Gereksiz antibiyotik kullanımı Türkiye'de ve dünyada en önemli sağlık sorunlarından biri olmayı sürdürüyor. Türkiye antibiyotik kullanımı itibariyle dünyada ilk sıralarda yer alıyor. Sağlık Bilimleri Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Aydın, Türkiye'deki reçetelerin ortalama yüzde 40'ında antibiyotik yer aldığı bilgisini vererek, bu durumun değiştirilmesi gerektiğini kaydetti.
Prof. Dr. Aydın, halk sağlığı sorunu olan enfeksiyon hastalıklarına doğru yaklaşımların, büyük önem arz ettiğini ve bunların başında da antibiyotik kullanımının geldiğini söyledi.
Antibiyotiğin yanlış kullanımının yeni bir halk sağlığı sorununu ortaya çıkardığını belirten Aydın, bu sorunun bilinçli kullanılmayan antibiyotiklere karşı gelişen direnç ve buna bağlı ortaya çıkarak önemli oranda ölümle sonuçlanan enfeksiyon hastalıkları olduğunu aktardı.
“Antibiyotik doğru kullanılmazsa bakteriler ilaca karşı direnç oluşturuyor”
Uygun antibiyotik kullanımının sağ kalım, kronikleşmenin önlenmesi, hastalığın şiddet ve süresinin kısaltılması ile antibiyotik direncinin oluşmaması açısından önemli olduğunu vurgulayan Aydın, uygun antibiyotik kullanımını “doğru tanıya, doğru antibiyotiği, doğru yol, doğru doz, doğru aralık ve sürede vermek” olarak tanımladı.
Antibiyotiğin doğruları içermeyen kullanımlarında ise bakterilerin ilaca karşı direnç oluşturduğuna dikkati çeken Aydın, ilacın bakteriye etki ederek onu öldüremediğini, bakterinin duvarında değişiklik yaparak ilacın etkisini engellediğini ya da ürettiği enzimlerle antibiyotiği parçalayarak etkisiz hale getirdiğini, bu ve bunun gibi birçok mekanizmayla da kendini koruyarak çoğalmaya devam ettiğini anlattı.
“Antibiyotik kullanımı sağlık harcamaları içinde en önemli yeri tutmaktadır”
Kemalettin Aydın, antibiyotik kullanımında Türkiye'nin Avrupa ve dünyada ülkeleri arasında ilk sıralarda yer aldığına işaret ederek, şunları kaydetti:
“Antibiyotik kullanımı sağlık harcamaları içinde en önemli yeri tutmaktadır. Birçok reçetede gereksiz antibiyotik varlığı söz konusudur. Türkiye'deki reçetelerin ortalama yüzde 40'ında antibiyotik yer almaktadır ve dünya normlarına göre bu oldukça yüksektir. Bu sonuçlara bağlı olarak, özellikle hastanede yatan kişilerde enfeksiyona neden olan bakteriler birçok antibiyotiğe karşı direnç geliştirmektedir. Özellikle de yoğun bakımlarda yatan hastalarda antibiyotiklerin etki edemediği enfeksiyonlar ortaya çıkmaktadır. Bu enfeksiyonlar da maalesef ölüm vakalarının yarısından fazlasını kapsamaktadır.”
Antibiyotiğe direnç geliştiğinde, basit enfeksiyonların dahi tedavisinin zorlaştığını ve yüksek maliyetli antibiyotiklere geçme zorunluluğunu doğurduğunu belirten Aydın, bunun da hastanede yatma oranı ile süresini artırdığını, tedavinin başarı oranını ise azalttığını ifade etti.
“Akılcı ilaç kullanımı konusunda önemli çalışmalar yürütülüyor”
Türkiye'de devletin, akademik çevrelerin ve sivil toplum kuruluşlarının birçok çalışma yürüttüğüne değinen Aydın, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Özellikle Sağlık Bakanlığı'na bağlı Türkiye İlaç ve Tıbbı Cihaz Kurumu akılcı ilaç kullanımı konusunda yıllardır önemli çalışmalar yürüterek, birçok sempozyum, kongre ve bölgesel toplantılarla eğitim çalışmalarını sürdürüyor. Ayrıca, reçetesiz antibiyotik satışına izin vermediği gibi yatan hastalardaki antibiyotik kullanımını uzmanlarının iznine tabi tutuyor. Bu çalışmalarla istenilen sonuçlara hala ulaşılmamakla beraber önemli mesafelerin alındığını söyleyebiliriz. Antibiyotiklere direnç gelişmesi ve bunun oluşturduğu sorunlar Sağlık Bakanlığının yanında tıp eğitiminin de önemli bir konusu olmuştur. Yine alanında birçok uzman ve ilgili kişilerden oluşan sivil toplum kuruluşları da çağın sorunu haline gelen dirençli bakteriler ve bunların meydana getirdiği enfeksiyonların tedavisindeki bilinçli yaklaşımlar konusunda çaba sarf etmektedir.”
Aydın, Dünya Antibiyotik Farkındalık Haftasıyla toplumun bilinçlendirmesi ve sağlık okur yazarlığının artırılmasının amaçlandığını belirterek, “En önemlisi bu mevsimlerde sık rastladığımız soğuk algınlığı ve grip gibi viral enfeksiyonlarda antibiyotik kullanımının bir faydasının olmadığı aksine zararının olduğunun, el yıkama ve kişisel hijyenin birçok enfeksiyonun yayılmasını engellediğini vurgulanması amaçlanmaktadır.” ifadelerini kullandı.