaralı ülkedir. En çok müracaat yapılan ülke. Ve neden bu türlü? Hükümetin siyasetleri yüzünden büyük ihtimalle. Zira insanlara karşı çok misafirperversin. Yeniden ülkenin gelir elde etmesi de değerli bir sebep. Para yalnızca vergi yahut gayrimenkul ile üretilmez. Bu insanların birçok Türkiye’de kalıyor. Varsayım edilenin tersine yalnızca Orta Doğu değil Tayland, Malezya ve Endonezya’dan çok sayıda müracaat alıyoruz. Türkiye’nin cazibesini küçümsemeyin. Sizi şaşırtabilir lakin ABD ile vize konusunda bir anlaşmanız olduğunu unutmayın. Bu, pasaportunuzu daha da tanınan hale getiriyor. Evet, Türk vatandaşı oluyorlar ve akabinde yeşil kart almak için Amerika’ya gidiyorlar. Ya da vize için Avrupa ve ABD’ye müracaat yapıp seyahat edebiliyorlar” diyor.

Harvey, pandemi sonrası trendlerle ilgili de şunları söylüyor:

“Dünya çapında her 4 milyonerden 3’ü OECD ülkelerinde (zengin dünya) yaşadığı için, Batı’ya yatırım göçüne yönelik bu iştah açıcı piyasayı yükseltecek. Yatırımcı göçmenlerin yüklü olarak gelişmekte olan ekonomilerden geldiği görülüyor. Bunların akımında da büyük yükselişler yaşanacak.” Yatırım göçünün dünyada büyük bir iktisat yarattığını söyleyen Harvey: “2019’da tahlilimiz, direkt yatırım göç programlarına yatırılan toplam sermayenin yani, bu pazardaki şirketlerin fiyatları dahil değil, sadece çeşitli programların bir modülü olarak direkt katkıda bulunan yatırımlar, bağışlar ve fiyatlar ile birlikte yaklaşık 21,4 milyar ABD dolarlık bir hacme ulaştığını söyleyebiliriz. 2020’de, program iştirakinin önündeki pratik zorluklar nedeniyle bu toplamda bir düşüş oldu, fakat 2021 toplamının 2019’u aşmasını bekliyoruz”.

Yatırım vizesi rekabeti var

“Yatırım yoluyla vatandaşlık çekmek ülkeler için yeni bir ‘gelir’ yaratma yolu” diyen Harvey bunu şöyle anlatıyor: 

“Bazı ülkelerde beşerler yaşlanıyor ve ülkeler genç beşerler için savaşıyor. Hasebiyle, göç bu ülkelerin birden fazla için bir varlık-zenginlik haline geliyor ve bu varlıkları elde etmek için giderek daha fazla tanıtım ve imkan oluşuyor. Son yıllarda büyük değişiklik var aslında, tahminen yalnızca 6 yahut 7 alternatif ülke vardı. Artık 2021’de 20 tane amaç var. Çok uzun olmayan bir mühlet evvel 2008 yahut 2009’da Kanada, Yeni Zelanda, Avustralya, Ukrayna ve ABD idi. Artık Avrupa’da, Afrika’da ve daha pek çok ülkede yatırım vizesi veren, bunun pazarlaması için savaşmaya başlayan ülkeler var. Kanada, ABD, Ukrayna ve Portekiz birbirleriyle savaşıyor, Japonya bile geçtiğimiz günlerde bu şahıslara özel vize vererek savaşa girdi. Göçün sahiden de, Kanada, Avustralya yahut Yeni Zelanda üzere kuruluşlarından beri daha az klâsik ülkeye göç etmek için bir yarış vardı. Artık beşerler seyahat edemiyor lakin daha fazla okuyor. Tanıdığı yeni ülkelere de göç etmek istiyor. Düşünmek için bugünlerde daha fazla vakitleri var”.

HLG Küresel Yönetici Ortağı Jean-Francois Harvey, Türklerin talepleriyle ilgili soruları şöyle yanıtlıyor:

“Biz Türkler Kanada’yı, İngiltere’yi, Portekiz’i seçiyoruz. Sizce Türkler için öbür fırsatlar var mı? Bu ülkeleri esasen tanınan destinasyonlar oldukları için seçiyorlar. Dünyanın her yerinde birçok fırsat olduğunu biliyoruz. Alışılmış ki Türkiye’deki birinci problemimiz Türk pasaportunun vizeye muhtaçlık duyması. Hasebiyle vizenizi yenilemezseniz seyahat etmek için havalimanına gidemezsiniz, vizenizi daima denetim etmeniz gerekir. Amerika’da, Avrupa’da klasik fırsatların var. Fakat bundan daha fazlası var. Singapur’unuz var, biri sizi içeri alıyor, genel olarak iş adamları, Vanuatu üzere hoş yerler var ki bu bir fırsat dolu bir zira ülke çok düşük profilden sonra dünyaya açılıyor (Doğu Avrupa elbette açılıyor) Türkiye’de de tanınan olmaya başlayan Kuzey Makedonya üzere ülkeler var. – Makedonya bir Avrupa Birliği ülkesi yolunda ilerliyor tabii… Evet, şimdilik değil ancak olacak. Yani Kuzey Makedonya bir, o vakit Fransa, Fransa’nın yatırımcılar ve iş adamları için özel bir programı var ve bu durumdan ötürü onları her zamankinden daha fazla imkanlar sunuyor. Ve bu fırsatlar katiyetle göçmenlikle ilgili değil, buna bağlı birçok iş mümkünlüğü var. Son 29 yıldır gördüğüm şey şu ki, Singapur’da, Kanada’da öbür rastgele bir yerde, yeni bir göçmen geldiğinde, fırsatlara o ulusun sakinlerinden farklı bir bakış açısıyla bakıyor farklı bir açıdan bakıyorlar. Bu insanların bu fırsatları görmeleri ve çok başarılı olmaları şaşırtan. Ben yalnızca Kanada’dan akçaağaç şurubu yahut somon ihracatından bahsetmiyorum pek çok örnek sayabiliriz.”