Zafer Partisi Genel Lideri Ümit Özdağ, kendisi ve partisi aleyhinde toplumsal medyada paylaşımlar yapan O.D.’nin mahkemede İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile bağlantısının mahkeme evraklarına girdiğini açıkladı. Özdağ, ‘Sosyal medya teröristleri ile iş birliği yapan bir İçişleri Bakanı ve EGM var’ dedi.
Soylu ile tartışmalarından sonra ortalarında geçen süreci aktaran Ümit Özdağ, mecliste basın açıklaması düzenledi.
Ümit Özdağ, bugün TBMM’de düzenlediği basın toplantısında, toplumsal medyada kendisi ve partisinin başka yöneticileri aleyhinde paylaşımlarda bulunan O.D. isimli şahıs hakkında açılan dava sürecinde yaşananlarla ilgili bilgi verdi. Özdağ, şunları söyledi:
’10 yaşındaki oğlumun fotoğraflarını yaydı’
“Zafer Partisi’nin kurucularından ve eski genel lider yardımcısı Adem Taşkaya arkadaşımız, kendisine daima saldıran O.D. ile ilgili bir dava açtı. Zira bu zat hem Adem Taşkaya’ya hem bana hem de Zafer Partisi’nin önde gelen isimlerine aylarca en ahlaksız iftiraları attı. Ahlaksızca, alçakça, psikopatça taarruzlar yaptı Twitter üzerinden. 10 yaşındaki oğlumun fotoğraflarını yaydı ve onunla ilgili kabahat duyurularında bulunacağını, polise ihbarlarda bulunacağını söyledi. Partimizin önde gelen isimlerinin namuslarıyla ilgili ahlaksızca açıklamalar yaptı toplumsal medya üzerinden ve kendisiyle ilgili bu dava açılınca, bakın mahkemeye ne söz vermiş. ‘Emniyet İstihbarat, 06.05.2022 tarihinde şahsımı WhatsApp’tan arayarak, Zafer Partisi ve idare takımı aleyhinde bilgi, evrak elde etmek için 07.05.2022 tarihinde saat 14’te 3 kişilik özel istihbarat grubuyla buluştum. Parti ve yöneticilerinin aleyhinde olabilecek konuları tekrar tekrar insanların beynine kazıyarak paylaşmamın siyasette tesirli olacağı istikametinde telaffuz ve tavsiyelerde bulundular. Ben de birebir yaptım.’ Yeniden birebir şahıs, O.D. şöyle söylüyor; ‘Sayın Soylu’ya istihbari bilgi akışı sağladım. Kendisine … numaralı WhatsApp sınırından direkt bilgi verdim.’ Zafer Partisi yöneticisi bayanların onurundan namusuna her türlü alçakça iftirayı atan, erkeklerin erdemlerine, küçük çocuklara pusu kuran bu adamın, -adam dememe bakmayın, yalnızca lafın gelişi- İçişleri Bakanı ile ve İstihbarat Dairesi’yle ilintili olduğu, kendi açıklamalarında mahkeme evrakına girmiş ve bu mevzuda rastgele bir açıklama ve itiraz ne İçişleri Bakanlığı tarafından ne de Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından yapılmamış. Devam ediyor; ‘Ben, Ümit Özdağ ve Adem Taşkaya ile görüşen emniyet ve MİT mensuplarının listesini verdim. Bu kapsamda, teması bulunan polis memuru, İçişleri Bakanlığı tarafından vazifeden alındı.’ Sahiden, benimle irtibatta olan bir emniyet görevlisinin -irtibat da benimle fotoğraf çektirmiş bundan yıllarca önce- vazifeden aldılar. Vermiş olduğu isim, bir tek o olabilir. İş burada mı bitiyor? Hayır. Başsavcıya hitaben bir dilekçe veriyor. Dilekçede diyor ki ’Bu davaya takipsizlik kararı verilmesi gerekir. Cumhurbaşkanımızın kelamı var. Yargıyla sorunu olan bize başvursun dedi. Külliyeye giderek şikayette bulunacağım. Külliyedeki …’ya durumu aktardım. Ön görüşme yaptım.’ Bunun üzerine evrakta, şahit bile dinlenmeden, duruşma yapılmadan beraat kararı verildi.
