Türkiye yazarı Batuhan Yaşar, Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) barış akademisyenleri ile ilgili olarak hak ihlali kararının verildiği genel kurula dair kulis bilgiler verdi. Yaşar’ın aktardığına göre AYM Başkanı Zühtü Arslan bir üyeyi ihlal yönünde oy kullanması için ikna etti.
İddia göre olay şöyle gelişti; AYM Genel Kurulu toplantıya başlamasının ardından cuma namazı için ara verdi. Aranın ardından geçilen oylamada AYM Üyesi Hicabi Dursun kararını değiştirdi. Bazı üyeler de “Bu karar şaibeli.. Ayarlandı.. Kim kimin koluna girdi?” sözleriyle tepki gösterdi.
Anayasa Mahkemesi, “Bu Suça Ortak Olmayacağız” başlıklı bildiri nedeniyle mesleklerinden ihraç edilen, haklarında disiplin cezaları verilen, “terör örgütü propagandası” suçundan dava açılarak hapse mahkûm edilen ve bazıları cezaevine konulan akademisyenlerin bireysel başvuruları hakkında ‘hak ihlali’ kararı vermişti. Karara bir grup akademisyen de karşı bildiri yayınlamıştı.
Türkiye yazarı Yaşar AYM Genel Kurulu’na dair kulis bilgiler aktardı. “Ankara’da enteresan işler dönüyor yine…” diyen Yaşar, “Anayasa Mahkemesinde ‘disclosure” başlıklı yazısında şunları kaydetti:
Türkiye çok önemli kararlar aldı..
Ne pahasına olursa olsun terörü bitirecek..
Hem içeride hem de dışarıda..
Dile kolay tam 35 yıldır Türkiye’nin ayak bağı..
Her yerde karşısına çıkıyor..
Enerjisini emiyor, moralleri dip yaptırıyor..
Son dönemde müthiş operasyonlara, başarılara imza atıldı..
Yurt içi tamam, yurt dışında da kafasını çıkartan terörist indiriliyor..
Tam da PKK köşeye sıkıştırılmışken, Anayasa Mahkemesi ilginç bir karara imza attı..
Cumadan önce, cumadan sonra
Hem yazarken hem de konuşurken İngilizce kelimeleri kullanmayı pek istemem..
Ama durum “disclosure”dan daha iyi ifade edilemezdi..
Disclosure, “bir şeylerin artık gizlenememesi, açığa çıkması” anlamında kullanılır..
Bazı üyelerle konuştuk..
Yaşananları anlattılar..
Gerçekten dikkat çekici hamleler yapılmış..
Önce raportörün raporundan başlayalım..
Bir üye şunları söyledi:
-“Hazırlanan rapor ‘ihlal var’ yönündeydi..”
-“Bunları zaten Başkan hazırlatıyor.. Herkes bilir ki raportörlere müdahale edebiliyor..”
Bir başka üyeye daha sorduk:
-“Cuma öncesinde Genel Kurul’da durum 9’a 7 ret yönündeydi..”
-“Cuma sonrasında ne olduysa oldu ve 8’e 8 eşitlendi..”
“Ara verelim” deyince şaşırdık
Karar öncesinde Anayasa Mahkemesinin tüm üyeleri konuşmuş..
Oylarını açıkça belli etmişler..
Öğrendiklerimize göre;
-Genelde bir-iki üye konuşur, sonra oylamaya geçilirmiş..
-Üyelerin tamamının konuşması çok nadir gerçekleşirmiş..
9 üye ret kullanacağını ima yoluyla değil, açıktan söylemiş:
-“Devletimizin karşısındaki bu cani örgüte (PKK) yol vermeyelim..”
-“Terör örgütü ile böylesine mücadele verilirken…”
-“Bu kadar şehidimiz var..”
-“Hazırlanan rapor çelişkilerle dolu..”
Konuşmalar bitip tam da oylamaya geçileceği anda Başkan Zühtü Arslan “Ara verelim” demiş..
Konuştuğum üyeler bunun nedenini şöyle açıkladı:
-“Başkan durumu gördü.. Karar kendi istediği gibi çıkmayacaktı..”
-“Tam oylama yapılacakken üyelere dönerek ‘Bu konu önemli.. Biraz daha konuşalım’ dedi..”
Kararından kim döndü?
Aldığımız bilgilere göre üyelerden Hicabi Dursun, sabah oturumunda ‘ret’ vereceğini açık açık söylemiş..
Ara verilince üyeler cuma namazına gitmiş..
Cuma dönüşü kurul yeniden toplanmış..
Yine anlatılanlara göre;
Başkan Zühtü Arslan bir üyeye söz vermiş, ardından da kendi konuşmuş..
Söz verdiği üye “ihlal var” yönünde görüş beyan etmiş..
Sonra da oylamaya geçilmiş ve 8’e 8 kararı çıkmış..
O anda yaşananlar da şöyle anlatıldı:
-“Herkes sabah konuştuğu gibi oy kullandı.. Bir kişi hariç..”
-“Hicabi Bey sabah ‘ret’ demişti öğleden sonra ‘ihlal var’ dedi..”
Gazeteler yanlış yazdı!
Ertesi gün çıkan haberlerde önemli bir teknik hatadan da söz edildi..
Kararın sanki 9’a 8 çıkmış gibi yazıldığına dikkat çekildi..
Karar 8’e 8 çıktı..
Usule göre eşitlik durumunda Anayasa Mahkemesi Başkanı tarafındaki görüş kabul edilir..
Tartışma çıktı: “Şaibe var”
Oylama bitince kurulda sinirler bayağı gerilmiş..
Tartışma çıkmış..
Bazı üyeler;
-“Bu karar şaibeli.. Ayarlandı.. Kim kimin koluna girdi? ” demişler..
Bir başka üye daha da ilginç ifadeler kullanmış:
-“Kurulda üyeler oyunu belli etmişse değiştiremezler..”
Oylama bittikten sonra Başkan Zühtü Arslan raportörleri dışarı çıkartıp şunları söylemiş:
-“Arkadaşlar lütfen bu konuşmalar burada kalsın.. Başkaları ile paylaşılması etik olmaz..”
İbrahim Kaboğlu kararı
Anayasa Mahkemesi iki hafta içinde “ifade özgürlüğü” konusunda birbirine zıt kararlar verdi..
CHP Milletvekili İbrahim Kaboğlu’nun “şeref ve itibar” hakkının ihlal edildiğine hükmedildi..
Yazar Yılmaz Dikbaş 5 bin 500 lira manevi tazminata mahkûm edildi..
Bu noktada önemli bir soru karşımıza çıkıyor:
– “İfade özgürlüğü” neden Kaboğlu’nu eleştirenler için ‘yok’ ama terör propagandası yaptığı iddia edilen akademisyenler için ‘var’ sayıldı?”
31 Mart sonrası bir şeyler oldu
Üyelerle sohbet ederken başka başka şeyler de öğrendik..
Bir grup üyenin 31 Mart seçimlerinden sonra çok farklı tarzda hareket ettiğini söylediler..
Mahkemenin önümüzdeki dönemde beklenmedik kararlara imza atabileceğine dikkat çektiler..
Haksız da değiller:
-İbrahim Kaboğlu,
-Akademisyenlerin bildirisi,
-Kars’taki insanlık anıtı, kararlarında işin rengi belli oldu..
Yüksek mahkeme şimdi tatilde..
Eylülde önemli başvuruları görüşmeye devam edecek:
1- Askerî liselerin kapatılması..
2- Genelkurmay Başkanının, kuvvet komutanlığı yapmış olma şartının kaldırılması..
Neler olacağını hep birlikte göreceğiz..
Görünen köy kılavuz istemez…