“Sosyal medya teröristleri ile iş birliği yapan bir İçişleri Bakanı ve EGM var”Zafer Partisi’ne operasyon çek. İnsanların onurlarına, namuslarına ahlaksızca saldır ve bunu da İçişleri Bakanı’nın buyruğuyla yap. Bu İçişleri Bakanı da Türkiye’de hâlâ ‘Bakanım’ diye dolaşsın. Karşı karşıya olduğumuz durum budur. Toplumsal medya teröristleri ile iş birliği yapan bir İçişleri Bakanı ve EGM var. Şayet bu adam bir yalancıysa ve sizin de isminizi karıştırıyorsa çıkın, ahlaksız bir yalancı olduğunu, iftira attığını kamuoyuna açıklayın ve kendisiyle ilgili dava açın. Şayet bunları yapamıyorsanız dava evrakına geçen bütün beyanların yanlışsız olduğunu kabul edersiniz. Türkiye’de siyaset yapmak, Süleyman Soylu’nun İçişleri Bakanı olduğu, AKP’nin iktidarda olduğu bir Türkiye’de bu türlü oluyor. 10 yaşındaki çocuğunuz üzerinden size saldırıyorlar. Bunu da kim yaptırıyor? Soylu yaptırıyor. Süleyman, bak, benim seninle çok kavgam oldu fakat hiçbir vakit seviyeyi düşürmedim. Akrabaların, oğlun üzerinden sana rastgele bir ithamda bulunmadım. Üstelik senin oğlun 10 yaşında da değil. Üstelik senin oğlunla ilgili o kadar çok tabir, o kadar kriminal açıklama var ki yakışmaz diye yapmadım. Ayıp değil mi? 10 yaşındaki çocuk üzerinden, siyasette saldırılır mı? Devletin istihbarat yetkilileri bu işler için kullanılır mı? Milletin namusuna saldırılır mı? Senin annen, kız kardeşin, karın yok mu? Bu türlü ahlaksız heriflerle nasıl iş birliği yaparsınız? Palavraysa çıkın söyleyin. Palavra olmadığı için şimdiye kadar ağzınızı açıp konuşamadınız. Mahkeme belgelerinde bunlar duruyor ve ağzınızı açmıyorsunuz. Durum bu. Bunun hesabını soracağız. Bu, burada kalmayacak. Zafer Partisi, bunun hesabını, bu toplumsal medya teröristinden, bu toplumsal medya teröristini tetikleyen, bize saldırtan Süleyman Soylu’dan, Süleyman Soylu’nun yanındaki o devlet vazifelisi kılıklı adamlardan, hepsinden soracak.
‘Cumhuriyet savcılarının kalmadığı bir ülkede annenize küfredilirse siz de yürürsünüz’Bakın, Süleyman Soylu’nun daha evvel bana yönelik bir suikast teşebbüsü içerisinde olduğu bilgisini MİT Müsteşarı’yla özel yazıyla paylaşmıştım. MİT Müsteşarı, bu yazıyı Soylu’ya iletmiş. Devlet geleneğine terstir. Yapılmaz bu türlü şey. Bunu burada açıkladım. Özgür basın olduğu için hiçbiriniz yayınlamaya yürek edemediniz. Bir İçişleri Bakanı’yla ilgili, bir siyasi partinin genel lideri ve milletvekiline yönelik suikast ihbarı MİT’e bildiriliyor. MİT, bunu araştırması gerekirken kelam konusu bakana elden iletiyor. Basın mensubu olarak bunu yazamıyorsunuz. Yazacağınız bir Türkiye’yi 14 Mayıs sonrasında kurmak için uğraş ediyoruz. Bu kadar rezil bir durumla karşı karşıyayız. Hata duyurusu mu? Yapacağız. Sonuç ne çıkacak? Bu türlü tehdit yiyen başsavcıların olduğu yerde ne sonuç çıkar? Hiçbir şey çıkmayacak. Zira adalet yok bu ülkede. Ondan sonra soruyorsunuz; ‘Neden Ümit Özdağ İçişleri Bakanlığı’na yürüdü?’ Adalet Bakanlığı’nın olmadığı, yargıçların olmadığı, Cumhuriyet savcılarının kalmadığı bir ülkede annenize küfredilirse siz de yürürsünüz.”